14 Haziran 2015 Pazar

Hayat dediğin teşekkür etmek demek biraz

Şimdi sana söyleyeceklerim belki sana içi boş birer zırvalık gibi gelecek, belki biraz anlamlı. Her ne düşünürsen düşün, tıpkı hayatta her şeye olduğu gibi bu yazıya da şans ver derim.

Bugüne kadar aldığın tüm yanlış kararlar, kalbinle inanıp gittiğin yollar, sevdiğin yanlış kadınlar/adamlar... Denemekten yorulanımız da oldu, ruhundaki üst üste yamalar halindeki yara bantlarına aldanmayıp denemekten vazgeçmeyenlerimiz de. Kimimiz yaşadıklarının etkisiyle hüzün sarhoşluğu yaşadı, belki de hüznüne bağımlı oldu da bir daha mutlu olamam sandı. Kimimiz yaşadıklarından dersler aldı, evet bazı şeylere üzüldü ama hiç değilse artık hayatı anladı. Kimimiz her şeyi sevdi, kendisini üzenleri bile çünkü sevmenin kendisini sevdi. Sen bunlardan hangisi oldun hiç düşündün mü?

Bugüne kadar aldığın tüm yanlış kararlar, kalbinle inanıp gittiğin yollar, sevdiğin yanlış kadınlar/adamlar... Bak, hangisi sonsuza kadar sürdü? Hala düşünüp üzülüyor olman hiç bir şeyi değiştirmiyor, onlar için iyi veya kötü hala bir şeyler hissediyor olman hayatının son gününe kadar hatırlayacağın anlamına da gelmiyor. Boşver aldığın karar yanlış bir karar olmuş olsun, unut gittiğin o yanlış yolları ve bırak anlamasın sevdiğini o yanlış kadın/adam onu ne kadar sevdiğini.. Bırak değerini bilmiyor olsun değer verdiğin insanlar, umursamayı bırak seni umursadığını sandığın ama aslında hiç umursamayanları.. Neyi değiştirecek, hiç değişmeyecek insanları iyilikle ve sevgiyle değiştirmeyi istemek? Onlar değişmek istemedikten sonra. Çünkü iyi insanlar olduğu kadar iyiliğe inanmak istemeyen insanlar da var bu hayatta.

Düşün mesela, tatlı mı tatlı yaz çıktı geldi bak. Evet belki biraz fazla sıcak olacak, nemi trafiği işi gücü stresi... Ama gideceğin tatilleri düşün, denizleri, sıcak kumları ve serin akşamüzerlerini. Şu an yeni yıkanmış bir balkon gibi tenhaysa kalbin yeniden seveceksin belki de. Biri varsa o kalpte, o da seni sevecek ya da seviyor belki de. İşte her şey, işte hayat tam da böyle kusurlu bir kusursuzluktayken seni artık ne üzebilir? Giden gitti, yaşadın bitti seni daha ne kadar üzebilir?

Başımıza gelen güzelliklerin bir anlamı olduğu gibi, acılarımızın ayrılıklarımızın karanlıklarımızın da öğrettikleri çok şey var. Yüzün daha güzel artık, belki de ağladığın için ardından yanlış kararların yanlış kadınların/adamların. Gizlemeye çalışsan da içini kemirip duran pişmanlıklar zaman zaman derin bir iç çekmenin sebebi olsa da, dolu dolu yaşadın işte ne güzel. Belki içini dökemezdin defterlere kağıtlara öyle güzel öyle anlamlı, şarkıları öyle içli ve samimi söyleyemezdin, insanlara artık anlayan gözlerle bakamazdın.. Seni onu sevdiğin gibi sevmediyse bu onun yenilgisi olmuştur, bir daha senin onu sevdiğin gibi sevileceği ne malum. Ne var yani hala hatalar yapıyorsan ''Hiç akıllanmadım, bir türlü dersimi alamadım, yine başa döndüm bir adım ileri atamadım'' düşüncesi sadece senin kuruntun yani. Ne güzel işte hala hatalar yapabilecek kadar bağlısın hayata, her şeyinle hayattasın hala. Devam ediyorsun yola, yerinde saymıyorsun yani aslında.

Yanisi şu ki sevgili dostum.. Sadece güzel şeyleri sevince değil, acıtan şeyleri de sevebilmeyi denediğinde ve hatalar yapmaya devam etmenin yaşamak demek olduğunu anladığında başlıyor asıl hikaye. Ve belki de işte o zaman anlamlanıyor hayat dediğin şey.

İşte bu yüzden... Unut bir zamanlar unutmam dediklerini, bir kağıdı buruşturup atar gibi fırlatıp at keşkelerini, üzülmek yerine anla ve yoluna devam et ve tıpkı eski seni bıraktığın gibi ardında bırak bitmiş hikayelerini. Unutma, hayat sen onu gerçekten yaşadığında hayat ve ona verdiği her şey için teşekkür etmeye başladığında işte o zaman hayat gibi hayat!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder