30 Ekim 2011 Pazar

herşey harika olacak!

uzun zamandır yazmıyorum buraya. hayatın koşuşturmacasında ordan oraya yuvarlanıp gidiyoruz. film gibi hayat. bi an romantik bi sahne oluyor, benim ağzım kulaklarımda. bi an saçmasapan bişi oluveriyor, o gözlerim hemen hüzünlü bakıyor falan. gerizekalı kızın teki aptal aptal triplere giriyor, bi yandan ''ee senle mi uğraşçam lan!'' diyip yoluma devam ediyorum, bi yandan da kendimi şaşırtmıyorum her zamanki gibi kafama takıyorum ''yaa acaba şunu mu deseydim şimdi şöyle anlıycak. daha sert konuşabilirdim kafama sıçayım!'' diye hatır hutur beynimi yiyorum.
her ne şekilde olursa olsun insanlarla uğraşmak zor!

Hürriyet'in Blog ödülleri var (En Tarz Blog kategorisinde yarışıyorum) ben duyar duymaz hemen atladım tabi olaya. ''kazansam negzel olur ya. şimdi konuşmadığım kızları nasıl çatlatırım var yaa. bu kızla neden konuşmuyoruz ya ufff:( diye uykuları kaçıcak haha'' diye böyle beynimde bir ses. öbür yandan ''oha resmen ödül gecesi olcakmış şimdi işin yok mağaza mağaza gez giycek şey bul! ne kadar salağım yahu ödül kazandığımı duyunca bunlar aklıma bile gelmicek'' diyorum falan. yani anlıycağın benim beynim çok sesli koro! kimin ne dediği belli değil, arada olan bana oluyo iyice şizofrene bağlamaktan korkuyorum. o değil de kazanınca sahnede ödülümü alırken ne söyliceğimi hala düşünmedim:(

ve gelelim en heyecanlı gelişmeye. dün akşam ilk romanımı yazmaya başladım!^_^ bilen bilir, benim şiir kitabı çıkarmak gibi bir hayalim var onu hayal olmaktan çıkarıp gerçekleştirmeyi filan düşünüyorum. ama üniversite öğrencisiyken değil kitap yazmak, kitap okumak bile büyük meziyet. yani artık 1 yıl 2 yıl sonra ne zaman olursa diyodum. kafamda roman yazmak gibi bi düşünce ise hiç yoktu(belki de vardı ama benim haberim yoktu) hiç ummadığım bir anda dün akşam roman yazmaya başlamam bu yüzden beni şaşırttı. spontan kararlarıma hastayım! nasıl heyecanlıyım, yemeden içmeden kesilip başka hiçbir şey yapmadan sadece romanıma odaklanmak istiyorum! ama kazın ayağı hiç de öyle değil. tam da vize haftası ve bu hafta üstüste 3 vizem var! üniversiteli olmak demek resmen herşeyden soyutlanmak demekmiş. üniversiteli olmak demek vize, final, proje, sunum sadece bunlara odaklanmak demekmiş. bize böyle dememişlerdi, kaçırmışız, neremizle anladıysak, şimdi böyle babayı aldık. neyse artık bi şekilde ikisini beraber götürmeye çalışcam ama arada virüs kapmış bilgisayar gibi çökmem umarım.

Blog ödülleri 4 Kasım'da belli olcak kimin kazandığı. 23 Kasım'da da Ödül Töreni! televizyonunu yeni açan seyirciler, bana oy verenlerin el öpenleri çok olsun, su gibi aziz olsunlar^_^

Bumerang Ödülleri Oy Ver!

13 Ekim 2011 Perşembe

oy verenlerin kısmetleri açılsın, cepleri para dolsun inşşalllahh

Bumerang Ödülleri Oy Ver!

çok heyecanlıyım. çok sabırsızım. bunu gerçekten istiyorum. Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde "En Tarz Blog" kategorisinde yarışıyorum. bana oy verirseniz var ya nasıl dua ederim size uff. oy vermek çok kolay, tek tıkla yukardaki OY VER yazan fotoya giriceksiniz hepsi bu.

hiçbir ödül beni şımartamaz, aramızdaki bağı yokedemez canlarım:P

tatlılıklar^_^

5 Ekim 2011 Çarşamba

hakkında herşeyi duymak istiyorum bu aşk değil de nedir

bugünkü konumuz fallar. fala inanma falsız da kalma geyiğini hep saçma bulmuşumdur. ''yae ben fala inanmam maksat muhabbet olsun, eğleniyoruz'' dersen baştan bozuşuruz. her iddiasına varım sen o faldan medet umuyorsun, bi beklentin var. çok gördüm mesela böyle fala inanmam deyip faldan sonra ''aa valla bildi inanmıyorumm!!'' diyen ve artık inanmaya başlayan.


her canlı bir gün fal baktırmıştır

şimdi kadını erkeği, genci yaşlısı, eğitimlisi eğitimli olmayanı herkes hayatında 1 defa falcıya gitmiştir o kesin zaten orda bi anlaşalım. ki öyle bi zamandayız ki insanın durmadan falcıya gidesi geliyo öyle de tuhaf bi durum var. artık beklentilerimizin fazlalığından mıdır, daha tatminsiz bireyler haline gelmemizdenmidir bilmiyorum ama şu bi gerçek ki bazı falcılar bi-li-yo! yani resmen anne kızlık soyadından tutun da en son kimin sevgilisiydine kadar böyle hayatını film şeridi gibi sana anlatanlardan bahsediyorum. tamam her falda istisnasız ''sana bi yol var, aa bak kuş çıktı 3 vakte kadar haber alıcaksın, bi yılan var yavruumm düşman bu, bi öküz var en son abayı yakmışsın'' diye ortaya karışık hayvanat bahçesi getirenler de yok değil. zaten fala inanmayanların bi kısmı bu klasik lafları duymaktan gına geldiği için fallara olan inancını yitirmiş durumda. itiraf edeyim yakın zamana kadar ben de onlardandım. durmadan aynı şeyleri söylüyolar ne diye o kadar parayı bayayım paramı sokakta mı buldum ben şeklindeydim. ama 1 ay önce bu fikrim altüst oldu! test edildi onaylandı bu kadın falcı değil, doğduğumdan beri bi köşeye tünemiş de beni izlemiş sanki. benden iyi bildi beni! üstelik isim vererek konuştu, kanıtları var yani. kadın bıdı bıdı konuşuyo karşımda, ben tabi ağzım ve gözlerim sonuna kadar açılmış değişik şaşkınlık sesleri çıkarıyorum falan. önünde saygıyla eğilirim ben öyle falcının mesela.

falında iyi bişiler duyduğunda o suratın pişmiş kelle gibi oluyosa sen eşittir ben demektir hacı. sütten ağzım yandı, yoğurt moğurt istemiyom ben ya diyorsan bile emin ol öyle bi faldan sonra dünyanın bütün yoğurtlarını yemek istiyceksindir. falcı, hayatına girecek kişinin ismindeki harfleri söyleyince hemen düşünmeye başlıyosun: hmm kim ki acaba? alla alla o harfler şunda vardı, ıyy amann o da çok sümsük! aa bunun isminde o harfler var bak, ayy inşallah budur. hayatındaki karşı cinslerin hepsini kafanda karşına alıyosun, tek tek isimlerini düşünmeye başlıyosun. yeni tanıştıklarının isimlerini ilk duyduğunda hemen düşünce balonu çıkıyo kafanda. çarkıfelektesin sanki anasını satayım, tek tek harfler yanıyo falan. bi de her faldan sonra heyecanlı bi bekleyiş evresi oluyo en enn nefret ettiğim aşama o. hele ki fala inananlardansan, hadi lan çıksın şu fal artık demeye başlıyosun. bi sabırsızlık bi sabırsızlık... böyle durmadan kendini yiyip bitirerek bekleyince insan hayatına da odaklanamıyo doğru dürüst. bişi yapıcağın varsa da içinden gelmiyo durmadan kafan o falda. yada falcının söylediği sevgilim karşıma her an çıkabilir diyerek olabilecek her türlü sosyal aktiviteye cumburlop atlıyosun.


kanıtlarla konuşuyorum, denedim % 100 çalışıyor

geçen sene baktırdığım 2 fal da çıkınca fena sardım ben. üstüne üstlük 1 ay önceki falcı kadın gelmiş geçmiş bütün falcıları açık ara geride bıraktı. tamam dedim bişi biliyo da söylüyo bu hatun. bişeyi beklerseniz olmuyo durumuna fitil oluyorum o yüzden bazen falı unutmuş gibi yapıyorum. ama olmuyo anacım, ben bişi duyduktan sonra meraktan çatlıyorum öyle pis bi huyum var. kadın söylediklerini bi kağıda yazıp verdi ama ben salak gibi geçen hafta o kağıdı arkadaşlarla dersten sonra gittiğimiz cafede kağıdı onlara gösterdikten sonra orda bıraktım. dalgınlığın gözü çıksın. ama başta biraz tedirgin oldum ''ya şimdi kağıdı kaybettim diye fal çıkmazsa'' diye yeryüzünün en gereksiz monologlarını yapıyorum filan. sonra şeyapmadım fazla, yani nolcak bi kağıtla mı oluyo bu işler dedim. saldım çayıra.

o bu değil de, bekleyiş tam gaz devam ediyor. kadının söylediği süre de sona geldi gelicek, hele bi çıkmasın gelicek hafta ilk fırsatta o kadının tepesinde bitmezsem ben de reklamcıinsankişisi diilim aha da buraya yazdım.