13 Kasım 2013 Çarşamba

falımda aşk başkadır

fallarımda sen çıkmıyorsan ne yapayım öyle falı ben. daha doğrusu fallarımdan çıkıp fincandan atlayıp gerçek olmuyorsan ne işe yarar baktırdığım fallar?

ismini sanki bilmiyormuşum gibi gidip telveleri deli gibi kafaya dikip, o salak fincanı ''neyse halim çıksın falim'' diye 3 kez kendime doğru dönderip 3 saat soğumasını bekledikten sonra falcı, arkadaşım ya da ayfondaki falcı bacı uygulamasındaki robot bana ismini ya da hiç değilse ismindeki bir harfi vermiyorsa ne yapayım ben öyle falı. çarkıfelek gibi yalnızca sessiz harfler çıkıp da sesli harfleri benden bekliyorsa, ne yapayım ben öyle falı. bana ismini vermeyen falları ben niye kapatıyorum olum boşuna, niye baştan demiyorsun ya! hayır bir de nasıl bir ismin varsa artık, yıllardır kimse çözemedi. bir iki kez tutturan falcı oldu tabi ama onlar sen değilmiş meğersem.

bir de işin ''boy ve kilo'' olayı var. herkes mi muallakta kalır arkadaş! biri diyor ki koca kafalı, öbürü diyor ki küçücük, diğeri diyor ki ''yok efendim sanki orta boy orta kilodaymış da çok net değilmiş de bilmemneymiş de''. diyet mi yapıyorsun tatlım? sahtekar Dukan'ın bir işe yaramaz diyetini mi yapıyorsun? peki bunu neden bu kadar sık yapıyorsun da fallarımda bir kilolu bir zayıf çıkıyorsun? yapma bak bu kadar sık kilo alıp verirsen çatlakların olur büssürü. ya bi de sen neden benim fal baktıracağım insanlara ya da ayfondaki falcı bacı uygulamasındaki falcı bacı denen gerizekalı robota gidip boyunu kilonu söylemiyorsun, kaydını yaptırmıyorsun olum! git bir an önce kayıt mayıt bi bişey yaptır da her seferinde gözlerini kısıp seni bulmaya çalışmasınlar o telvelerin içinde! hayır bir de sen ne ara telveye dönüştün de benim kahve içtiğim fincanların içinde duruyorsun? neden ki?

telvelerin arasına girip kamufle olmuş bi şekilde el sallayarak fincanımın içinden ne bakıyosun olum! niye sen de normal insanlar gibi insan cisminde karşıma çıkmıyorsun? neden kara kara kahve fincanından, telvelerin arasından bakıp korkutuyorsun ya! valla zaten ne zaman kahve içsem çarpıntı geliyor, bi gün yine pat diye yaratık gibi telve kılığında o fincanın içinde seni görünce yüreğime inecek diye korkuyorum.

bir de insanları uğraştırma olayın var oy ben sana ne diyim. yahu neden insan gibi çıkıp konuşmuyorsun? neden herkes gibi çıkıp kendini anlatmıyorsun? niye insanlar aptal bir fincanın içine gözlerini kısarak bakıp seni bulmaya çalışıyorlar? ''hmm şöyle biri.. yok yok böyle biri.. aa yok canııım şöyle şöyle biriymiş bak görüyor musun'' yaa ben nerden göreyim, seni tanımıyorum ki. yani tanıyorsam da faldakinin sen olduğunu nereden bileyim? zaten arkadaşlarım tutturmuşlar iyi fal bakıyormuşum da bilmemneymiş de. ya bi kere ben iyi fal baksam benim falcıda işim ne? neden hala gözü doymaz bi şekilde ''isim veriyormuş, baya çat çat tarih söylüyormuş kızım!'' diye milleti gaza getireyim. yani artık nasıl bi tipin varsa bi türlü çözemedi kimse. neden yani? neden mesela millet böyle sanki 8000 yıl önceden kalma bir çanağa çömleğe bakar gibi o minicik fincanın içine kafalarını sokup bakıyorlar? ben bunu inan bana yıllardır çözemedim çözemiyorum. neden bunu yapıyorsun sevgili telveden adam? ya da mesela benim geçtiğimiz pazar günü Contemporary İstanbul'da her bir esere bakarken yüzümün aldığı şekli alıp bakıyorlar o fincana böyle gözler aynı şu şekilde bak -> O.o aynı böyle oluyor bak o fincanın içine bakarken. ki beni ''çok güzel fal bakıyorsun, inanmıyorumm valla doğru!'' diye gaza getiren arkadaşlarıma fal bakarken ben de öyle bakıyorum o ayrı tabi.

artık ismin cismin işin gücün nedir bilmem. tanıyorsam zaten tanıyorumdur, tanımıyorsam da her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan ne olursan ol gel. ama lütfen, çok rica edicem artık ya kendin gel, ya da telve kılığında gelme pilis. Kasım'da aşk başka olabilir ama inan bana falımda aşk hiç de başka değil :/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder