29 Kasım 2010 Pazartesi

çikolata sevgilim


evet. işte yine bi pazartesi. yine ben ve yine bozulan bi diyet. ben suçsuzum ama yae, çok güzel bakıyodu namussuz pasta.
hayır şu an kendimi bile geçtim, gün boyu ucunda ölüm varmış gibi zorla içtiğim suya acırım ben. acıkınca yediğim o salataya acırım. yemin ediyorum hayatında öyle ifrit bi surat görmemiştir o havuç, o domates, o yeşil biber. böyle nefretle tepesine dikilmiş pis pis bakan bi çift göz. adam(burda adam da domates, kimse üstüne alınmasın) ne yapıcağını şaşırıp eridi bitti karşımda, işin suyu çıktı valla. havuç denen gerizekalı desen, çıtını çıkarmadan olanları izledi yani. vur kafasına lokmasını al. öyle pustu garibim. özellikle diyet zamanlarında(özellikle, çünkü dövsen kalkıp koca bi tabak salata yapmam ben. kendime bile. çok üşengecimdir bildiğin gbii değil. tek tek onları soymak, rendelemek, doğramak falan nasıl bi peygamber sabrı gerekir var ya... bu yüzden salata yapanlara mesela hep boynum kıldan incedir. kredileri hep vardır bende. o değil de,bilgi vericez diye de parantezin içine yerleştik resmen. burası çok kasıyo, parantez dışına geçelim mi) üşenmeyip yapmaya koyulduğum salatalarla burdan zimbabve'ye yol olur. öyle de kendimle çelişirim yani. neyse işte. normalde böyle elinde su şişesiyle yaşayan insanlar da hep tuhaf gelmiştir bana. sırf o elde öyle şişe var diye abimiz ya da ablamız bekar kaldı yeminle. resmen şişesiyle aşk yaşıyo canına yandığım. oysa iki satır bıraksa onu, hatta direk fırlatsa, görecek hayat neymiş. huzur şişmanlıkta hey yavrum hey. sen neler diyosun. ne o öyle plastik su şişesi şeklinde çocuğu varmış gibi sürekli yanında. resmen şişeye tapıyosun haberin yok be ablam. velhasıl...yapmadığım şeyleri diyet uğruna yapmışımdır hep. hoş, bi mağazaya girdiğimde tüm o güzel kıyafetlerin hep o 'diğerleri' için yapıldığını gördüğümde ya da bunu söylemek kabak tadı verse de 'kendi bedenime uygun kıyafet bulamadığımda' yanıyorum yanıyorum,o aptal pastaların keklerin böreklerin aburun cuburun beni yenmiş olmasına yanıyorum. insanoğlu böyle de güçsüz işte, elleri kolları bağlanıyo işte naparsın. bakıyosun herif nerdeyse ölümsüzlüğü bulucak, görünmez olucak ama işte herşey öyle ölümsüzlükle görünmezlikle falan olmuyo. yaşarken sen bi dilim pastaya yeniliyosan, yemişim o ölümsüzlüğü(herşeyi de yemeğe getirme be kadın). deli gibi su içenlere selam ettik ama benim de onlardan bi farkım yok aslına bakarsan. onlar şişeye tapıyo, ben pastaya böreğe. bi kavga anında herkes onun tarafını tutucak, deprem anında herkes ilk onu kurtarıcak, savaş mı çıktı hobaa herkes düşman. e ben öleyim daha iyi. valla.sağlıklı yaşam adına yapılan etkinliklerde etkin olamayışıma dayanarak söyleyebilirim ki, çikolatadan da vazgeçilir mi be abi? sorarım sana. daya suyu, daya salataları, daya tatsız tuzsuz püsküvütleri, zıkkımın kökü gibi yeşil çayları bilmemneleri... ama bu kadar teknoloji şeyediyosun, bi tane de mi olmaz içinde çikolata olan bi diyet! bi tane ya!! razıyım her bi brokoli çorbana, koşu bandına ama beni ayırma çikolatamdan.


ps. neymiş, ben adam olmazmışım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder