10 Kasım 2013 Pazar

yaklaşan doğum günü dileklerim

bugünü de saymazsak doğum günüme bugün tamı tamına 12 gün kaldı. normalde eskiden yapardım böyle ''oleyy doğumgünüme az kaldııı'' diye anime kızı gibi dolanırdım ortalarda. yaş kemale erdikçe bu olay yerini önce ''amaann doğum günümse doğum günüm. banane'' düşüncesine, sonraki aşamada ''bir yaş daha yaşlanıcam ühüüüğ'' ağlaşmasına ve son olarak haberim yokmuş gibi çek panpa der gibi, sanki hiiç doğum gününün yaklaştığından haberi yokmuş gibi cool cool durup hmm'lamaya bıraktı. ama bu son aşamadaki coolluktan sonra, böyle blogda doğumgünülü yazı yazınca da sanki U dönüşü yapmış gibi duruyor olabilirim ama bu dilekleri yazmasam çatlarım dedim ve oturdum blogun başına. bir de ne söylersen o olur olayı ya da kızların bildiği tabirle ''evrene mesaj gönderme'' olayı var ya hani, ben de dedim madem öyle, o zaman gitsin bakalım evrene mesajlar. başlıyorum öhöm.

1. Doğum günümde hediye olarak sevmediğim insanlar hayatımdan çıkabilirler. teşekkürler.

2. Normal zamanlarda selamı sabahı olmayan ama işleri düşünce ''cnmmm nbrrrr :)'' olayına giren insanlar evrim geçirip normale dönsünler. lütfen ama.

3. En acilinden ''seviyorsan git konuş abi'' olayı artık gerçek olsun ve bir bulaşıcı virüs gibi artık herkes çıkıp ''seviyorum uleenn'' desin. bağırmadan da söyleyebilirler tabi. illa Tarık Akan gibi çıkıp kızın evinin önüne seni seviyorum yazmasa da olur ya da gidip ''dur lan şu dağları deleyim hatta yetmeyip bir de çöllere düşeyim'' de demesinler tabi. içlerinden geldiği şekilde yapsınlar işte. ama yeter ki artık yapsınlar. çünkü cidden artık kimi görsem aşk acısı çekiyor ama yine kimi görsem sevdiğini söylemeye çekiniyor. yapmayın arkadaşlar ölümlü dünya, bugün varız yarın yokuz. çok zor değil bir iki kelime etmek. hayır yani sizden elbette kalkıp dağ filan delip çöllere düşmenizi kimse beklemiyor dostum saçmalamayın. yeter ki artık çocukça taktiklere, kaçan kovalanır salaklıklarına girilmesin, dürüst olunsun.

4. Bu yaşa geldim hala bir şeyi bir türlü anlamadım: deli gibi kıskandığı insanların mutlu olmasını istemeyen, tabi kalkıp açık açık ''seni çok kıskanıyorum, ulan niye sen yaşıyorsun onları ben yaşamıyorum, sahip olduklarına neden ben sahip değilim'' diyemeyip bir fırsatını bulunca o kıskandığı insanı aşağılayan, hakaret bombardımanına tutan ve hatta küfürler yağdıran hazımsızlar. neslinizin tükenmesine ne dersiniz? bu fırsatı kaçırmayın.

5. İlk gördüğü yerde ''sen kilo mu aldın'' diyen sevgili tanıdıklar, acaba siz de beyninizi aldırmış olabilir misiniz? 22 Kasım'da artık normal biri olmaya ne dersiniz?

6. Yine ilk gördüğü fırsatta ''ee var mı enişte? şşş yok mu aşk meşk'' sorusuyla asrın sorusunu sormuş bulunup tepemin tasını attıran çok sevdiğim tanıdıklarım, ee var mı beyin? artık şunu sormasanız?

7. Doğru düzgün ilişkisi olmamış ama kızlar hakkında atıp tutmaları bitmeyen ve tüm kızlara ''kezban'' etiketi yapıştıran kezban erkekler. canımın içi pandaların nesli tükeneceğine işte bunların nesli tükense ya.

8. Ve listenin belki de en sevdiğim maddelerinden: dengesiz insanlar. Allah'ımm ben bunları çok seviyorum yaa canlarım benim. ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen, bir şekilde hayatından çıkarmana(haklı olarak) rağmen sülük gibi yapışan kene gibi tuttu mu bırakmayan ve hatta içinden ''kovuldun!'' desen de ''sen kovmuyorsun ben istifa ediyorum'' yüzsüzlüğüyle bir türlü hayatından çıkmayan, bir zaman sana cidden değer verdiğini hissettiğin ama bir de bakmışsın onun gözünde sıradan ve hatta sıradan da sıradan olduğunu gördüğün, bir türlü dengesini bulamamış kafası karışıklar. siz naber ya?

9. Bir türlü peşimizi bırakmayan geçmişimiz de bizi bir rahat bıraksa ne güzel olacak mesela. geçmişimizdeki insanlar, olaylar, duygular ısıtılıp ısıtılıp önümüze gelmese, ''hayalet'' gibi peşimizde olmasa nasıl rahat kafalarımız olacak ah. bunlar eski sevgili, eski iş yeri, eski dost filan işte. yani ne bileyim en basitinden, karnı tok sırtı pek olduğu ve sevildiği güzelim ilişkisini yani güvenli kürkçü dükkanını gayet rahat bir şekilde terkedip, keyfi gelince canı isteyince istediği olmayınca yine tıpış tıpış o bacası tüten güzelim kürkçü dükkanına geri dönmese mesela insanlar. tam onu unuttun, hayatını yeniden kurdun, güzel güzel yaşıyorsun pat diye bir mesaj ya da bir söz. seviyorsan neden gidiyorsun, madem sevmiyordun ve gittin, o zaman niye geri geliyorsun güzel arkadaşım? yani artık rica edicem, lütfen, kürkçü dükkanına geri dönme olayı tükensin artık.

10. Ah egolar ah.. herkeste bir ego, kendini dev aynasında görme. hepimiz aynı değil miyiz son tahlilde? kime bu afran tafran pardon? sizi de şöyle alalım, geri dönüşüm kutusuna lütfen canım.

11. Çok kısa ve net söyleyeceğim: artık evlenmeyin ulen! bu ne ya bütün arkadaşlarım evlendi olm :/

12. Ve tabii, belki de listenin en önemli maddesi olan özgürlük. insanların hayatına karışma yetkisini kendinde bulmasa insanlar keşke. nasıl yaşayacağını, ne yapacağını insanlar kendileri zaten bilirler. hepimizde az çok akıl var, hepimizde az çok kalp var, hepimizde az çok yaşanmışlıklar var ve kendimiz için neyin iyi olup olmadığını biliyoruz. özgür olmadığımızı sanmasın kimse, istedikleri kadar özgür olmadığımızı ve hatta olamayacağımızı sansalar da özgürüz işte kardeşim! bırakın yaşayalım! bırakın Allah aşkına!


bu liste uzar da uzar. kendimce temel olduğunu gördüklerimi, aklıma gelenleri çiziktirdim işte. eminim senin de hak verdiklerin hatta eklemek istediklerin var. hepsini geçersek, aslında tek istediğimiz mutlu olmak değil mi güzel dostum?

uyuyup uyandığımda, tekrar uyuyup tekrar uyandığımda ve 22 Kasım günü geldiğinde o mumları üflerken, kendim ve herkes için güzel şeyler dileyeceğim. hepimiz için mutluluk dileyeceğim. her ne kadar bir yaş daha yaşlansam da :/ kaç yaşına mı gireceğim? işte onu ne siz sorun ne ben söyleyeyim, hem bayanlara yaşı sorulduğu nerede görülmüş canım :)


sevgiyle :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder