5 Kasım 2010 Cuma

kader diyemezsin sen kendin ettin




ertelediğim bir sürü şey var.varmış.sen de içindesin tüm bunların.

yapmayı planladıklarını yapamadığın,sonra tamamen aklından çıkarıp yaşamak denen her neyse onunla meşgul olduğun,sonra hayatına bi dolu şey,bi dolu insanın girdiği,bir o kadarının da çıktığı -kimi haber vererek kimi kanatarak koparır gibi bir yarayı koparak senden- birşey zaten hayat.bu yüzden hiçbir zaman şaşırtmıyor beni ertelemeler,ertelenenlerin tatmin edilememesi,büyük çoğunluğunun ertelendiğiyle kalması,yapamadığın bi sürü şeyin olması ve kim bilir ölmek sonra ayakizini bırakır gibi ardında yapamadıklarını bırakmak.hayatın kendisi ertelemek.
'söyleyecek çok şey vardı' ifadesinin olduğu bi sürü şarkı da bu yüzden var.çünkü en planlı programlı,saat gibi tıkır işleyen ademoğlu bile gönderilmeyecek bir mektup gibi ertelediklerini barındırır yaşamında.çünkü ne olursa olsun,saat gibi işlemeye çalışsa da birçokları,insanız.saat veya makina değil.nerde yemek yiyeceğini,yarın ne giyeceğini,kimlere neler söyleyeceğini planlasan da bi şekilde ertelediklerin var.ya da ertelediğin her ne varsa onu artık 'ertelenmiş' olma durumundan çıkaramıyosun dostum.demek istediğim,insan olmak yalnızca sanan olmak son tahlilde.hep sanıyoruz.hep yanılıyoruz.

'hep denedin hep yenildin,gene dene gene yenil daha iyi yenil' lafı var ya,tamam iyi hoş laf.bazılarımız için anlamı daha fazla.ama eninde sonunda yenilmek de bayıyo,denemekse tadı kaçmış sakıza dönüyo.
erteliyosun ya,aslında zamanını erteliyosun.ki zaman denen şey insanları,mekanları,kokuları,yenilmeyi,denemeyi,tekrar denemeyi,sesleri ve sözleri içine alır.yani çok şey kaybediyoruz biliyo musun.kulağa nasıl da acıklı geliyo.oysa yarından tezi yok ertelediğin ne varsa kalkıp bi yere not edip,ya da çok güçlü hafızan varsa(burda üzgün surat rica ediyorum,benim yok hacı lan)hemen aklına yazıp,ya da küpe lazım diyosan hah al işte sana küpe..yani git ve yap.ama yok.insan demek ertelemek demek.ertelemek de üşenmektir bi yerde.bilmiyorum,dünyadaki milyarlarca insanı aynı kategoriye almak ne derece doğru.ama hepimiz eşitiz diyor,bu noktada bu kategorize edişi makul buluyorum şimdilik.yok birbirimizden ayrımız gayrımız.sonuç olarak da kendimizi etiketlediğimiz 'atak,cesur,üşengeç kelimesinin zıt anlamlısı neyse artık o' şeklindeki tanımlamalar varolsa bile ben kendi adıma her insanın içinde üşengeç biri olduğuna inanmak istiyorum.belki de 'kişi kendinden bilir işi' şeyi bu.her neyse.

ertelemek dedik,'erteleme!' dedik,tamam dene tamam gene yenil peki daha iyi yenil dedik ama laf nereye gidiyo usta dersen de...hayatta her gün çok şey oluyo.haklıyız bu yüzden belki ertelemekte,sevdiğimiz insana seni seviyorum demeyi ertelemekte,aylardır yapıcam diye tutturup aklımızdan giden yemeği tatlıyı vs yapamamakta,zaman zaman oturduğumuz yerde midende kurtlar kol gezerken yemek yememekte ısrar etmekte(bunun en ve tek büyük sebebi ve mazereti elbette ki in-ter-net!),şu veya bunu yapmamakta yapamamakta.evet erteliyoruz.çünkü zaman sanki ertelememiz için çalışıyo.maaş almış bunun için,almış başını laf dinlemeden gidiyo valla.sanki resmen böyle.

akşamdan saati kuruyosun sabah o saati erteleye erteleye gözünü bi açıyosun 5 saat geçmiş.artık olmaz deyip gideceği yere gitmekten vazgeçenlerdensen uyuyosun aynen devam.hiç olur mu öyle şey,hayatta hiçbi şey için geç değil yae diyenlerdensen yataktan kalkmak değil zıplamak suretiyle hayatında hiç olmadığın kadar çabuk hazırlanıp evden kurtulmaya çabalıyosun.noğluyo sonra,şu oluyo:ajournement!yani illa ki unutulan bişey oluyo.ya paso,ya çanta(burda öğrenciler kategori dışı,çünkü hiçbir 'kızöğrenci' çantasını unutmaz kendisini unutsa bile.çünkü kızlar 'çantasız çıkmaz abi'),ya anahtar,ya kitap bişey mutlaka.yani bu da bi nevi ertelemek değil de ne?

çoğu kez ertelediğinle kalmaz üstelik ertelediklerin,yapmadığınla bilmemne gibi kalakalırsın da aynı zamanda.ne kötü!aslında belki de bişeyi erteleyerek beyin,'ben bunu yapmak istemiyorum' diyo.ama istemediği bişey gibi görünse de insana,ne malum mutlu olmayacağı?hayatına katacağı binbir renkten de vazgeçmek olmaz mı ertelemek?tamam,belki pollyanna olmak için gerekli hiçbir kritere sahip değilim,kendimi yırtsam olamam bi pollyanna ama elini vicdanı koyunca anlıyosun ki hiçbir şey düşündüğü gibi olmuyo insanın.bu da şimdi çok pesimist bişey oldu ya neyse(yürüyorum çelişki bahçelerindeeğğ tırırımmm).yani hayat hep bi şekilde başkasını takmayan bi organizma.hele insanları hiç takıcağını düşünmüyorum.öyle işte yani.

misal,bizim kızlarla geçen seneden beri planladığımız birtakım faaliyetler vardı,gidilecek yerler.erteleme işini öyle bi abarttık ki,şu an sorsan mesela neydi onlar diye hiçbiri bunu hatırlamayacak bi güruh yani.o derece bi erteleyiş ki,sen düşün gerisini.hani hatırlamamayı bi kenara koy,belki affedilebilir bi gerekçe.ama insan hiç mi düşünmez,ulan nerdeyse mezun olucaz,çoluğa çocuğa karışıcaz her birimiz.'ah be,gençken bizim gideceğimiz yerler vardı,yapılacaklar cart curt' diycez.benim korktuğum şey tam da bu.yoksa ondan sonrası tufan yaeğni.az biraz ben söylemesem,olm bak asır oldu noğoldu o iş demesem var ya beni bile tanımayacak bunlar.burdan selamlarımı yolluyorum onlara da hazır kulakları çınım çınım çınlarken an itibariyle.bi de şey diyolarmış,'bu ne la kulağım çınlıyo ne diyolar acabağğ' falan.elinin körünü diyorum,ne diycem hasta ettiniz beni burda.

öhömm(birtakım ses temizleme etkinlikleri).bu konuda yazılacak çizilecek sürüyle şey var.şey lafını çok kullandığım için de ayrıca bir özür borcum var.sori.kime mi?kara kediye.kara kedi nerde ağaca çıktı ağaç nerde balta kesti balta nerde suya düştü diye saçmalarmışım.belki ilerde ilham gelir,dank eder,jeton düşer çin'den gelip böylece yazarım devamını konunun.bak yine erteledik gördün mü.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder