26 Mayıs 2012 Cumartesi

Reklamcıinsankişisi dişçide - 2

yol boyunca var ya resmen öleceğimi öğrenmiş de şimdi oraya gidiyomuş gibiydim. ölüme gidiyordum yarebbim bu da gelmişti başıma. hayatımda ilk kez diş çektirecektim bu benim için büyük bişi sonuçta. bide o hayvan gibi sıcak havada önlemimi alayım derken deri ceket giymişim patlıyorum, bi yandan da stres. neyse tünedim minibüsün arkasına  insanların suratına son kez bakıyorum 20 dk sonra gözlerim hiçbirini görmeyecek allahımm ölüp gideceğim genç yaşımda diye maffoluyorum.

yol bitti, bu defa hastaneyi arıyorum birine sordum neyse ki sonunda buldum. randevu gerekiyomuş ve onu da 3 ay sonraya veriyolarmış. yuh lan benim orda dişim sallanıyo dişim çekilceği için keder içindeyim kadının dediğine bak. dedi ki Kızılay yanda, oraya gidin. hiçbir randevum bişeyim yok direk doktora 3. kata yönlendirdiler bi an içimde ufacık bi umut belerdi en azından bak beklememe gerek kalmıcak sıra derdi yok direk ölüp gitcem diye. böyle de gerizekalıyım. ortaya öküz gibi asansör koymuşlar ben diyette olan ve spor yapan bi insan olduğum için 3 kat merdiven çıktım. lan orda diş çekmeye pardon ölmeye gelmişin hala neyin derdindesin.

çıktım bekliyorum bikaç hasta var koridorda, randevu alcak kimse yok. benim gibi randevusuz gelen bi başka kadınla gözgöze geldik. ben aynen şunu dedim ''dişim sallanıyo durum çok acil randevu almam lazım:( '' durum çok acil ne lan sanki Nasa'da çalışıyo, gezegenler arası tehlikeli bişiler oluyomuş gibi durum çok acil diye rapor veriyorum. naparsın ölmeden önce son sözlerimi zırvalıyorum işte. neyse kadının biri lafa girdi direk doktordan alıyomuşsun randevuyu. biz de girdik benim gibi randevusuz kadınla doktorun odasına. oley be bu seferki dişçim sanki daha iyi birine benziyor diye bi sevindim. en azından öbür muşmula suratlı ex dişçimin pis ellerinde ölmicem, celladıma kanım ısındı taamdır okeyto, yenilik güzeldir, tebdil-i dişçide ferahlık vardır. öhöm tamam devam ediyorum. tam randevusuz hoop diye işimi halledebileceğim için sevinmişken dişçinin söylediği sözle ben bittim ''6'da gelin siz''. saate baktım 3. yuh lan 3 saat napcam ben dedim. aklıma gelen süper fikirle süper hissettim, 2 adım karşımda hep geldiğim alışveriş merkezi var gider misler gibi alışverişimi yaparım. ölmeden önce de alışveriş yaparız yani, hiiç eksik kalmam:P

tamam alışveriş yapıyorum iyi hoş da dakikalar azaldıkça buraya gelme sebebim hayvanlar gibi kendini hatırlatmaya başladı. 1 saat sonra dişini çekcekler gerizekalı sen hala kombin yapıyon, yuh ya 45 dk sonra dişin çekilcek senin yaptığına bak girmişin bi kabine o sıcakta kıyafet deniyon, ne 20 dk mı?! ve son 10 dk kala ben: ''gitmesem mi napsam yaa üff hiç istemiyorum çok sıkıldım eve gidip uyucam ben ya aa evet uykum var benim bak şimdi hatırladım''. 6'yı 10 geçe dişçinin odasındaydım. 10 dk da geç gelmiş bide salak. en son ''beklesin biraz banane dişini çekcek olan benim sonuçta hayret bişi'' diye atarlanıyodum içimden.

24 Mayıs 2012 Perşembe

Reklamcıinsankişisi dişçide

herşey 2 yıl önce nalet bi dişçiye gitmemle başladı. gitmez olaydım. tam 1,5 yıl boyunca bir insanın hayatı nasıl karartılır'ın dersini verdi kadın resmen. ben de artık nasıl beslendiysem, ya da beslenemediysem, dişlerim birer birer tedavi altına alındılar.

hayatımı karartacağını o zamanlar bilmediğim kadını daha ilk gördüğümde gözüm tutmamıştı zaten. mıymıntı, kasıntı, tipsiz bişey. bi insanı baştan sevemediysem bi türlü sevemiyorum, sonradan sevmeye çalışsam da bu sadece boş bi çaba oluyor. her neyse, 1,5 yıl boyunca kadın beni kelimenin tam anlamıyla mafetti. dolguydu kanaldı derken tekerrr tekerr dişlerime göz koydu alçak. üstelik o kadar kendini övüp ''Çapa mezunuyum ben;)'' diye ortalarda gezinmesini bilirken önce bi röntgen çektirmeyi akıl edememiş haspam. noldu, muayene etmeden direk şappadanak iltihaplı dişe yumuldu dolguydu kanaldı ortaya karışık bi güzel haybeye acı çektim. ağzıma bi güzel s.tıktan sonra ''aa dimi biz röntgen çekseydik keşke'' demez mi bir de. ah çok pardon ya ağzıma s.çmadan önce sölicektim sana bebişim bi röntgen mi çeksek senle diye ama unuttum işte aptal kafam! Allah sana diploma vermiş ama işte herşey de diplomayla olmuyor maalesef. ve ne yazık ki senin gibi gerizekalılar doktor oluyor. bir dişçi için diş nasıl bi hazineyse artık, adam dişçi olduğunun saniyesinde birilerinin dişlerini çekmek için ordan oraya koşuyor kafayı dişle bozuyolar anlıycağın. na işte benim dişçi kadın da aynen öyleydi. tedavi adı altında benim bi güzel dişlerimi mafetti gitti. geriye ne mi kaldı, 1 yıl sonra bugün hayatımda ilk kez dişimi çektim.

birkaç haftadır geçen sene kanal tedavisine başladığım dişim resmen küfretmeye başlamıştı. bakıyorum bişi yerken dolgusu düşüyor, yavaş yavaş içindeki bütün dolguyu attı içini bi güzel boşalttı ve her yediğim hoop gitti oraya saklandı. en kötüsü de soğuk bişi yediğinde sızlaması. ben de herşeyi ertelemeye bayılan bi tipim, aman yeaa pfff diye diye öyle bi erteledim ki dün artık diş sallanmaya başladı. yemin ediyorum bildiğin sallanıyo. tırstım o taraftan yememeye çalışıyorum filan ama o haldeyken bile meyveye abanacak kadar da pisboğazım. sen eriği dişle, o sallanan dişin bi tarafı kopsun. kaldım bi tarafı sallanan dişle, düştü düşecek. saat olmuş gece yarısı, şimdi kalkıp dişçiye de gidemezsin. nolur sabahı edelim bak söz yarın ayrılcaz diye bildiğin dişime yalvarmaya başladım. ama yalvarırken bi yandan da kirazları erikleri götürüyorum.

neyse ben sakinleşip uyudum sabah kalktım diş filan aklımda değil sonra ampul yandı benim bi aklıma geldi bu, koştum banyoya gittim oh be gitmemiş tamam diye içim rahatladı. kahvaltı yaptım 89 tane ayrı yerden günlük burç yorumuma baktım filan oyalanıyorum hiç dişçiye gidesim yok acayip üşeniyorum nassıl uykum var deli gibi. ama başka yolu yok gayet de paşalar gibi gitcen valla diş her an kopup gelcek günahlarından. elim mahkum, ayaklarımı sürüyerek düştüm yola. ama o da ne! ...



yazının devamı çok fazla pek yakında :)

20 Mayıs 2012 Pazar

yemek yemekle ciddi düşünüyorum

spora başlamamın üstünden sadece ama sadece 66 gün geçti. ıkındım tıkındım çok çabaladım ama hala 3 ay olmadı. zaman her zaman çok hızlıydı da ben spora başladım ya bi durmalar bi yerinde saymalar. delice sabretmekteyim.

son yazının üstünden epey zaman geçmiş, e arada bi sürü şeyler oldu. mesela ben yine yemeye tam gaz devam. yani öyle yok efendim spora başladım gelsin salatalar gitsin ananas suları filan değil basbayağı kafama göre takılıyorum. ama tabi özellikle son günlerde gece acıkınca kendime küfretmeye başladım bi umut ışığı az da olsa var yani. ama bazen o küfrü alıp bi güzel hoop anında U dönüşü yaparak evrene yöneltiyorum. nedir bana garezin, neden ben gece acıktığımda bişi yiyemiyorum diye bi iki söyleniyorum ama kısa sürüyor ben direk sucuk ekmeğe filan kafamı çoktan gömmüş oluyorum.

artık ciddi ciddi düşünmeye başladım. annem bana hamileyken nasıl beslendi acaba? hakkaten bak, hayır çünkü başka türlü bi açıklaması olamaz yani. gerçekten ilginç bi acıkma biçimim var çünkü. kahvaltıdan nefffret ederim yeni yeni sevmeye çalışıyorum 22 yılın sonunda, öğlen desen eeehh çok acıkmam sırf midem kazınıyo diye iki bişey atarım, akşam da öyle çok şeyolmaz ama abi saatler 11'i geçti mi benim şalter atıyo anında evrim geçiriyorum. Allah beni nasıl yaratmış töbe yarebbi yanlış da anlaşılmasın sözlerim hiç yoktan kim vurduya gidip maymuna filan dönmeyelim şimdi Allah koru yarebbi ona diyecek sözüm yok eyvallah da, ben nasıl bi insanım olm insan mıyım acebaa?! iştahım da zaten tam ciddi ciddi spor yapmaya başladım ya hemen artsın rekor kırsın hiç bu fırsatı kaçırmasın.

beklediğin şeyler sen onları beklemediğin zaman oluyo ya hani, ben de acaba acıkacağımı düşünmesem acıkmaz mıyım bu mudur asdfgsaf açlık başıma vurdu yemin ediyorum gerizekalı moda bağladım. gidip yastığıyla, arabasıyla hatta Eyfel'le nikah kıyan tipler gibi ben de gidip mantıyla waffle'la nikah kıycam o olcak. valla oraya doğru gidiyorum başka türlü bi son kesmez beni.

10 Mayıs 2012 Perşembe

Erkekler...

çemkirip duruyoruz, umut ediyoruz, sabrediyoruz, bi mucize bekliyoruz ama olmuyor. erkekler değişmiyor! istediğimiz kadar öküzlüklerinden dem vuralım, en iyisinin canı çöplükte bitsin diyelim, köküne kibrit suyu ekelim bizimki susuz havuzda kürek çekmek, bizimki düpedüz koşu bandında karşıdan karşıya geçmek. böyle gelmiş böyle gidecek.

en heyecanlı başladığın hikayede bile ''acaba benim verdiğim değeri hakediyor mu'' sorusunu sormaya başladığın an tamamdır, sen çoktan pişman olmuşsun geçmiş olsun. yeryüzündeki hiçbir erkek yok ki sana bu soruyu sordurmasın. çünkü onlar yaratılırken bişiler öyle bi programlanmış ki japon bilimadamları çıkıp ''öküz olmayan erkek icat ettik. valla da billa da öküz değil. asla aldatmıyor. üstelik bide romantik ki sorma'' dese inanmıycan çünkü yok öyle bi dünya. eminim ki o ölüp bittiğimiz Biscolata erkekleri bile hayatlarında en az bir defa küfür yemişlerdir. yani neymiş, başlardaki o heyecan yalan dolan, sen o kelebekleri birkaç gün sonra gör. bak bakalım kelebek kalmış mı. kaldıysa eyvallah. ama hiç sevinme bebeğim, bu o kelebeklerin hakkın rahmetine kavuşmayacağı anlamına gelmiyor, seninkiler sanırım japonlar. bilirsin japonlar daha uzun yaşıyorlar.

belki de bilinçaltımıza hep o romantik filmler doğum lekesi gibi iz bıraktı, ah o filmler var ya, hepsi de kız düşmanı. istiyorlar ki erkekler hep bizi yensin, istiyorlar ki ben burda böyle çıldırayım milleti ayaklandırayım. olmuyor, rahat duramıyor, yerinde kalamıyor bu filmler. her yerde karşımıza çıkıp bize öyle erkeklerin olduğunu söyleyip yalan söylüyor. ve nasıl oluyor da hala hevelisiyiz romantik filmler izlemeye. biz belki de yalanlara inanmak istiyoruz.

hiç düşündün mü, başlarda 'dünyadaki en romantik, en sadık, en tatlı' olan adam sadece birkaç gün sonra nasıl oluyor da tanımadığın birine dönüşüyor. cevap basit: köprüyü geçene kadar ayı her zaman dayı olarak kalacak, köprü geçildikten sonra yuvasına geri dönecektir, ayılık makamına. o süre senin pür-i pak olduğun süre işte, aptallığınla ortalarda dayılık tasladığın. haberin yok tabi aptal olduğundan. canım benim, biricik hemcinsim. fakat köprü geçilir ve bingo! evrim gerçekleşir ve tıpkı dolunayı görünce kılları çıkıp tırnakları uzayan kurt adam gibi, saat gece 12'yi vurunca bal kabağına dönen araba gibi o 'mükemmel erkek' artık 'mükemmel' değildir. o eski halinden eser yoktur ve sen ızdırap içinde yalnız kaldığınla kalırsın.





ps. sadece benim karşıma çıkanların böyle olduğuna inanmak isterdim. ama pastadan aldığın bir dilimin tadı bütün pasta için geçerli.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

niyette değil diyetteyim bebeyim - 2

yok yok ben anlıycağımı anladım. valla ya eminim artık, ben diyet miyet yapamam! olmuyor yani yapcak bişi yok. yapamıyorum öyle motomot, robot gibi bi listeye bağlı kalamıyorum. kendimi bildim bileli 'diyet' adı altında türlü aç kalmalar, suya meyveye abanmalarla iki günde bir beden inceleceğimi sandım durdum. ta ki bu seneye kadar. ve 1,5 ay önce belki de hayatımda ilk kez ciddi ciddi inanıp diyet yapmak istedim. yine olmadı, yine hüsran...

bi kere o diyet listesi denen şey öyle salak saçma şeylerle doldurulmuş ki.. adam mesela sana diyoki, git diyo öğle yemeğinde şunu şunu ye. dediği şeyler de gidip okul köşelerinde kampüs kantinlerinde yenecek türden şeyler değil. hadi diyelim öğleyi hallettin, bunun öğün araları var. her dakka ağzımın kenarında grisini, diyet piskevüt, meyve çöpü yada benzeri şeylerin kırıntıları olmak zorunda. adam resmen bunu emrediyo! hadi diyelim onları da şeyaptın, e akşam yemeği nasıl olcak? saymış da saymış, üstelik gramlarıyla. üşenmemiş gramlarını da tıkır tıkır yazmış yaa. bi kere evde ne pişerse onu yiyorum, kalkıp gram gram yemek pişiremem valla sori. Allah ne verdiyse, mutfakta pişen bize de düşer misali oturup misler gibi anamın yemeğine abanırım valla kimse kusura bakmasın. hayret bişey. evcilik oynuyoruz sanki burda.

hocam bari diyet listesini attığın mailde o zalım sözleri sarfetmeseydin. bak aynen şunları demiş: Selam... Diyetini birebir uygula ve sabırlı ol!! hadi göriim seni.. görcen tabi başka napcan. biliyo tabi mideme söz geçiremiyorum, bu tombiş kollar simitler mümkün değil bir günde erisin, biliyo tabi daha uzunca bi süre beraberiz, yolumuz uzun, yazar tabi göriyim diye. maalesef hocam, benden kolay kolay kurtulamıycaksın :/ bak ama ilk cümle beni benden aldı: diyetini birebir uygula! hiç aksatmadan o diyeti birebir 2 gün yapsam vereceğim 5 kiloyu şimdiye çoktan vermiştim, ama işte nerde bende o istikrar o kararlılık. öyle hırs olsa bende, zaten spora gitmez, diyet köşelerinde sürünmezdim. sabırlı ol'u da eklemeden edememiş. cınım ya. ah be hocam sabır bende ne gezer.. yanlış ata oynuyosun sen.

velhasıl..  1,5 ayı devirdik devirmesine de, ben hala bir an önce kilomu verip köşeme çekilip yoluma kaldığım yerden devam etme derdindeyim. al sana sabrın kralı! hayatta hiçbir şey kolay olmuyor, kolay olan şeylerin de zaten bir anlamı olmuyor ama, şu 1,5 ay ömrümden ömür aldı diyebilirim. bişeyi beklerken delicesine sabırsızlanan bi tipim ben, 1,5 ayda zar zor 5 kilocuk verdim o da kim bilir su mudur, saunaya girdiğim için boşalan ter midir bilinmez. eskiden çok pisboğaz bi tiptim şimdi yemek yemeğe üşeniyorum, daha doğrusu buna vicdan azabı da diyebiliriz. çocuğumu kesip gelmişim gibi bi his töbe töbe. ama en çok da yeme eyleminden tiksindim yemin ederim. hocanın o her derste ben orda ölüp ölüp dirilirken gözüme ''ee kolay mı sanıyosun, yedin yedin noldu şimdi'' bakışı zayıflayacağıma olan 2 gr umudumu da şıp diye yutuyor gidiyor. diyet listesi hazırlarken o kadar gram gram hesap kitap peşinde koşcaana 2 gr umut vereydin şimdiye vereceğim kiloları çoktan vermiştim hoca.




ps. bi ara tombiş tombiş insanların yarıştığı yeni bir hayat programına başvurmak aklımdan geçmedi değil hani