26 Temmuz 2010 Pazartesi

olm evren


birbirinin aynısı günlere uyanıyorum.yazabileceğim herhangi bi atraksiyon olmadığından hayatımda,saçmalama hakkımı kullanıyorum.öyle 'saçmalığı sapanlığından öte' günler yaşıyorum ki.yaz mı,hani deniz?tatil mi dedin,nerde bunun 'kışın üstüne yapıştırdıklarını önce bronzlaşıp sonra derini soymak suretiyle hayatından çıkarmak' faslı?kafam karışığın ötesine geçmiş,level atlamış,kendi içinde evrilmiş;artık daha ne kadar sıkılabileceğim hususundaki haklı şaşkınlığıma hak vermekle meşgul.evren işi gücü bırakıp,ben dışındaki 6 milyar insanı boşverip,yeryüzünde yaşayan tek canlıyım sanıyo sanki beni bu aralar.''ne iş la?bi ben miyim kalan olm?!'' deyip tüyesim geliyo.ama yapamazsın,g.t değil başka bişey ister o biraz.yemez kısaca.evren bu,boru değil.zaten o yüzden tüyerim dedim ya.yoksa açıp ağzını yumup gözünü daha neler neler demek ister deli gönül.şaklabanlıklar dizi dizi gelir falan.
ama gel zaman git zaman,bakıyorum da,''yoo,bu evren dalga falan geçmiyomuş benle olm,hem 6 milyar insan var düşünsene,sıyrıl artık şu bentekimcilik düşüncesinden!'' dedirtiyo.bu aralar bu nadir ama onu söyliyim.hiç havaya girme ama olm evren,haksızsın cicim!
ya işte böyle uyanıyorum sabah mesela,off nasıl bi yorgunluk.sanki akşam 88 tane fille dövüşmüşüm,95 tane mamutu anasından doğduğuna pişman etmişim,47 tane timsah...neyse lan örnekler çoğaltıldıkça baya bi salakça duruyo.he sanki işte öyle gibi bi yorgunluk ama anlatamam.gözüm hiç abartmıyorum 1 saat falan açılmıyo.hani merdivenleri inip salona geçmişsem de bilinsin ki o an rüyamda dünya turundayım ben.öyle yani.hani annem sabah her günkü gibi,nerden bulduğunu bilemediğim bi enerjiyle çemkiriyo mesela,rüyadayım ben ve düşün kızamıyorum,coşamıyorum,sinirlenemiyorum.gayet de naif,masum,böle pamuk gibi bi insan oluyorum.demek ki ne olursan ol gel değil,''ben uyandıktan sonraki ilk 1 saat tamamdır,gerisi yalandır!''.hani kendimi uyandıktan sonraki o ilk bi saat içinde dışardan biri gözüyle görürsem aşık bile olabilirim.o derece.abarttım mı lan yoksa?
mesela ilerde evime kamera sistemi falan kurdurursam,''eve hırsız girmiş mi girmemiş mi,bizimki gece ben uyuduktan sonra hınzırca ve sinsice üstüne bişeyler geçirip dışarı atmış mı kendini zamparalığa,çocuğun yatağı ıslatma anı''ndan ziyade,habire geri sarıp,uyandığım saniyeden başlayıp yeni günün benim için ilk olan saatindeki halimi tavrımı izlerim dururum gibime geliyo.yok kendime hayranlığımdan filan değil.ömrü boyunca aynaya bakınca kendini bi türlü beğenememiş biriyim ben.yok öyle narsist bi yanım.düşün benim gibi biri bile ''kendimi dışardan biri gibi izlersem aşık bile olabilirim'' diyosa vardır bi iş.sabahları olduğum biçimle böylesine fütursuzca eğlenmemi işin içine katmadığımız takdirde böyle de sıkıcı bi hayatım var bu aralar,huyu kurusun.kökü de kurusun.dur lan beddua gibi oldu böyle de.ya şimdi burda hayatıma demedim o lafı olm,hani bu 'sıkıcılık'tır kastım,yanlış anlaşılmasın.'kendini beğenmemiş' biriyiz dediysek kendine beddua eden bi psikopat da değiliz.

neyse.yakındır sabahın köründe fırın gibi yataktan çıkıp,yastığından uzak gurbet ele doğru,uykulu gözlerle hazırlanıp okul yolunu tutacağımız günler.sonra çok özlerim bu günleri ama.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder