29 Kasım 2013 Cuma

oyun biter ve perdeler kapanır

hiç beklemediğin bir anda bir sahne oluyor, aynı film sahnesi. böyle o an herhangi bir şeyle uğraşıyorsundur, kafanda bin tane şey vardır, yarınki işler, yarın ne giyeceğin, gelecek haftaki işler sunumlar toplantılar falan filan.. sonra çat! bir şey görürsün ve kalakalırsın! donar kalırsın, koca bir buz kütlesi gibi, buz dağı gibi, 90'larda gece gece taşa dönüşmüş gelin ve damat hatta düğün alayı hikayeleri anlatan Saadettin Teksoy hikayelerindeki taşa dönüşmüş insan gibi kalırsın.

''bu ne ya?'' dersin. ''alla alla ne alaka? yok canım daha neler'' dersin. bu aşama aşama gider ve en son ''Allah ikinizin de belasını versin''e döner ve kapanış. tahmin etmişsindir neden bahsettiğimi. eski sevgili(ki illa sevgili olmanız da gerekmiyor, uzak mesafe ya da hoşlantı bile olabilir) ve onun gerizekalı yeni sevgilisi tabiiki de! ya adam utanmadan bir geri dönme çabaları, bi like'lamalar, bi ''bak ben burdayım'' demeler bir de utanmadan. kendince bir ''cepte kalsın'' ''kenarda dursun, yedekte kalsın'' olayı peşinde. sen kim oluyorsun da futbolcu gibi yedek kulübesinde tutuyorsun beni dingil! len embesil çözmedim mi sanıyorsun ne boklar yediğini de karşındakini salak yerine koyuyorsun! şu an bunları okuduğunu biliyorum, hala bir şekilde hayatında olduğumu ve hep olacağımı da, evet sana yazıyorum bunları aptal! o kadar gerizekalı, megaloman, hödük ve abazasın ki artık o kadar olur! baya hiç bir revizyona uğramadan fabrikadan çıkmış defolu bir malsın arkadaşım hala neyin peşindesin?

kıza gelecek olursak.. tatlım ya vizyonsuzluğun bu kadarı olur! gidip biraz daha bana benzeyenini bulsaydın keşke.. basbaya benim figüranımı bulmuşsun len! cidden çok aradın mı? aa bak ne buldum! senin bu kızı bizim acansa göndersek de benim yerime toplantılara sunumlara filan gitse? en azından bir işe yarar.


sen beni yenemedin çünkü ben senle oynamadım

hep söylediğin bir şey vardı.. ''sen çok akıllı bir kızsın'' derdin. işte o buz dağının görünmeyen yüzüydü biliyor musun? sandığından daha zekiydim hep, ama sen farkında bile değildin. sen bir şey söylediğinde aslında ne söylemek istediğini senden de önce anlıyordum. söylemediklerini senden de iyi biliyordum. insanlara gösterdiğin yüzün, kendini sevdirmek istediğin yüzün gerçek yüzünden o kadar başka ki.. o kızla daha ne kadar gider bilmem, umrumda da değil. ama.. bitene kadar senin gerçek bir gerizekalı olduğunu anlamayacak olmasına kız adına üzülüyorum açıkçası. bitmez de sürer giderse ve evlenirseniz -ki sanmam sende o yürek yok, işte o zaman senin o ''özgürlük alanı'' ''bağımsız birey'' ayaklarının koca bir palavra olduğunu ve sırf cool görünmek için yaptığını ya da yine bir köşede bir boklar yemek için kendince aldığın bir önlem olduğunu anlar umarım. ve seni bir lağım faresi gibi kapana kıstırır umarım. gerçi o zeka o kızda var mı, o da bir muamma. ya da o aptal tavrın hala devam ederse -ki edeceğine adım gibi eminim, o kızın benim kadar güçlü duracağına ve hatta tahammül edeceğine de asla inanmıyorum! dedim ya senin gibi bir gerizekalının sevgilisi ne kadar zeki olabilir ki?

bizi boşver, ki biz diye bir şey de yok, biz hiç bir zaman sevgili olmadık ki. bu bir ilişki değildi ki. seni hiç bir zaman sevmedim ki.. hayır gurur değil bu, sevmiş olsam belki gurur diyebilirdik. senin yapmak istediğinin aynısıydı yaptığım yalnızca. 1-0 önde olduğunu sanırken sen, değil bir kez bile beni yenmek, berabere bile kalmadık. çünkü ben seninle oyun oynamadım. çünkü ben seninle yarışmadım. seni çok iyi tanıyordum ve ne yapacağını hep çok iyi biliyordum. sana deli gibi ölüp bittiğimi filan sanırken sen, hiç de öyle olmadığımı bilmeni isterdim. ki deli oluyordun anladığında. birbirimize çok benzediğimizi söylüyordun, bu kadar ortak nokta olamaz deyip şaşkınlıktan küçük dilini yutuyordun. ama öyle değildi. biz birbirimize hiç bir zaman benzemedik. gerizekalı olduğunu hiç bir zaman aklımdan çıkarmadım, ki bunu sen de hiç bir zaman unutturmadın. hep uzak, hep mesafeli, hep yalnızca hayali bir şeydi bu. çünkü korkaksın sen! asla cesaretin yok gerçeklere. eminim o kıza da aynı şeyleri söyleyeceksin. çünkü sen duygulardan, insanlardan, sevmekten, gerçek şeylerden, gerçeklerden, hayattan ve her şeyden kaçıyorsun. tek bildiğin iş, iş, iş! kendini en mutlu hissettiğin şey işin. çünkü orada duyguya yer yok ve bu da senin en çok istediğin şey.

şimdi bunları seni umursadığım için yazmadım. ya da her şeye yüzeysel ve sığ bakan insanların düşünecekleri ''görüyor musun eski sevgilisi manita yapınca nasıl da gıcık olmuş'' diye bir şey de değil bu. benim öyle bir şeye asla ihtiyacım yok, olmaz da. bi kere sen benim eski sevgilim bile değilsin. bu yalnızca, okuduğunu bildiğim için, sana son sözlerim. seni yalnızca sosyal medyadan çıkarmadım, hayatımdan da çıkardım bil diye. seni hiç bir zaman umursamadığım gibi bundan sonra da hiç bir zaman umursamayacağım bil diye. romantik adam ayaklarına kız için şarkılar paylaşmak, herhangi bir paylaşımda ona imalı bir şeyler yazmak, ya da arada bir halini hatrını sormakla sevgili olunmaz. sevmek öyle bir şey değil. yani sen sevmeyi çok yanlış anlamışsın be dostum. yazık ki hiç bir zaman da anlayamayacak ve onu iliklerine kadar hissedip yaşayamacaksın. sana bir tek bunun için üzülürüm yalnızca.



yazının şarkısı:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder