30 Temmuz 2014 Çarşamba

Bir yolculuk ve yeniden baslama hikayesi 4

Harika bir gün bizi bekliyordu. Mızmızlanıp kedi gibi yataktan hiç çıkmak istemesek de kalkmalı ve dışarı çıkmalıydık. Mevsimlerden yaz, bizse gençtik. Kaybedecek vaktimiz yoktu.

Kahvaltı faslını hızla geçip hazırlanıp çıktık. Rotamız Çınarcık'a 20 dk uzaklıktaki şirin mi şirin Teşvikiye Köyü, taktık çantamızı sırtımıza çıktık yola. Yol boyunca gözüm hayranlıkla güneş ışığında pırıl pırıl görünen insanlar ve tertemiz denizdeyken beni buraya getiren sese bir kez daha şükrettim. Hayatta iyi ki dediğimiz şeylerdir bizi hayata bağlayan ve ben bu yaz binlerce kez iyi ki dedim.

Sonunda varmıştık. Masallardaki gibi şirin bir cafe, mis gibi kokan ağaçlar, dağ havası ve atlar..

Kurt gibi acıkmıştık, hemen siparişleri verdik ve ben her zamanki gibi fotoğraf çekmeye başladım bile. Hangi köşesini çeksem diğeri dudağını büzüp bakıyor bana oradan. İsyankar ruhumla telefonun hafızasına bir güzel isyan edip telefon artık ''Yeter artık daha neyi çekeceksin!'' diye dile gelip cinnet geçirene kadar fotoğraf çektim. Yemekleri yediğimize göre atların yanına gitmek istedim. Kendimi bir masal kahramanı gibi hissettiğim her saniye, hayatta olduğumun dibine kadar farkında, yüzüm hep güldü durdu.

Atlara yaklaşıp gözlerinin içine baktım, onlara teşekkür ettim bu kadar güzel oldukları ve iyi ki var oldukları için. Onlara gülümsedim ve kendilerine iyi bakmalarını söyledim. Salıncağa bindim, şarkılar söyleyerek, mutluluktan uçmak bu olsa gerek. Bugüne kadar kanatlarım olduğunu bilmiyordum, varmış, uçuyordum işte. Hem de çok yükseklerde.

Dönüş vaktiydi, gidiyorduk. Son bir kez daha garson çocuğa telefonlarımızı verip bize o günü hatırlatacak birer fotoğraf daha çektirip eve döndük.


Buraya boşuna gelmediğimi bir kez daha anladım

Eve dönmüştük. Yorgunduk biraz uzanacaktık. Tam da o an Tijen Abla çağırdı balkondan. Sürpriz bir misafiri varmış.

Ece ile oturup düşünmeye çalıştıysak da kim olduğunu bulamayıp sonunda heyecanla yukarı çıktık. Ve kapıdan girip balkona geçtiğimizde hayatım boyunca unutamayacağım insanlardan biriyle tanıştım: Lena Hanım. Ece'nin akrabasıymış, gençliğinde herkesin hayranlıkla izlediği ve hatta çalıştığı iş yerinde herkesin birbirine ''Bir mola verelim de Lena'yı izleyelim'' diye aşık olduğu bir kadınmış. Ece bana bunu anlatmasa da emindim, Lena Hanım tam da böyle bir kadındı.

Yıllar hiç geçmemiş ve geçtiyse de Lena Hanım'a hiç dokunmadan geçip gitmişti sanki. Hala çok güzel ve eşsizdi. Masmavi derin gözleri, sapsarı saçları, hala o büyülü genç kızlığındaki kadar güzel yüz hatları ve tatlı gülümsemesiyle tanıştığım için iyi hissettiğim insanlardan. Hayatını az çok duymuştum önceden, şimdi karşımdayken yüzüne bakınca hepsi bir film gibi önümde canlanıyordu. Ne kadın ama.. Herkesin konuştuğu güzel Lena..

İsmimi duyunca ''Ne güzel bir isim'' deyip gülümsedi. Böyle bir kadından bunu duymak gururlandırmıştı beni. Ona yazar olduğumu söyleyince şiirlerimden birini duymak istediğini söyledi. Utandım, şiir gibi bir hayat yaşamış birinin karşısında nacizane yazdığım şiiri okumak hadsizliği mi? Saçmalamamalıydım. Ama Tijen Abla'nın ve Ece'nin ısrarları girince araya, okumasam ayıp olurdu. Şiiri okudum ve Lena Hanım'ın yüzüne baktım, gözleri dolmuştu. Uzaklara baktı. Sanki baktığı yerde geçmişini görüyordu, genç kızlığını, onu özlüyordu, yılları geri getirmek istiyordu, hala o günlerde olduğuna inanmak istiyordu. Mahvoldum oracıkta, ağlamamak için kendimi zor tutsam da gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Ve şimdi bana hüzünlü gözleriyle gülümseyerek bakan bir çift göz.. Gece boyunca hiç durmadan konuştuk, Tijen Abla'nın mezeleri, Ece ile kendi aramızda kulaktan kulağa esprilerimiz, şarkılar, şiirler derken yine büyüleyici bir akşam daha yaşamıştık.

Ayrılırken elimi tuttu, yüzüme o her zamanki gülümsemesiyle baktı ve ''Güzel Leyla, kendine iyi bak'' dedi. Bir romanın içinde gibi hissettim kendimi. Ve o gece kendime uzaktan bakarken, kendimi unutup bir kez daha hayatı anladım. Ansızın oraya gelmek istememin, tüm bu insanlarla tanışmamın ve şimdi o gece orada olmamın kesinlikle bir anlamı vardı.



Bitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder