özet: kıyafet takı ayakkabı ve çanta alışverişi levellarını binbir zorlukla da olsa başarıyla geçen Reklamcıinsankişisi, üniversiteden arkadaşı Yamiyle kuaförün yolunu tutar.

neyse ben aynaya bir baktım, abooo kız var ya nasıl minik tutamlarla yapıyor dalgaları. çıldırdım tabi. canım ya geç kalıyoruz şöyle kalın kalın al da çabuk bitsin. olanca Nemrut suratıyla ''ama güzel olmaz ki siz karışmasanız''. havale geçiriyorum sinirden resmen tövbe tövbe. karışmaymış, saç benim len nasıl karışmiyim hey allam. hayır düğün müğün olsa valla umrumda değil de balo olum tabi karışcam. yaptığı dalgaları elleyip düzeltiyorum ''ama dokunmasanız bakın bozuyorsunuz'' haydaaa kendi saçımızı ellemek de yasak he! Yamiye diyorum ''yaa nasıl oldu ama doğru söyle''. kızcağız ne desin güzel oldu diyor. aynaya bakıyorum kabarık dalgalı kına gecesi kafası. ''X ablayı (kuaför) çağırabilir misin canım'' dedim kıza, kadın geldi başladım uzun havaya. ''ama abla bu çok abartılı olcak bozup fön çekip sade bi topuz mu yapsak'' kadın demez mi yıkamamız gerek yarım saat sürer. sinirden çıktım bi sigara yaktım kuaförün önünde volta atıyorum. saat 18:30, yarım saat sonra balo başlıyor ve ben kuaförün önünde kabarık dalgalı kına gecesi kafamla efkarlı efkarlı cuğara tüttürüyorum halim içler acısı. bizimkinin saçları bitmek üzere, makyajını da kendi yapıyor. hemen girdim içeri, kıza dedim bence bu dalgalar yeter saça başlayalım artık. bütün o mıy mıy halleriyle, dünya yansın benden sonrası tufan amaannn halleriyle başladı yapmaya. bişi dicem kuaförler neden hep aynı? acelen olduğunu söylesen de dünyanın en sakin insanı hallerinden gram ödün vermiyorlar. bişi söylesen suçlu sen olursun, beğenmesen ''sen bilmiyorsun karışma'' olur, model söylesen ''ama o sana gitmez ki'' oy ben ölem diye koltukta oturmuş aynada üzgün gözlerle hiç istemediğim bir saç yapılırken istediğim kadar elbisem şuyum buyum güzel olsun bi kere saçtan kaybedicem onu bilmek beni maffediyor, baloya 1-0 başlayacağım ve bu beni üzüyor.
aynalar aynalar, üzdünüz beni aynalar
birkaç dk sonra..

elbiseyi giyip içeri gidince kuaför, çırak kız, müşteri kadınlar filan herkes bana bakmaya başladı. babam arıyor, saat 19:30 olmuş, kokteyli çoktan kaçırdık, saçım iğrenç ama kadınlar ''ayy ne güzel olmuşsuunnn'' diye bana bakıyor. onbinmilyon bilinmeyenli bir denklemin içindeyim yani. eşyalarımızı alıp teşekkür edip (içimden küfrederek) çıktık. babam bizi bekliyordu, bindik arabaya çıktık yola.
camı açıp, esen akşam yelinde püfür püfür havalanırken, babama ''öndeki aracı takip et'' demedim, ''babacım sağ salim gidelim haydi bismillah'' dedim ve kendimi müziğin akışına bıraktım. aynayı indirip indirip kendime bakıyorum hiç huzurlu değilim, bi rahat olsam anın tadını çıkarsam güzel olcak da olmuyor. sonra çat diye bişi farkettim, makyaj çantamı kuaförde unuttum. aman Tanrım makyajım şimdiden bozuldu sıcaktan, baloda makyajımı nasıl tazeliycem diye söyleniyorum sonra baktım kendimi paralamam bi işe yaramayacak, bıraktım kendimi akışa. Murphy durur mu, yapıştırdı cevabı ''işte geldim burdayım ben bu işte ustayım!'' ve delice bir trafiğin içine gömüldük. ya siz nereye gidiyonuz böyle hoovvv! diye camdan maganda gibi bağıracak raddeye çoktan gelmiştim ama hanfendiliğimizi bozmak bize yakışmaz üstelik üzerimizde gece elbisemiz var baloya gidiyoz huhhuvv ^_^


Çırağan'a yaklaştığımız her metrede kalbim daha da yerinden çıkacak gibi oluyordu. utanmasam kafamı çıkarıp ''hoovvvv biz baloya gidiyezz kiiiii çuççuvv'' diye çıldırasıya çığıracaktım. yapmadım. çılgınlığımı baloya saklıyordum. ama yine de sesimi değiştirip ''Yaamurrrr yaaa baloya gidiyozzzz offf :)'' diye şebeklikler yapmadan duramadım.
çok güzel bir gece bizi bekliyordu.
ve sonunda gelmiştik, Çırağan'ın önündeydik.
sonraki yazı: Reklamcıinsankişisi Mezuniyet Balosu'nda! ^_^