12 Aralık 2013 Perşembe

düğünümüz var!

bunları yazacağımı hiç düşünmezdim, ama yakında düğünümüz var!

gelelim hikayemize. her şey çok kısa bir zaman önce başladı. gelin hanım ve damat bey birbirlerini bayadır tanıyorlar. fakat meğersem damat beyimizin gelin hanıma epeydir duyguları varmış. gelin hanım bunu bilmiyor tabi. neyse gel zaman git zaman.. gelinde de bir şeyler oluşuyor ve aralarında karşılıklı bir şeyler başlıyor. gülüşmeler, birbirlerine takılmalar, her an yan yana olmalar, manidar bakışmalar filan. insanlar da anlamışlar artık havada aşk kokusu değil baya yanık kokusu var, çünkü ateş bacayı sarmış yanıyorlar aşktan. ve bundan tam 1 ay önce.. 13 Kasım Çarşamba günü bir ilişkiye adım atılıyor. iki taraf da şaşkın, iki taraf da sırılsıklam aşık!

en başından beri duygularından havalara uçan damadımız en başından beri ciddi olduğunu söylüyor. ''evlenicez biz! işte o kadar!'' sapına kadar romantik, dibine kadar centilmen hareketler karşısında kızımız ikna oluyor ve başlıyor evlenme planları. yıldırım gibi aşık olan bir çiftin yıldırım hızıyla evlenmeleri gerekirdi zaten :)

ve son 1 haftadır deli gibi bir telaş var. bildiğin ev düzme planları, şu nasıl olsun bu nasıl olsunlar, nerede otursak, düğünü nasıl yapsak, yok gelinlik yok kına gecesi derken baya baya düğün planlarına girişildi. ben tabi baya şaşkın, hatta şaşkınlıktan bildiğim tüm dilleri yuttum! gelin ayakkabısının altına kimlerin isimleri yazılıcak, gelin çiçeği kime atılacak bile düşünülüyor artık gerisini siz düşünün.


büyük gün yaklaşırken..

velhasıl.. epey heyecanlı bir olaymış evlenmek dedikleri. bu kadar ayrıntı, bu kadar özen, bu kadar stres ve yapılacakların tonla olması filan sabır taşı olmak gerekiyor. evet tatlı heyecanlar, hayatında 1 kere yaşayacaksın, varsın o kadar da stresi olsun tabi de.. yemeden içmeden kesilen bir gelin ve iki lafından biri ''halıları ayarladım, damatlık da tamam, mobilyalar zaten baştan belli'' olan bir damat olunca ortada, insan ister istemez bir durup düşünüyor, tüm bunlar gerçek mi diye. oturup kendine ''evlenmeye hazır mıyım gerçekten?'' sorusunu sorma kısmı çoktan geçildi ama insan inanamıyormuş harbiden ''nasıl yani ben şimdi evleniyor muyum!'' diye. ortada dönen tarihler de öyle uzak bir zaman değil üstelik. önümüzdeki yaz düğünümüz var dostlar!

en yakın arkadaşım evleniyooorr! başından beri okuyunca ben evleniyorum sandın dimi? heheheh ben de tam bunu istemiştim! adama böyle pislik yaparlar işte, öyle her okuduğuna ne inanıyon olm az bi sorgula. ama her ne kadar evlenen ben olmasam da hiç abartmıyorum yukarıda saydığım heyecanları, telaşları, stresi gelin ve damat kadar olmasa da ben de yaşıyorum bak orası kesin. çünkü gelinin en yakın arkadaşı benim ve bu yüzden bana baya sorumluluk düşüyor. tıpkı romantik komedilerde gelinin yanından bir an olsun ayrılmayan, iki dk önce gözü yaşlı bir halde arkadaşını izlerken iki dk sonra elinde gelin ayakkabısı birkaç isim daha ekleyen kapıdan dışarıdaki konukları izleyen, 5 dk önce ''hey dostum o gelinliğin sırtı öyle olmayacaktı derdin ne senin ha'' diye gelinlikçiye, düğün organizasyonu yapan şirkete, kuaföre çıldırırken 5 dk sonra ''her şey süper gidiyor'' diye deli gibi ortalarda koşturan gelinin en yakın arkadaşı gibiyim şu sıralar. sanırım şimdiden güç toplamam ve kendimi şarj etmem gerekecek. çünkü yazarken bile yoruldum tüm bu duygu dalgalanmalarından fiuff!

hiç abartmıyorum şimdiden başladı bu kişilik bölünmesi. arkadaşım bir gelinlik gösteriyor mesela ''tatlım senin belin ince bi kere diğeri daha çok yakışır'', damat geline trip mi attı başlıyorum damadı çemkirmeye ''yemin ediyom düğün günü kaçırırım arkadaşımı sus!''. çünkü biz buna değeriz sdfghjk. ama ne olursa olsun damat en ufak bir atışmadan sonra yapması gerekeni yapıp kızımızın gönlünü alıp gözlerinin içi gülerek ''seviyorum bu kızı! aşığım arkadaşına!'' demiyor mu, işte o zaman her şey tamam oluyor, en az arkadaşım kadar mutlu oluyorum. çünkü en yakın arkadaşlar böyledirler. ay gene içim titredi neyse öhömm..

tıpkı her ''gelinin en yakın arkadaşı'' gibi gelin saçı, gelinlik, kına gecesi, düğün organizasyonu, nikah şekeri, davetiye, ayakkabının altına yazılacaklar, gelin çiçeği kime atılacak ve daha bir sürü ıvır zıvır bir nevi bana ait gibi. tabii ki bunları temin edecek olan elbette damat, paşa paşa yapacak her şeyi yoksa bizden kız almak öyle kolay değil vermem valla kızı, kalır öyle ortada sdfghjk. zaten damadımız baldız baldız diye ufaktan gözüme girme çabalarında. valla her ne kadar damat da gelin gibi arkadaşım olsa da biz kız tarafıyız karşim, yapıcak bişi yok. ve bu yüzden işlerin en doğru şekilde yürümesi, en ufak bir pürüzde alternatifleri ve kriz yönetimini devreye sokacak olan, gelinin annesinden sonra benim. hatta gelinin anneciği S. teyzeciğim canım, biricik kızı evleniyor, gelinden daha duygusal ve telaşlı olacağı için hobaa tüm görevler bende.

gelin o sırada o hengamede kendinde olmayacağı için gelini en iyi tanıyan ve o düğünün en mükemmel şekilde olmasını isteyen bir ben varım haliyle bunların organizasyonlarıdır revizyonlarıdır (ki mesleğimiz gereği epey aşina ve alışığız hiç zorluk yaşamayacağız) hep bende. yani kısaca hoşgeldin uykusuz geceler, oradan oraya deli dana gibi koşturmalar. ama hiç de zoruma gitmiyor çünkü en yakın arkadaşımın bu özel anlarına şahit olmak, işin içinde olmak filan bunlar şimdiden içimi kıpır kıpır ediyor. dakika başı gözlerimden anime kızları gibi yaşlar fışkırmasa sorun yok da, daha planlar konuşulurken bile karşılıklı ellerimizi birleştirip gözlerimiz dolu dolu birbirimize bakıyorsak ben o karışıklıkta çok fazla zırlayış olacağına eminim. bir de şaka maka bana da alıştırma olucak bir nevi. gelinlik çağdayız sonuçta, yarın öbür gün kendi düğünümüz olunca apışıp kalmayalım sonra.


heyecan dorukta! gelişmeleri naklen yaziiciim efendim.

gelinin en yakın arkadaşı Reklamcıinsankişisi bildirdi. tatlılıklar ^_^

2 yorum:

  1. Ah, tam niyetlenmistim cok mutlu oldum senin adina - yazmaya :( Allah seni :))

    YanıtlaSil
  2. hehe muzurluk bizim işimiz! ^_^ teşekkürler :)

    YanıtlaSil