30 Eylül 2012 Pazar

yaş yetmiş(70) iş bitmiş oloomm

evet canlarım işte yine karşınızdayım. bugün size, deneyip %100 çalıştığını gördüğüm ''yaş yetmiş(70) iş bitmiş'' olayını anlatıcam.

bilen bilir, büyümek demek heyecanlarının yerini gerçeklerin aldığı saçmasapan bir şey. heyecanını kaybetmeyen evet kaybetmiyor, hatta heyecanına heyecan katan insanlar hayatın tadından yiyemiyor. ve fakat işin bir de 'madalyonun öbür yüzü' kısmı var, heh işte o madalyonu şimdi yavaşça yere bırak ve üzerine bak, şu yazıyı göreceksin: olm madalyonda hayat dersi mi yazar! tamam tamam traşı kestim.

şimdi bu madalyonun öbür yüzü var ya, o yüz o gada pis, o gada haysiyetsiz, bi o gada halden anlamaz bir yüz ki..

neden mi?

çünkü sen madalyonun normal yüzüne odaklanmışken hoop ''ahahah ben madalyonun öbür yüzüyüm olomm'' diye çıkıveriyor mal değneği! büyümek, işte o madalyonun öbür yüzünü görmek demek ve bunu sen de biliyorsun sevgili okur.


işte işinin bittiği durumlar

a) Aşk
tam aşık oldum derken, çat! sevdiğin sana abi deyiveriyor, ben seni arkadaş olarak görüveğdim deyiveriyor, hatta böyle delicene çok şanssız bi tipsen ''uff snne be slk :S'' deyip gidiveriyor. bunlar olmadı mı, çat! ortada hiç bir sebep yokken o malak gelip seni terkediveriyor! neden, ''iliktirik ılımıdım yieaa''. hay o 'iliktirik' direği sana girsin, trafolar patlasın oturma yerlerinde emi! bu da mı olmadı, çat! bir de bakıyorsun adamın/kızın hiçbir şeyi olamamışsın.

şimdi işin bir de alternatiflerine bakalım.

b) İş
işsizsin, uzun zamandır iş arıyorsun. arayabileceğin her yeri arayıp, olur olmaz yerlere Cv'ni attın, su arıtma cihazı satan eblek yüzlü pazarlamacılar gibi kapı kapı gezdin ama hala bir şey olmadı mı? na işte karşına madalyonun öbür yüzü çıkmış işte :(

sonra yok efendim ''hayat gizel, çog gizel''. bok güzel! böyle şeylerle karşılaşıp hala 'gizel' diyen tipini yiyim senin ben. evet hayat çok güzel ama keşke ''her güzelin bir kusuru olur'' ya da ''o kadar kusur kadı kızında da olur'' diyen Murphy'ci kurallar olmasa ve böyle 'işinin bittiği durumlar'la karşılaşmasak.

c)Arkadaş
olayın bir de 'arkidiş' boyutu var. paralel evren gibi bir şey bu da. saçmasapan yani. çok sevdiğin, her şeyini paylaştığın, hatta işin bokunu çıkarıp resmen kardeşin gibi gördüğün arkadaşın gün gelip belki platonik belki karşılıklı sevdiğin dangalaklar gibi ağzına sıçıp gidiyor. ama gitmeden önce itinayla ağzına sıçmayı ihmal etmiyor. onu hiç tanıyamadığın için, ya da yanlış tanıdığın için kendine mi küfredeceksin, ona mı lanet okuyacaksın bi şaşırıyor insan. mantıklı biriysen ona lanet okuyor, duygusalsan kendine küfrediyorsun. birlikte geçen zaman, paylaştıklarınız, anılarınız da sanki sen yaşamamışsın gibi yabancılaşmaya başlıyor. ve böyle böyle artık kimseye kolayca güvenmemen gerektiğini öğreniyorsun. işte bu da hayatın sana 'waffle vermeden önce acılı adana yedirmesi kuralı' oluyor. acısa da öldürmüyor ama acı olmadan da tatlı yenmiyor.




dinle: Pj Harvey - This is Love

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder