6 Ağustos 2015 Perşembe

Öylesine ama öylesine olmayan bir gündü

Ne zamandır saçmasapan ama gerçek maceralarımı yazmıyordum. Hep maneviyat, hep spiritüel olmaz ki canım sonuçta dimi. E hadi o zaman hazırsan başlıyoruz.

Günlerden bir gün.. Sıradan bir gündü ya da biz öyle sanıyorduk. Buharı üstünde kaynar suyla dolu mavi bir leğenin içine bırakılmış gibi fışır fışır terlediğimiz bunaltıcı bir yaz günüydü. Mesai bitmiş, kızlarla nerede buluşacağımıza karar vermiş yola çıkmıştık. Dakikalarca süren sıkıcı ve yorucu yol tarifi ve birbirini bulma çabasının ardından sonunda buluşmuştuk.

Püfür püfür esen tatlı bir cafede zamanın nasıl geçtiğini anlamadan yemek ve gıybet ikilisinin dibine vurmuştuk. Muhabbetimizin konu yelpazesi öyle bir yelpazeydi ki.. Yeni evli arkadaşımın düğünde başlarına gelenlerden tut, benim içimdeki zibidiyi sakin tutup terbiye ederek kurumsal hayata adapte olma çabama, üniversitedeyken İran kedisi gibi mırıl mırıl olan arkadaşımın yıllar sonra acansta defalarca büyük çıldırıp tüm acans ahalisini ''Tamam tamam sakinleşince gidelim yanına'' diye bir algı yaratan eli maşalı bir account executive'e dönüşmesine kadar, bizim sektörden tut da benim romanı ne zaman çıkaracağıma kadar her şeyi konuştuk.

İş hayatıydı hayatın koşturmasıydı derken insan en çok da böyle samimi ve gerçek arkadaşların sohbetini özlüyor. Böyle zamanlarda keşke zaman böyle çabuk geçmese bi de keşke bütün zamanlar böyle geçse diye düşündüm, imkansız tabi. Neyse artık buna da şükür napalım.


Biz neden böyle değiştik kuzum

Saatler geçmiş ve eve dönme vakti gelmişti. Yeni evli arkadaşım eşinin gelip almasını beklerken ışıklara kadar beraber yürüyüp evli olmanın nasıl bir şey olduğunu meraklı meraklı dinliyorduk. 4-5 saatlik sohbet yetmemişti yani. Derken öpüşüp vedalaştık, eşini bekletmez olmazdı. Biz de benim çılgın account executive arkadaşımla nereden gitsek neyle gitsek diye daha eve nasıl gideceğine karar verememiş iki ipsiz sapsız olarak yürümeye karar verdik.

Yeni evli arkadaşım yanımızdan ayrılınca suratımızdaki ifade şimdi çok daha belirginleşmişti. Tuhaf bir duyguydu bu. Belki yaz akşamı olduğu için öyle bir hüzün gelmişti, belki de biz hüzünlenmek istemiştik. Koca caddede akşam karanlığında yanımızdan geçip giden arabaların gözü acıtan ışıkları yüzümüze her vurduğunda şu an neden yürüyor olduğumuzu hiç sorgulamadan gayet doğal bir şeymiş gibi yürümeye devam ediyorduk. Yürürken kafamız açılmıştı belli ki, konuştukça konuştuk. Ama bu konuşmalar çoğunlukla kendini ve hayatını sorgulama ve masaya yatırma şeklindeydi. Hayat bazı zamanlarda çok daha keskin bir biçimde sorgu odasına alıyor insanı. Neyse ki hala gençtik ve gülecek şeyler vardı. Saçmasapan esprileri yarıştırmaya çalışır gibi yorulana kadar güldük.

Farkında olmadan epeyce yürümüşüz ama çok iyi geldi. Yürümenin böyle tuhaf bir büyüsü vardır hep. Çoktan bütün hayatını ardında bırakıp bambaşka bir ülkede gözlerini açmışsın gibi sanki. Tabi her şey bu kadar şiirsel değildi, gerçek hayat diye bir şey vardı. Konu dönüp dolaşıp her ay maaşın neden bu kadar çabuk bittiği ve ay sonunu getirme çabamız, hayatımızın şu an nasıl ve neden böyle olduğu gibi birbirinden alakasız konulara gelmişti. Kısa bir zaman önce her şeyi inanmak istediğimiz gibi görüp öyle yaşarken şimdi gerçek hayat çıkıp gelmişti davetsiz misafir gibi. Sadece birkaç yıl önce vizeydi tezdi diye öyle çok da resmi ve ciddi olmayan şeylerle uğraşıp dersi asalım diyen iki üniversiteliyken birbirimize baktık ve bambaşka iki insan gördük. Zaman çok çabuk geçmişti ve hiç bir şey umduğumuz gibi gitmemişti. Şu an hayatımız öyle çok da ummadığımız kadar kötü değilse bile asla başımıza gelmeyecek sandığımız şeyler olmuştu.

Hayat tam da böyle bir şeymiş. Bir anda yağan yağmur gibi gerçek hayatın ortasına atılmış iki yetişkin olmamızın hüzünlü bir şey olmadığına kendimizi ikna etmeye çalıştık filan ama ı-ıh öyle isteyince olmuyor canım şansına küs. Ne yaparsan yap hayat hep olduğu gibi işte, bazı şeyleri değiştirmeye sadece zamanın gücü yetiyormuş ve zaman bazen çok şeyi değiştiriyormuş.

Sonra neler oldu neler.. Sonraki yazıda :)