10 Mayıs 2012 Perşembe

Erkekler...

çemkirip duruyoruz, umut ediyoruz, sabrediyoruz, bi mucize bekliyoruz ama olmuyor. erkekler değişmiyor! istediğimiz kadar öküzlüklerinden dem vuralım, en iyisinin canı çöplükte bitsin diyelim, köküne kibrit suyu ekelim bizimki susuz havuzda kürek çekmek, bizimki düpedüz koşu bandında karşıdan karşıya geçmek. böyle gelmiş böyle gidecek.

en heyecanlı başladığın hikayede bile ''acaba benim verdiğim değeri hakediyor mu'' sorusunu sormaya başladığın an tamamdır, sen çoktan pişman olmuşsun geçmiş olsun. yeryüzündeki hiçbir erkek yok ki sana bu soruyu sordurmasın. çünkü onlar yaratılırken bişiler öyle bi programlanmış ki japon bilimadamları çıkıp ''öküz olmayan erkek icat ettik. valla da billa da öküz değil. asla aldatmıyor. üstelik bide romantik ki sorma'' dese inanmıycan çünkü yok öyle bi dünya. eminim ki o ölüp bittiğimiz Biscolata erkekleri bile hayatlarında en az bir defa küfür yemişlerdir. yani neymiş, başlardaki o heyecan yalan dolan, sen o kelebekleri birkaç gün sonra gör. bak bakalım kelebek kalmış mı. kaldıysa eyvallah. ama hiç sevinme bebeğim, bu o kelebeklerin hakkın rahmetine kavuşmayacağı anlamına gelmiyor, seninkiler sanırım japonlar. bilirsin japonlar daha uzun yaşıyorlar.

belki de bilinçaltımıza hep o romantik filmler doğum lekesi gibi iz bıraktı, ah o filmler var ya, hepsi de kız düşmanı. istiyorlar ki erkekler hep bizi yensin, istiyorlar ki ben burda böyle çıldırayım milleti ayaklandırayım. olmuyor, rahat duramıyor, yerinde kalamıyor bu filmler. her yerde karşımıza çıkıp bize öyle erkeklerin olduğunu söyleyip yalan söylüyor. ve nasıl oluyor da hala hevelisiyiz romantik filmler izlemeye. biz belki de yalanlara inanmak istiyoruz.

hiç düşündün mü, başlarda 'dünyadaki en romantik, en sadık, en tatlı' olan adam sadece birkaç gün sonra nasıl oluyor da tanımadığın birine dönüşüyor. cevap basit: köprüyü geçene kadar ayı her zaman dayı olarak kalacak, köprü geçildikten sonra yuvasına geri dönecektir, ayılık makamına. o süre senin pür-i pak olduğun süre işte, aptallığınla ortalarda dayılık tasladığın. haberin yok tabi aptal olduğundan. canım benim, biricik hemcinsim. fakat köprü geçilir ve bingo! evrim gerçekleşir ve tıpkı dolunayı görünce kılları çıkıp tırnakları uzayan kurt adam gibi, saat gece 12'yi vurunca bal kabağına dönen araba gibi o 'mükemmel erkek' artık 'mükemmel' değildir. o eski halinden eser yoktur ve sen ızdırap içinde yalnız kaldığınla kalırsın.





ps. sadece benim karşıma çıkanların böyle olduğuna inanmak isterdim. ama pastadan aldığın bir dilimin tadı bütün pasta için geçerli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder