
yeni bi şarkı çıkarmıştı abayı yaktım diye. aha bu şarkı benim ergenliğimin içine etti diyebilirim. bu yetmedi. gülben beni duymuş gibi, ''du bakalım bu salak benim şarkılarla içlenip ağlıyor dayayayım yeni şarkıları'' dedi ve uçacaksın uçacaksın havalara uçacaksın, ayağını yerden kescem senin kalbime konacaksın dedi ve beni tam kalbimden vurdu. kadın söylerken sanki beni anlatıyordu. bağrıma taş bastım her bir dizesinde. bi ara yıldız'a(tilbe) geçiş yaptıysam da yol yakınken döndüm. zararın neresinden dönsen kardır sonuçta. ergenlik zamanlarımda beni en iyi anlayan hep gülben oldu.
Senle yaşamak istiyorum
Senle yaşlanmak istiyorum
Söz veriyorum aşkım sana
Pişman olmayacaksın
15 yaşındaki biri için fazla iddialı sözlerdi ama ben ''allamm ben gülbenim, gülben benim. tam beni anlatıyor ühühüğğ:'( '' modunda dolaşıyordum. gülbenimi açıp, mahalleden hoşlandığım çocuğu çizip, evlilik hayalleri kuruyordum. büyüyünce tüm bunlara güleceğini bilemiyosun tabi. ama çevrenin de etkisi büyük. sonuçta kankardeşimle terasta gülben dinlerdik, yalnız değildim yani. Ben aşkı yalnız sana yakıştığı için severim, bana da yaşattığın için sevgilim çok teşekkür ederim söyleyerek kaç defa o sümüklü çocuğu düşündüm. küt küt atıyor kalbim, bitmedi gitti şu harbim diye devam etti.
neyse. gel zaman git zaman, gülben bi bozdu sanki. bi ara baktım, artık şarkılarında kendimi bulmuyordum. ''belki de büyümek böyle birşey, ben artık gülben dinleyemicekmiyimm aağğhh:('' dedim ve yeni bir sayfa açtım. şimdi ne zaman gülbeni görsem aklıma o yıllar gelir.
Hayatımın aşkısın bebeyim (kalp)

hayallerimin sınırı yoktu. Marilyn'le evlenmişiz. sürmeli, zincirler takan asi çocuklarımız olmuş. aynı bizim gibi. onlar da aynı babaları gibi lens takıyolar filan. hatta makyajlarını babaları yapıyomuş. artık evlenmek istiyordum çünkü o benim hayatımın erkeğiydi. oturcağımız ev de hazır, müstakbel kocamın güzel maaşı da vardı. üstelik ünlü olcaktım. koskoca Marilyn Manson'ın biricik karısı olcaktım. bütün evi simsiyah döşeyecektim. evimin kadını olcaktım. resmen kocaman bi şatom olcaktı. geriye bi tek Marilyn'in gelip beni istemesi kalmıştı. bunu aileme açıklamadım, bi yolunu bulup açıklamalıydım ama nasıl... 2007'de türkiye'ye gelmişti. o konsere gitmeyi çok istedim. hazırlandım, kesin gidicem diye böyle gayet eminim. sonra nolduğunu merak ediyosun biliyorum. ne mi oldu? gidemedim. işin kötüsü, konseri yayınlayan kanal bile açılmıyodu.
ve bir gün acı gerçekle yüzleştim. bi sevgilisi varmış. çocuklarımın babası bi başka kadını seviyordu. o kadının yerinde ben olmalıyım diye nasıl üzüldüm. sonra baktım başka bi sevgilisi daha olmuş. çok güzel bi kızdı, asla onun kadar zarif ve güzel olamayacağımı düşünürken... kafamın üstünde bi ampul yandı: ben bu adama aşık değilim ki. sadece tipik bi ergenlik yaşıyorum. böylece bütün o karanlık planlarım sona erdi.
uçacaksın uçacaksın'lardan yarasalı şatolara keskin bir geçiş yapmak paha biçilemez. ben hayatımın travmasını ergenliğimde yaşadım. gülben ergenden marilyn manson'a evrim geçirmek kolay olmadı dostum. yeni yeni atlatıyorum.
ps. bu arada valla Marilyn Manson benim için hala gayet seksi ve karizma orda bi anlaşalım.