28 Kasım 2011 Pazartesi

Reklamcıinsankişisi Hürriyet Blog Ödülleri Gecesinde 2

aha! burnuma reklamcı kokuları geliyor. yeni bir av buldum, solumda iki kız vardı benim yaşlarda. oley yalnız olmıycaktım! yavaş yavaş aç bi aslan gibi avıma doğru yürüdüm.

-selam. blogger mısınız?(böyle bi giriş de kainatta yok he)
-hayır biz x ajansdan geliyoruz(hoho işte bak o kokular boşa diilmiş bak, işte reklamcılar!). sen blogger mısın?
-evett^_^
-aa hangi blog?
-reklamcıinsankişisi
-aa ne güzell.

sonra tanıştık, kartlar verildi, içkilerimizi alıp boş bulduğumuz bi yere oturduk. Hürriyetten birtakım önemli kişiler çıktı sahneye, sunumlar yaptılar, ben ama dinlemiyorum. o anın atmosferine kapıldım gidiyorum.

adamları uzaylı filan mı sandım naptıysam.. gayet üst düzey yöneticiler, önemli bir gazetenin işte müdürü şusu busu, reklam ajansı müdürleri, gazeteciler cart curt adamları yemek kuyruğunda görünce içimden aynen şunlar geçti. ''allam tiplere bak ben burda oscardaymışçasına salınırken adamlar eline tabak alıp dolma dolduruyor. az cool olun lan sıçtınız atmosferin içine!''. ama hayvan gibi de acıkmışım yani, yanımdaki kızlar da gittiler. cool olcam diye burda açlıktan ölcem. ee yerim lan coolluğu dedim ve kuyruğa doğru yürümeye başladım. kızlar kuyruğu bitirmişler tabakları hayvan gibi doldurmuşlar dönüyolar. kızların yüzüne filan bakmıyorum gözlerim dört dönüyo tabaklara bakıyorum sadece. ayy keşke sizle gelseydim dedim. bunlar gittiler ben de paşa paşa kuyruğa girdim. lan şimdi bunlar reklamcılar olabilir, ne malum belki bunlardan biri benim patronum olcak, kendimden emin durayım, hepsinden azcık alayım, zaten balıketliyim şimdi elimde beni tabakla görünce ''boşan da semerini ye. daha ne yicen ayı'' diycekler, en azından diyetteymişim gibi görüneyim. içseslerim aldı başını gitti. bilmediğim tuhaf tuhaf yemekler mezeler dizilmiş bana bakıyo. önlerini de okumuyorum artık kendimi nası kaptırmışsam. bildiğim ve gözüme güzel gözükenlerden birer kaşık aldım. lan baktım koskoca upuuzun dikdörtgen masa bitmiş, doldurcak yemek kalmadı. tabağımla gözgöze geldim, o ne lan hiçbir şey yok ki burda. lan yoksa ben orda havalara girerken biri tabağımdan mı yedi naptı. yuh dedim. lan o kadar yemek vardı bu kadarcık mı almışım vay anasını. kediye versen yemez. neyse sonra sağıma bi döndüm enemmm! tatlılar!! o_O beni benden aldılar. yaa bu işkenceyi bana neden yapıyosunuzz! tamam yemekler boktan ama siz harikasınız bilseydim en başta size gelirdim özür dilerim affedin benii dedim. o kadar zarif ve güzellerdi ki (böyle de tatlıların önünde saygıyla eğilen, özür dileyen bir insanım ben) yanımdakilere bakıyorum benden daha açlar. hiiç orda yok karizmaymış yok zerafetmiş.. gayet işkadını lan bunlar, tatlılara abanmışlar. yalnız olmadığım için sevindim, bi aç ben değilmişim vuhuu dedim ve tabağımla elele gittim oturdum.

kimlerin yanına oturmuşuz dersin? benim de yarıştığım kategorinin 1.si orda oturuyormuş. ben tabi bilmiyorum. ödüller dağıtılırken adam baktım kalktı sahneye gitti. bildiğin sahnede ve ödülü aldı. üstüne bide resmini çektirdi. ben izliyorum tabi. elimde kocaman yemek tabağı, dokunsan ağlıycam, o adam bi buraya gelsin var ya kedi gibi saldırcam sen kimsin de benim ödülüme göz dikiyosun laann! sinirden kendimi yemeğe verdim, hiç artık cool görüneyim telaşı filan kalmadı, lopur lopur götürdüm. sonra geldi sanki beni tanıyomuş gibi gözümün içine bakarak ''naaberr aldın mı babayı'' diyerek oturdu. o ödülü ben almalıydım, yani ben alıcaktım emindim ouff modu neyse ki kısa sürdü. ''heyy saçmalama!'' dedim, ''hadi ama. sen harika bi reklamcısın!'' ve bütün reklamcılık yeteneğimi hop diye kullanmaya karar verdim. harika bir gece olucaktı! benden sonrası tufan dedim ve bıraktım kendimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder