6 Ağustos 2013 Salı

bir Mezuniyet Balosu macerası 4

özet: kıyafet takı ayakkabı ve çanta alışverişi levellarını binbir zorlukla da olsa başarıyla geçen Reklamcıinsankişisi, üniversiteden arkadaşı Yamiyle kuaförün yolunu tutar.

baloya sadece 2 saat kala babam bizi kuaföre bıraktı. Yami saçını nasıl yaptıracağını çoktan belirlemişti, bense akıllım sadece birkaç gün önce anlık bir esmeyle baloyu filan unutup saçlarımı kestirmiştim. küt saçlarımla artık nasıl bir model seçeceksem. tıpkı tombişliğimi tam da gece elbisesi alırken kabinde farketmem gibi bunu da son anda, kuaförde farkettim ne yazık ki. neyse başladım nasıl bi model istediğimi kadına anlatmaya. ''topuz olsun ama tam topuz gibi de olmasın dağınık topuz olsun ama dağınık dediysem bildiğimiz dağınıktan olmasın sade bişi olsun ama yüzüme de gitsin düğüne gider gibi olmasın ama basit de olmasın''. bu cevabım kadını çileden çıkarmış olacak ki birazdan yaşanacaklar oldu. kadın çağırdı çırağını, kız aldı eline maşayı, başladı tek tek dalgalandırmaya kafamı. ben hala acaba nasıl yapsam saçımı diyorum tabi. kim bilir kuaför ve çırağı çetesi nasıl planlar peşinde. Yami'ye bakıyorum başka alemlerde, bense filmlerdeki gibi ona bakarak düşüncelere dalmışım ''vay be 4 sene mi geçmiş, okulu bitirdik ve şimdi bir kuaförde mezuniyet balomuz için saç yaptırıyoruz öyle mi..'' sonra kendime geldim baktım Yami almış eline maşayı postişlerine dalga atıyor. vaayy hamarat kız diye takılmaya başladım buna, insanın annesi güzellik uzmanı olunca böyle becerikli oluyor işte. kız ne güzel kendi saçını kendi yapıyor kimseye eyvallah etmiyor. böyle bi gururlanma sahnesi oldu, canım arkadaşım ya filan diyorum, 4 senedir tanıyorum kızı yeni görüyorum bu hallerini.

neyse ben aynaya bir baktım, abooo kız var ya nasıl minik tutamlarla yapıyor dalgaları. çıldırdım tabi. canım ya geç kalıyoruz şöyle kalın kalın al da çabuk bitsin. olanca Nemrut suratıyla ''ama güzel olmaz ki siz karışmasanız''. havale geçiriyorum sinirden resmen tövbe tövbe. karışmaymış, saç benim len nasıl karışmiyim hey allam. hayır düğün müğün olsa valla umrumda değil de balo olum tabi karışcam. yaptığı dalgaları elleyip düzeltiyorum ''ama dokunmasanız bakın bozuyorsunuz'' haydaaa kendi saçımızı ellemek de yasak he! Yamiye diyorum ''yaa nasıl oldu ama doğru söyle''. kızcağız ne desin güzel oldu diyor. aynaya bakıyorum kabarık dalgalı kına gecesi kafası. ''X ablayı (kuaför) çağırabilir misin canım'' dedim kıza, kadın geldi başladım uzun havaya. ''ama abla bu çok abartılı olcak bozup fön çekip sade bi topuz mu yapsak'' kadın demez mi yıkamamız gerek yarım saat sürer. sinirden çıktım bi sigara yaktım kuaförün önünde volta atıyorum. saat 18:30, yarım saat sonra balo başlıyor ve ben kuaförün önünde kabarık dalgalı kına gecesi kafamla efkarlı efkarlı cuğara tüttürüyorum halim içler acısı. bizimkinin saçları bitmek üzere, makyajını da kendi yapıyor. hemen girdim içeri, kıza dedim bence bu dalgalar yeter saça başlayalım artık. bütün o mıy mıy halleriyle, dünya yansın benden sonrası tufan amaannn halleriyle başladı yapmaya. bişi dicem kuaförler neden hep aynı? acelen olduğunu söylesen de dünyanın en sakin insanı hallerinden gram ödün vermiyorlar. bişi söylesen suçlu sen olursun, beğenmesen ''sen bilmiyorsun karışma'' olur, model söylesen ''ama o sana gitmez ki'' oy ben ölem diye koltukta oturmuş aynada üzgün gözlerle hiç istemediğim bir saç yapılırken istediğim kadar elbisem şuyum buyum güzel olsun bi kere saçtan kaybedicem onu bilmek beni maffediyor, baloya 1-0 başlayacağım ve bu beni üzüyor. 


aynalar aynalar, üzdünüz beni aynalar

birkaç dk sonra.. 

kafanda nasıl bir şey istediğine dair bir model olmayıp kendini kuaföre bırakınca nasıl bir kafayla karşılaşabilirsen öyle bi kafayla buldum kendimi aynada. sinirden ağlamama az kalmış, baloya geç kalmışız ve benim bu saçı bozdurup yeni bi model yaptırmam imkansız. ay bi de dalga geçiyor kadın ''elbiseni giyince daha güzel olcak''. ne alaka lan sdgsdghjk. bir umut elimi soktum saçıma, bişiler bişiler yaptım, kız yaptığımı bozup gene kına gecesi haline getirdi. çıldırış benden Yamiye bulaştı, kız haklı olarak söylenmeye başladı artık ''canım elbiseni giy artık istersen'' diye. ''ya balo canım mezuniyet balosu, hayatımda bi kere olucak ve ben hiç istemediğim, onu geç iğrenç bi saçla gidiyorum lütfen biraz anla'' dedim makyajımı yaptım iğrenç ötesi saçlarımla elbisemi alıp içeri gittim. baktım Yami geldi ''giyindin mi canım bakayım'' diyor. hazırım dedim ve perdeyi bir açtım bu başladı auvvv uvv sesleriyle ''kızımmm çok güzel görünüyorsun şu an'' demeye. ''dalga geçme ya bu saçla mı?'' diye somurtmuş bir suratla ayakkabımı giydim, küpemi yüzüğümü taktım içeri gittik.

elbiseyi giyip içeri gidince kuaför, çırak kız, müşteri kadınlar filan herkes bana bakmaya başladı. babam arıyor, saat 19:30 olmuş, kokteyli çoktan kaçırdık, saçım iğrenç ama kadınlar ''ayy ne güzel olmuşsuunnn'' diye bana bakıyor. onbinmilyon bilinmeyenli bir denklemin içindeyim yani. eşyalarımızı alıp teşekkür edip (içimden küfrederek) çıktık. babam bizi bekliyordu, bindik arabaya çıktık yola.

camı açıp, esen akşam yelinde püfür püfür havalanırken, babama ''öndeki aracı takip et'' demedim, ''babacım sağ salim gidelim haydi bismillah'' dedim ve kendimi müziğin akışına bıraktım. aynayı indirip indirip kendime bakıyorum hiç huzurlu değilim, bi rahat olsam anın tadını çıkarsam güzel olcak da olmuyor. sonra çat diye bişi farkettim, makyaj çantamı kuaförde unuttum. aman Tanrım makyajım şimdiden bozuldu sıcaktan, baloda makyajımı nasıl tazeliycem diye söyleniyorum sonra baktım kendimi paralamam bi işe yaramayacak, bıraktım kendimi akışa. Murphy durur mu, yapıştırdı cevabı ''işte geldim burdayım ben bu işte ustayım!'' ve delice bir trafiğin içine gömüldük. ya siz nereye gidiyonuz böyle hoovvv! diye camdan maganda gibi bağıracak raddeye çoktan gelmiştim ama hanfendiliğimizi bozmak bize yakışmaz üstelik üzerimizde gece elbisemiz var baloya gidiyoz huhhuvv ^_^

haşır huşur radyo frekanslarını dolaşırken, 5dk'da bir aynayı indirip tipime bakıp arka koltuktan bana bakan Yami'yle ön kameradan şebeklikler yapıp fotoğraf çekerken trafiğin bir nebze de olsa üstesinden gelebiliyordum. Murphy de kimmiş hey yavrum hey! biz neleri atlattık be gülüm.

Çırağan'a yaklaştığımız her metrede kalbim daha da yerinden çıkacak gibi oluyordu. utanmasam kafamı çıkarıp ''hoovvvv biz baloya gidiyezz kiiiii çuççuvv'' diye çıldırasıya çığıracaktım. yapmadım. çılgınlığımı baloya saklıyordum. ama yine de sesimi değiştirip ''Yaamurrrr yaaa baloya gidiyozzzz offf :)''  diye şebeklikler yapmadan duramadım.

çok güzel bir gece bizi bekliyordu.

ve sonunda gelmiştik, Çırağan'ın önündeydik.



sonraki yazı: Reklamcıinsankişisi Mezuniyet Balosu'nda! ^_^