Çok acele ediyoruz. Her şey için, her an çılgınca telaş
yapıyoruz. Sabırsız olduk artık biz, hiçbir şeye uzun süre tahammül edemiyoruz.
Güzel bir manzaraya bakmamız topu topu 5 saniye sürüyor,
tabii her türlü sosyal medya hesabımızda paylaştıktan sonra. Hatta bazen “paylaştık”
diye baktık sayıyoruz, o güzelim manzaraya kendi gözlerimizle bir kez olsun
bakmadan arkamızı dönüp gidiyoruz.
Nefis bir yemekle göz gözeyken bile ya bir an önce “herkese
göstermek” ya da bir an önce mideye indirmek istiyoruz. Her lokmayı hissederek
yemeyi unuttuk, sanki dünyaları kurtaracakmışız gibi bir an evvel
tabağımızdakini bitirip sofradan kalkmak istiyoruz.
İnsanlarla konuşurken bir sonraki sözünün ne olacağını merak
bile etmeden araya giriveriyoruz, “söyleyecek çok şeyimiz varmış gibi”
kelimeleri ardı ardına bağlayıp düğümler yapıp kalkıyoruz oradan.
Hiç bir şeyi kurtarmıyoruz, kahraman olamıyoruz
Bekleyemiyoruz, beklemek istemiyoruz, acele ediyoruz ve her
şey bir an önce olsun istiyoruz. Hemen gitmeliyiz, hemen yemeliyiz, hemen
söylemeliyiz, hemen yapmalıyız.
Sonra çok mu iyi bir şey oluyor? Ya da sonra ne olacağını
sanıyoruz da öyle uçuşup kaçışıyoruz durmadan bir yerlere, bir şeylere,
birilerine? Hayır sonra hiç de devasa bir şey olmuyor, sonra yine ne olacaksa
ne olması gerekiyorsa o oluyor. Ne birilerini, bir şeyleri kurtarıyoruz; ne de bir
şeylerin gerçekten tadını alabiliyoruz. Başkalarının kahramanı olamadığımız
gibi, kendi hayat hikayemizin de kahramanı olamıyoruz.
Bir kere yaşayacağımız bir hikayeyi bin kere yaşayacağız
sanıp her ânımıza “taslak” muamelesi yapıyoruz. Sonra mutluluğun Kaf Dağı ya da
küllerinden doğan bir Anka kuşu olduğuna kendimizi inandırmaya devam ediyoruz.
Öylece tekerin içinde hiçbir yere varamayan, yaşadığının da
farkında olamayan bir deney faresi gibi koşup duruyoruz. Yorulduğumuzu bile
anlayamadan, bazen beklememiz ve soluklanıp biraz da etrafı izlememiz gerektiğini
hatırlayamadan acele etmeye devam ediyoruz.
Yetişmemiz gereken hiçbir şey
olmadığını anlayamıyoruz, en kötüsü de anlamak istemiyoruz.
Her şeyi çok hızlı, çok sabırsız, çok telaşlı yaşadığımız şu
biricik hikayemize çok büyük haksızlık yapıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder