17 Ocak 2012 Salı

çözemedim şu aşkın arabeskini

aşık olunca arabeske bağlama diye birşey var ve ben her aşık olduğumda adeta bir Müslüm Gürses, bir Hakan Taşıyan olup çıkıyorum. bunun neden olduğunu şu kadar yıllık hayatımda hala çözebilmiş değilim. sanki biri bana bişiler içiriyor ve kendime geldiğimde her yer karanlık, elimde tespih, omzumda beyaz ceketim, ''dünyeeağğ tersine dönse vazgiieeçmemm'' diye kendimi jiletleyecek kıvama çoktan gelmiş oluyorum.

geçen bizim bölümden bi kızla konuşuyoruz işte kız başladı anlatmaya. yazın evleniyomuş. çalışcakları yer, nerde oturcakları bile belli. ben tabi hemen kaşlar indi, aiiyyyy sesleri çıkarıyorum eriyorum yani bildiğin. laf aramızda sanki yavaştan başladı gibi böyle evlenenlere özenmek filan. ama ben işin daha çok gelinlik seçme, tek taş bakma, düğünü nerde yaparız yaae aşamasındayım. öbürlerini pas geçiyorum. neyse anlatmaya devam ediyor. biz diğer kızla makara yapıyoruz o sırada. ''kız elden gidiyo. bak görüyomusun evde kaldık anacım:/'' diye bi içlendik bi ah çektik. bi ara kendimi kaptırdım salak gibi şunu dedim kıza ''artık yazarsın ayakkabının altına adımızı;)'' hmm yazmamı mı istiyosun filan dedi kendince ağzımı yokluyor bişi var mı yok mu diye. yok anacım ben hala aşk acısı çektiğim bölümdeyim hala bitemedi bölüm diyemiyorum. neyse. sonra bana baktı ve öyle bişi dedi ki. kızı dinliyorum bakalım ne diycek diye, aynen şu sözler çıktı ağzından: yaa senin tivitlerini okuyorum ben de, acılı tivitler ehehe. orda benim surat bembeyaz. resmen aşk acısı çeken, ergen, loser bi imaj çizmişim. adaletin bu mu dünya diyorum içimden. bi yandan da kendimi tokatlamak istiyorum. gelen vurdu giden vurdu, bi de ben vurayım bari diye. sonra geçti. napiyim yani beni seven böyle sevsin.

bazı insanlar var böyle aşıklar mesela. onları görünce ben kendimi nazi kampında gibi hissediyorum. binbir işkenceyle, zorla beni aşık etmişler sanki. kahırbela, ömrümden ömür gidiyor, mecnun misali çöllerde sürünüyorum resmen. ama onlar napıyo? ''hayat çhok güsell!! ;)'' şeklinde sevgi pıtırcığı oluyorlar, midelerinde kelebekler dans ediyor, bıraksan kolbastı oynarlar o derece. ben işte o insanları gördüğümde aşktan da, hayattan da, herşeyden soğuyorum yeminle. hayır yani ben orda acıların kadını olmuşum dünya onların bilmemnerelerine minare valla. nassıl özeniyorum ama belli değil. zaten bakma, özendiğim için, onlar gibi olamadığım için burda sövüyorum. yoksa banane yani.

adamlar nerde bi oynak şarkı var onu dinliyor mesela. bense, normal zamanlarda Jamiroquai dinleyen insan, aşık olur olmaz Ümit Besen abime sığınıyorum. geçen abim böyle uzaktan durmuş bana bakıyor ''sen böyle bi kız değildin bi evden çık bu ne böyle akşama kadar arabesk dinliyosun'' dedi. o an ben bi aydınlanma yaşadım. ''noluyo lan bana! adam haklı beyler. ceketimi iliklerim, ustalara saygı RT pls'' dedim ve kapattım aşk hayatımın fon müziğini. buraya kadar iyi hoş da, için kan ağlarken dışından gülmek daha acı be usta. yani kafamda durmadan kanun sesleri, keman sesleri ağlarken, ben gülemem. olmuyor yapamıyorum. bilimadamları en yakın zamanda buna bi çare bulmazlarsa gidip atomları parçalayarak evrenin nasıl oluştuğunu araştırdıkları binayı bascam o olcak yeter yani!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder