25 Şubat 2012 Cumartesi

doğumgünüm bana geldiğin gündür

şimdi, bana gelirken nasıl gelmişler bunu inceliycez. işte blogumu aratırken girilen kelimeler:

# tansiyon çıkınca. lan sağlık ocağı mı burası. hayır bide doktordan, dişçiden, hastaneden ve özellikle hastane kokusundan nefffret eden bir tipim ben. kalkıp bunu aratmışsın. gidip bi tuzlu ayran içsene olm deli misin. bi dk yoksa ayranı tansiyon düşünce mi içiyoduk?! bak daha bunu bilmiyorum ben. benden umudu kes yani.

# gerçek hayatta barbie yaşıyor mu. soruyu sormanı, böyle bi soruyu sorma gayretinde bulunmanı, sonra klavyede yazmanı geçtim, o umuduna söyleyecek söz bulamıyorum Allah canını almasın senin. hayır bide yaşasa ne olur yani anasını satayım. napıcan yani bi söyle bana.

# gülen yüzün neşen hiç eksik olmasın.
Allah razı olsun. gözümsün.

# facebook belgesi. evet ben de zaten Zuckerberg'im ama herkese yalan söylüyom. burdan çıkınca gidip feysbuku yeniliycem. çok sıkılıyom biliyon mu, napim bende kalkıp feysten sinirimi alıyom. feysi nasıl daha iğrenç bi hale sokarım onun peşindeyim. zaman tüneliydi, hayat hikayesiydi, ebesinin körüydü hep bunlarla uğraşıyom işte.

# her gün aklımdan geçiyorsun insan bir selam verir. manyak mısın olm ne selam vercem tanımıyom etmiyom hayret bişi. sapık mıdır nedir! bi İbrahim Sadrimiz eksikti.

# bok ye. sen ye lan malak. utanmıyomusun hiç koskoca Reklamcıinsankişisi ablana bok ye diyosun. yüz verdik bi yeriniz kalktı he! pisboğazım dedim, balıketliyim dedim ama kendime bu lafları ettirmem yani. terbiyesiz yaa kalkmış bunu yazmış resmen.

# şişko kişiler.
hayret bişey! blog değil küfür duvarı sanki. ben bu blogu ipini koparan gelip burda küfretsin diye mi yazdım olm. ayıp diye bişi var yani. hayır ben şimdi sana yaratıcılığını sikeyim sana bişi olmasın desem ayıp olmaz mı, olur. he işte o zaman sen de akıllı olcaksın. git gözüm görmesin seni. şişko sensin, kişi de sana girsin taam mıaa!!!1!!11

# metroseksüel erkek ne kadar itici. metroseksüelden kastın kaşlarını karı gibi kavisli alan, her sabah sinek kaydı traş olan erkeklerse bence itici lafı iltifat kalır. öğğykk! haa ama erkek diye de öküz gibi çıkmasın karşımıza yani. ne bilim elleri güzel olsun, tırnaklarının arası siyah olmasın, dişleri sarı sarı olmasın, saçı kepekli olmasın, en önemlisi güzel koksun. bunlar metroseksüelliğe giriyorsa hiç de itici değil, gayet de erkek dediğin böyle olcak. yoksa güle güle.

# sevdim seni laf aramızda.
ha şöyle. bana bunlarla gel işte. sevilmicek insan mıyım lan ben ^_^

21 Şubat 2012 Salı

bir insanı evlilikten nasıl soğutursun sezon 1 bölüm 1

bu aralar bana evlilik de evlilik diye çemkiren insanların sayısında delice bir artış gözleniyor. birisi benden gizli millete broşür filan mı dağıttı acaba diye düşünmeden edemiyorum. ''evlilik evlilik diye reklamcıinsankişisinin başının etini yiyene 5 kg et veriyoruz. hele bir de onu evlilikten soğutursanız 1 yıllık etiniz bizden. geell vatandaş geell Lady Gaga bile etini bizden alıyuooeer'' şeklinde.

artık belli bir yaşa gelince, o an öğrenci misin çalışıyomusun aç mısın tok musun hiç farketmiyor, bu evlilik muhabbetleri için önüne gelen siftah yapmaya başlıyor. amansız bir yarış içindeymişçesine herkes birbirinden farklı gerekçelerle gelince istemeden de olsa durup düşünmeye başlıyosun. ''harbiden lan adam haklı'' diyosun, o kadar ikna edici konuşuyorlar yani. reklamcı olcam ama adamlar benden iyi ikna ediyolar valla. asıl amaçlarını henüz çözememiş olsam da, sinsi bir plan içinde oldukları kesin.


teker teker gelin olumm

şekerim düşmüş mesela çok acil bişiler yemem lazım yoksa düşüp bayılıcam ''senin yaşındakiler kendi yuvasını kurdu sen daha makarnanın suyunu koymaya üşeniyorsun'' demiyolar mı o an böyle içimde yaşama isteği ölüyor. keyifsiz oturuyorum pc başında pinekliyorum mesela, başlıyolar ''senin yaşındakiler para kazanıyor, senin yaşındakiler site kurup zengin oluyor, senin yaşındakiler ebesinin nikahına gidiyor''. heh işte tam o an ''eeh s..cem o benim yaşımdakileri o olcak lan!'' diye dünyaya bağırmak istiyorum!

öğrenci olmak, bekar olmak, aileyle yaşamak bu yüzden gayet boktan bir durum. tamamen bağımlı, gerizekalı, asalak bir tipsin sana ne gibi bir saygı duyabilirler ki. şimdi bunu okuyanlar şey demesin ''vah garibim külkedisi gibi yaşıyorr evlatlık mı edinsek bunu acaba''. ben ailemden memnunum da benim garezim bu tipik 'aile söylemlerine'. yemin ediyorum evliliğe en can atan kızı koy şu eve, ertesi sabah küfrederek çıkmazsa adam değilim. biliyorum çünkü. o yüzden ben de bu aralar, özellikle son günlerde değil evlilik, ev lafından tiksiniyorum. karşıma Brad Pitt'i getir, yok lan ona da çok ölüp bitmiyorum, hmm mesela getir karşıma James Franco'yu ondan bile kaçar giderim bi dk durmam. yemişim evliliği de yuva kurmayı da, evinin kadını olmayı da.


hayalim 3 kelime o da şöyle: bekar ve huzurlu

zaten oldum olası öyle deli gibi evlenme meraklısı bi tip değildim, he nedir, en fazla bi gelinlik görünce içim gider, ama o da ancak tarz bi gelinlik olması lazım, o kadar yani. onun dışında, bilenler bilir fanatik bebek hastasıyımdır ama onun için de evlenmek şart değil. ben yutuptan bebek videosu izlemeye razıyım valla, yeter ki beynimin dibinde dırdır etmesinler. erkeklerde bu psikoloji var ya hani, evlilikten kaçmalarının bir nedeni de bu hatta ''abi bırak yaee kadın dırdırı mı çekcem allasen'' bazen kendimi öyle hissediyorum resmen. böyle evlilikten kaçan, 30'undan önce evliliğe tövbeli erkek çoğunluğu gibi. yani dırdırın d'si bende yok, tam tersi yanımda herhangi bir dişi 2 dk dırdır etsin o an kaçasım geliyor. bununla kalmıyor, erkek olan herhangi bir canlıyı görmeye tahammülüm yok. çünkü bana evliliği hatırlatıyor, evlilikse maruz kaldığım bu işkenceye boyun eğmek demek. feminizm forever! \o/

hayır örnek verdikleri adamlar da nasıl biliyomusun, gayet de benim yaşımda ama 3. çocuğa hamile tipler filan. bi gidin yani rica edicem, örnek vere vere bu tipleri mi veriyosunuz. savunmaya geçtiğimdeyse acı gerçek şlap diye okkalı bir osmanlı tokadı şeklinde yüzüme vuruyor: sen kendi paranı kazanana kadar bu afra tafra sürüp gidecek. bi dk lan neyin parası, evlenene kadar mahkumsun şekerim kaçar yolun yok. napalım başa gelen çekilir, her gülün bir dikeni vardır diyerek başımı eğip he diyip geçiyorum.




ps. bu ara o kadar çok ''evlilik, yuva kurma, kendi evine sahip olma'' laflarını duydum ki, canını seven bana ev demesin. lafımı sokar giderim.

15 Şubat 2012 Çarşamba

sevgililer günü bitti şimdi dağılabilirsiniz

bir 14 Şubat'ı daha kapı dışarı ettik. hafifledik mi, elbette. bunu sevgilisi olanlar da söyleyeceklerdir, çünkü sevgililer gününün insanlara yüklediği bir ağırlık var. içim şişti valla. bu his, öküz gibi acıkıp hayvanlar gibi yediğimde bile olmuyor öyle diyim.

hobareyy caddeler günler öncesinden hazırlanır. SEVGİLİLER GÜNÜNE ÖZEL ELDİVEN BULUNUR, SEVGİLİLER GÜNÜNE ÖZEL ŞEMSİYE GELMİŞTİR, SEVGİLİLER GÜNÜNE ÖZEL EBENİN KÖRÜ BİLE VAR diye kırmızı puntolarla hayvanlar gibi bir afişler uyarılar şunlar bunlar. onları her gördüğümde içimden ''aa öyle mi, yuh ya ben bu hafta dünya diyete başlama günü sanıyodum. o kadar da havaya girdim aman yaa:( '' diyesim geliyor ister istemez. reklamcılar geri kalır mı, canlarım benim, biricik meslektaşlarım, elbette geri kalmazlar. zaten bu sevgililer günü denen dangalaklığın ebesidir reklamcılar. onu yaratan da pohpohlayan da tanrılaştıran da reklamlardır. sen hiç, sevgililer günü öncesi sevgililer günü teması kullanmayan 1 tane bile reklam gördün mü? nerdeyse bebek bezi reklamına bile araya sıkıştırcaklar ''sevgililer gününde çekirdeği oluşacak bebeğiniz için bu tek taşı alın lan!'' diye. sloganını sevdiklerim.

zoraki plan program yapmak için çanlar çalmaya başlamıştır. erkek ''canım yaa sevgililer günü ne allaşkına, ben seni her gün seviyorum'' diye başlar maval okumaya. ama mecbur, ipe ipe alacak, yapacak, gidecek, gelecek. zaman aleyhine işler, eninde sonunda yapıcaktır yani başta mırın kırın etmesi anlamsızdır. kızlar mı? en beklentisiz kız bile gaza gelir. umrunda değilmiş gibi yapsa da ''allam ne alcak acabaa, bari geçen sene gittiğimiz yere gitmesek, ay hatırlar mı acaba, bal gibi de hatırlıycak hele bi hatırlamasın valla sıçarım bacağına'' diye içi içini yer. her zaman klasiktir. bi yerde yemek yenir, sinemaya gidilir falan filan. illa ki bi organizasyon şartmış gibi. illa o organizasyonla bütünleşmek gerekir. yemeğe çıkmışsan çok romantik bi yerde olcak, sinemaya gitmişsen romantik film olucak, full aşk temalı zırvalıklarla geçen yoğun bi gün. herşey kalpli, herşey kırmızı, herşey yaldızlı allı pullu. bide ne alakaysa, tek taşı da bugünle özdeşleştirmişler. ne biliyon ben belki tek taşımı kendim almak istiyorum. yok lan saçmaladım, bal gibi de o alcak ben niye alıyomuşum hayret bişi. neyse öhöm.
günler öncesinden yapılan hazırlık sevgilinin gözüne girmek için yapılır. ona yaranmak asıl amaçtır. ama sorsan herife, geri kalan 364 gün şu özenin zerresini gösterdin mi, evet diyorsa adamın fondibidir ama böyle bi zamanda bu oran ne yazık ki % 1 bile değildir. ister kabul edin ister etmeyin ama 364 gün gayet sıradandır, çift artık birbirine yeterince alışmış olmanın verdiği rahatlıkla ''amaann nolcak, salla yaae, ufff yapmasak üff gitmesek pff boşver'' kıvamındadır. istediğin kadar aşkından öl, adamın herşeyini biliyosun yani ne gibi bi sürprizle karşılaşabilirsin ki. istesen de sıradanlıktan kurtulamazsın. ama aradaki aşkı her daim taze tutmak için elinden geleni yapıyorsan, o büyülü heyecanı öldürmeyip üstünden 10 yıl da geçse hala için kıpırdıyorsa işte orda sevgililer günü senin için sadece bir gündür, öylesine bir gündür.


çektiğin fotoğraflar toplanıp üstüne yürüsünler

bütün bu organizasyonun mihenk taşı fotoğraftır. tabiki de kız tarafı, alır eline cep telefonunu gördüğü her şeyi çekebilecek boyuta çoktan gelmiştir. mekanda kavga çıksa düşün arkada millet birbirine dalmış kız o ağzını yüzünü büzüştürür tuhaf hareketlerle ardısıra 1500 fotoğraf çekip aşkımmlaa sevgililer günü keyfii =) yazıp feyse koyar. o anın atmosferi filan yalan yani. maksat ''bakın benim bir sevgilim var bakın buraya gittik bakın nasıl mutluyuz siz yalnızlar ölün nıhahah'' demektir. adam da yanda kafasının yarısı görünür, konu mankeni, herşeyden habersiz.

gelelim sevgililer gününün en önemli kısmına. ah benim talihsizlerim, yalnızlar. olm siz nasıl asil insanlarsınız. başınızı eğmeden kimseye minnet etmeden bu nalet günde çınar gibi dimdik ayakta kaldınız. sizi ayakta alkışlıyorum. ''sevgiyi göstermek 1 güne sığdırılır mı, sevginin günü olmaz'' klişelerine hiç bulaşmadan şunu diyebilirim. böyle bir gün varsa eğer, bu gün sizin asaletinizin katmerlenerek görünür hale geldiği gündür. asıl sevgi insanlarının siz olduğunuzun herkes farkında ama işte tutturmuşlar bi sevgili olayı. yoksa bu gün sizin asaletinizin 10 km öteden bile Titanik'in karşısına çıkan buzdağı gibi şappadanak ortaya çıktığı gündür. öfkelenip, çıldırmanıza hiç gerek yok. içi rahat olması gereken, huzurlu olması gereken sizsiniz. siz sevgiyi yılışıklaştırmadınız, basitleştirmediniz, bi kalıba sokmadınız. kırmızıya kurdeleye kalp şekilli aptal yastıklara sıkıştırmadınız. reklamcıinsankişisi ablanız her zaman arkanızda:P ama size bi uyarı, bi sevgili bulup bu desteğimi unutayım demeyin bozuşuruz. onlara benzeyeyim demeyin. yalan olmasın yani bu kadar dil döktüm burda lan.


2013'ün 14 Şubat'ı için evrene mesajımı da göndereyim arada aklımdayken:

kızım sen muhteşemsin! 1 senede hayatını yoluna koydun, bir başarı bir başarı. seni kıskanmayan yok valla. çekemiyolar tatlım yaa. onu bunu boşver de, accayip yakışıklı, sadık, eğlenceli ve en önemlisi gözü senden başkasını görmeyen sana aşık süper bir sevgilin var! onunla herşey süper gidiyor. adamın tek derdi seninle evlenmek, üstelik sen de onu seviyorsun. hayatının en güzel sevgililer günü bugün! üstelik her günün böyle geçiyor. hadi bakalım bu rüya hiç bozulmasın ^_^




ps. sevgililer günü denen zırvalığı bulan adam da kesin gereksiz bir insandı sana söyliyim. St. Valentinmiş, sen önce adam ol.

12 Şubat 2012 Pazar

kızdan arkadaş filan olmaz

onu bunu bilmem ama bizim buralarda Sex and the city falan olmaz, çünkü burda kızlar biraraya gelir, yok efendim x kız bilmemkimi peşinden koşturmuş da, kızın üstündeki çakmaymış da, yok efendim ebesinin körü olmuş da.. tamamen 3. şahıslar hakkında atıp tutmalar. hayır orda gaza gelmişsin gelmiş geçmiş bütün derdini acını anlatma peşindesin ama kız öyle bişi söylüyo ki sen de eşlik ediyosun ona, senin olayın arada kaynayıp gidiyor. salak ya, çok da mikimdeydi zaten o salak kızın ne yaptığı.

sex and the city buralarda olmaz, çünkü ben boktan finallerden dert yanarken sen beni teselli etmiyorsan ben sana arkadaş demem. üstüne üstlük kendi finallerinin nasıl süper geçtiğini anlatıp beni fitil ediyorsan..

sex and the city buralarda olmaz, çünkü ben son günlerde aldığım kilolarla gergedan yanımdan geçse ''izindeyiz reyiz cCc'' deyip önünü ilikleyeceği, saygı duruşunda bulunacağı kıvama gelmişim düşün durum o kadar vahim, ama senin orda yüzüme ''aa bebeyim saçmalamağğğ senin kemiklerin iri, hem ayrıca seni beğenen böyle beğensin, bu arada hiç de bile sen zayıflamışsın hatta. aa o pantolon belinden mi düşüyo öyle'' demen lazım yoksa siktir git çok afedersin. arkadaşlar bugünler içindir. arkadaşlar bunun için var. ha sen diyosan ki ben yalan söylemem, ben de orda çıkıp sana derim ki ''hatırlıyomusun bi kere x mağazasında bir beden küçük denediğin gömlekle aynaya viktorya sikrıtta yürüyüp gelmişsin gibi bakarken aslında tam bir aygır gibi görünüyordun. ama sana yalan söyledim. o yanlardan fışkıran simitlerle denize gir, yemin ediyorum en kral siyah lastikten daha kral havada tutar seni. sen o kolluk gibi kollarla batmazsın oluumm'' derim ve o gün söylediğim yalanla bugün hala arkadaşlığımızın ilk günkü gibi taze ve bembeyaz olmasını örnek gösteririm. böylece sen de böyle tatlı yalanların ne kadar hayati ve muhteşem olduğunu görürsün. tabi ben sana bunu söylediğimde büyük bi risk almış olurum. neden? çünkü hiçbir kız kendisine sen deniz simidisin, kolluk gibisin denildiğinde susup oturmaz. yani senin orda kalkıp bana cevap verme olasılığın baya yüksek. acı gerçekleri, halı altına süpürdüğün benden gizlediğin kulak arkasına attığın pis gerçekleri yüzüme yüzüme söyleyebilirsin. 1-1 oluruz, ödeşmiş oluruz ama ikimiz de müslüm babadan hallice oluruz. hakan taşıyan gelse bizim yanımızda pollyanna kalır.

sex and the city buralarda olmaz, çünkü burda kızlar toplandığında ''aşkından ölüyoruğğmmm ağğğhhh geberiyorum çok pis aşığım laağğnn!!1!!!'' şeklinde dertleşmek istesen sana azgın muamelesi yaparlar. düşüncede kalmazlar, utanmadan yüzüne tam bir erkek delisi olduğunu, erkekler olmadan nefes bile alamayacağını, hayatını erkek odaklı yaşadığını ima edip sana yanlış yolda olduğunu, hayatta daha önemli şeyler olduğunu, x kızın bölüm birincisi olduğunu, senin görmezden geldiğin o gerizekalı kızın çok başarılı olduğunu anlatır durur. Allah'ın salağı, anam değilsin babam değilsin sanane yani. kısaca sana kendini böcek gibi hissettirir. yerin dibine girmişsindir, sanki seni çamaşır makinasına atmışlar gibi küçülüp 1.25 olmuşsundur. bi an önce eve gidip sezen aksu açıp ağlayacak kıvama gelmiş halde kalırsın. onların umrunda bile olmaz. ertesi gün yolda görsen o kızlara selam vermek istemezsin. ama onlar o kadar pisliktirler ki, hiçbir şey olmamış gibi gelip ''bebeyiimm nolduu beni görmeden gidiyoduğğnn ahaha:D'' diye sırıtıp canını sıkarlar. o an iki elinle boynuna girişip 0.5 gr beyne bile sahip olmayan hello kitty kıvamındaki salakla elini kana bulamamak için kendini zor tutarsın. ama resmen kızın alnında BEN SALAĞIM yazıyodur. işin kötüsü, kendini senin en yakın arkadaşın sanır. istediği an arayıp o kadar salak muhabbetlerle seni rahatsız edebilecek kredisi olduğunu sanır. sana aşkta loser olduğunu söyleyen o gerizekalı kızın aşk hayatıysa mükemmeldir. sevgilisini kendisine köpek etmiştir, üstelik yedekte tuttukları bile vardır.

sex and the city'nin türkiye şubesi olmaz çünkü burda kızlarla kuaföre gitmek istesen ''üfff ne gerek var şimdi, ojemizi kendimiz sürelim, kaşını da daha dün aldın zaten. ağda diyosan da salla ya zaten kış, kim bakcak bacağına'' derler. hadi sinemaya gidelim desen, ''ımm ya yok hiç keyfim yok hem zaten 2 ay sonra showda veriyolar izlersin'' der. konser desen ''babamlar izin vermiyor'', bebeğe gidelim desen ''ben bebek olmuşum sen ne diyosun'' diye beynini yer. ebenin körüne ne dersin diycem ''umm ama ebem de şimdi nerden bulcam yaae boşver tatlığğm :/ '' der lan hiç abartmıyorum. yani sex and the city buralarda olmuyor dostum. hiçbir zaman da olmayacak. tek başına da sex and the city olmayacağına göre, sen cansever gibi kaldığınla kalırsın.





ps. bu yazıyı okuduktan sonra ''ımm hayıırr benim kız arkadaşlarım çok kafa dengi bi kere:)'' diyorsan bal gibi de yalan söylüyorsun. yok lan belki de bana öküz kız arkadaşlar denk gelmişse demek ki :/