o susuyor, sen susuyorsun. anlamsız, yersiz ve saçma bir inatla bir güç onu senden uzaklaştırıyor. O, inadından vazgeçmiyor, sen çoktan umutlarının ipini bırakmış ellerinden kayıp yavaş yavaş yükselmesini, kimsesiz bir uçurtma gibi senden uzaklaşmasını izleyip bir daha o umutları göremeyeceğini bilerek gitmen gerektiğini anlıyorsun. ve gidiyorsun. yemişim acısını diyorsun. kendini yiyip bitirmektense acıları yemek ve gitmek en doğrusu biliyorsun. ki yaptığın şeyin çabuk bağlanmak aptallığından başka bir şey olmadığını köpek gibi biliyorsun. bir türlü ders alamıyorsun. hep aynı dersten kalıyorsun. kimseyi dinlemiyorsun. ama artık dayanamıyorsun. sonunda bağlandığın ipleri koparıyorsun. onlara el sallıyorsun. ve artık bir bağ yok. kalmadı.
hep aynı adamlarla karşılaştığın için lanet okuyorsun. kime ve neye bilmiyorsun. buna şaşıyorsun, neden diyorsun, ''neden doğru dürüst bir adam değil de böyle bir adam? neden o?'' çünkü acı çekmeyi sevdiğine inanıyorsun. acıdan zevk aldığına inanıyorsun ve hayat sana istediğini veriyor. ilk kez. her konuda cimri ve anlayışsız hayat ilk kez ve ne yazık ki böyle bir şekilde sana istediğini veriyor. tam da zamanında!

artık bir umudun da kalmadığına göre neden hala bunları yazıyorsun. ah, tabi ya. son kalan zehrini akıtıyorsun. yarın uyandığında geriye hiç bir şey kalmayacak. hiç bir şeyin kalmayacak. ne mutlu. o kaybetti deyip geçeceksin. gerçek böyle ya da değil, sen kendi bildiğini okuyacaksın. en doğrusunu yapacaksın. ilk kez doğru bir şey yapacaksın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder