17 Temmuz 2014 Perşembe

Bir yolculuk ve yeniden baslama hikayesi 3

Nerede kalmıştık?

Geçen bölümde her şeyin rüya gibi olduğundan bahsetmiştim, ilk kez Çınarcık pazarını görünce animelerdeki koca gözlü sevindirik kızlar gibi olduğumdan ve Tijen Abla ile tanışmam ve onun film gibi hayatından.. 

Ertesi gün.. 

Sanki böyle her şeyin bembeyaz tüller içinde geçtiği uçmakla ilgili bir filmin içindeymiş gibi hissetmeye tam gaz devam ederken.. Yine her günkü gibi tertemiz mis gibi uyandım. Sabah Ece ekmek almaya gidince o gelmeden hemen kahvaltı sofrasını hazırlamaya koyuldum. Geldiğinde sofra hazır, Ece şaşkındı. Kurt gibi acıkmıştık, son 3 gündür yaptığımız gibi dakikalarca sofrayla bakışmaya hiç niyetimiz yoktu. Her sofra kurduğumuzda da sofrayla aşk yaşamayalım sonuçta dimi? Hiç acımadık, 5 dk.da sildik süpürdük. Sonra evi de silip süpürmek gerektiğini anladık, onu da hallettik ve görevimiz başarıyla tamamlandı! Alnımızda ''Mission Completed'' yazıyordu, yüzümüzde yorgun ama mutlu bir ifade. Dün gece canım Tijen Abla'yı kahvaltı sonrası kahvesine çağırmıştık, sözleştiğimiz gibi yaptık. Her şey hazır olduğuna göre artık çağırma vaktiydi. Çaylar, kahveler, çerezler, kurabiyeler, meyveler derken tatlış bir öğleden sonraya hazırdık. Ve sonunda geldi canım Tijen Abla.


Yaşadıklarımız farklı olsa da aynıymışız aslında

Dün gece anlatmadıklarını anlattı, unuttuklarını ve anlatmak istediklerini. Dinledik. Heyecan ve büyük sessizlikle, anlamaya çalışarak. Satır aralarında söylediği hayat dersleri hala kulağımda küpe, ışıl ışıl. İnsan, bir başkasının hikayesini dinlerken en çok da kendinden bir şeyler bulmaya çalışıyormuş. Başka başka hayatlar yaşasak da hepimiz aşağı yukarı benzer şeyler yaşıyormuşuz aslında. Aşık olduğu adamlardan ve yaşadıklarından bahsederken, kendi hayatında yaptığın hataları, hissettiklerini görüyormuşsun. İkiniz de başka başka adamlara aşık olmuş olsanız da, hissettikleriniz aynıymış, görüyorsun. Aşk her yerde ve her zaman aşkmış, insan da. Onun yaşadıklarını dinlerken, tıpkı film izlerken yaptığım gibi, içimden ''Hayırr onu yapma, oraya gitme! Hayır sakın onu yapma'' dedim durdum. Ama senin yapma dediklerini yapıp, söylemesini istemediğin şeyleri çoktan söylemiş olduğunu görüyorsun. Hayat tam da böyle bir şey işte.

Kahvelerimizden birer yudum alıp sohbetimize devam ederken sonunda fallar kapandı. Sohbete ve dinlemeye kendimizi öyle kaptırmışız ki normalde yarım saatte anca soğuyan fincanlar 10 dk sonra soğumuştu. ''Önce senden başlayalım'' dedi fincanımı açarken. Söylediklerini dinlerken bir yandan her zaman fal baktırırken hissettiğim gibi ''Yok canım sadece fal sonuçta'' diyordum içimden, ama bir yandan da duyduğum güzel sözler karşısında inanmak istiyordum. Duymak istediklerimi, olmasını istediğim şeyleri söylüyordu çünkü. Bu arada fal bahaneydi, ''Yüzüne baksam anlatırım sana her şeyi fal gibi'' dedi, öyle de yaptı. Bir insanı, onu gerçekten tanımadan çözmek zordur ama Tijen Abla gördüğü anda tanımıştı beni, öyle söylemişti dün gece. Ve o öğleden sonra dediğini yaptı, bana beni anlattı. İyi hissettim. Falı bitirirken de ekledi, ''Çıkacak bu fal gör bak. Her şey çok güzel olacak, tam istediğin gibi. Ara ama beni Tijen Ablam çıktı falın'' diye. Tatlı kadın bu Tijen Abla.

İşi olduğunu ve gitmesini gerektiğini söyledi, üzüldük tabi bu güzel sohbet ve öğle keyfi biteceği için ama nasılsa üst kat komşuydu, kendisinin de dediği gibi ''Dilediğimiz zaman onunla muhabbet etmeye, dertleşmeye gidebiliriz'' güveniyle onu kapıya kadar geçirdik.

Ece biraz kestireceğini söyledi. Hazır güzelim sessizliği ve mis gibi huzurlu ortamı bulmuşken, açtım müziğimi, aldım kahvemi defterimi, balkonda kendi kendimle başbaşa kaldım. Uzun zamandır olmadığım kadar iyiydim. Sanırım özlemişim, İstanbul'un o karmaşık kalabalıkları, işi gücü yorgunluğu yalnızlığı koşturması içinde unuttuğum duygulara kavuşmuştum. Arada yapmak gerekiyormuş bunu, anladım.

Burada her şey ama her şey bir film sahnesi gibiydi. Sessiz ve dingin bir akşamüstü, top oynayan çocuk sesleri, karşıda deniz, içimde huzur. Bir insan daha ne isterdi? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder