26 Ağustos 2011 Cuma

tatilden döndüm bu satırları istanbuldan yazıyorum beybi

59 gün süren tatilden dün akşam bu saatlerde döndüm. tatilini geçirdiğin yer memleket olunca akraba eş dost her gün misafir geldi gitti. şu an pek fazla yanamamış olmaktan şikayetçiyim ama denize gitmek için bütün o ayaklanmalarımla buna da şükür. yani bazen çıldırırcasına pederin beynini yemeseydim, neredeyse denizlerde büyümüş biri olarak o fıstık gibi göle hasret kalıcaktım, iki gözüm iki çeşme etti mi kırh!
ben mesela tatilde asla ve asla diyet olaylarına girmeyen bi tipim. ki zaten bugün de tartıldım ve 2 ayda 2 kilo almışım. demem o ki, araya bi de ramazan girdi oturup gecenin 2sinde 3ünde homini gırtlak lopur lopur tatlıları börekleri ağır yemekleri falan götürdüm ve sonuç: 2 ay önce giydiğim kot pantolona bugün ıkınarak girmeye çalıştım ve 4 aylık bebeğe külotlu çorap giydirdiklerinde bacaklarındaki kollarındaki löp etlerin fırlaması gibi bi hale büründüm. allahım nasıl bi günahdı ki işlediğim kendi kendimle dalga geçecek kıvama geldim. ama hakettim buna eminim, yani yemekle uzaktan yakından ilgisi olmayıp asla tek gram şişmanlamayan kızlar böbürlenmekte haklılar üstadım. yani ne bileyim ben şimdi tüm o kalorileri yağları o göbeği falan gökten zembille almadım. yedim de yaptım. bu yüzden artık şapkamı önüme koyup akıllı olmam lazım, efendi olmam lazım. yiyosam gayet de kilo alacağımı kabullenmem lazım ve diyet olayına da tam kararlı olunca girmem lazım. bu sefer olucak inşallah maşallah.

bildiğiniz üzere oturdum ve tıkır tıkır reklamcıinsankişisi tatilde serisi yaptım. şuna emin ol ki o seri çift basamaklara kadar uzardı ama üşendim itiraf edeyim. çünkü benim için tatil demek miskinlik demek, tembellik demek, üşenmek ve oturduğun yerden ancak acil bi durumda kalkmak demek. onun dışında yat uzan uyu tıkın yüz hamak mamak bunlar yani. bu yaz da baya bunu yaptım hatta bu hususta epey ilerledim. valla korkuyorum eylül geldi çattı, kampüs hayatı kapıda, vize final durumlarının da eli kulağında. geçmiş ve gelecek dönemlerimi kıskandırıcak bi dönem olur umarım. ummakla kalmayıp inşallah bi de çabalarım. kendimi anlamsız salak işlere kaptırırsam ahanda bu laflarımı hatırlatırsınız dimi lan? tamam dediniz biliyorum duyar gibiyim.
istanbulla ilgili herşeyi özlediğimi gördüm. dün akşam 9 sularında kurtköye girdikten sonra artık istanbulda olduğumu bilmek bile garip bi güven verdi. ve ufukta boğaz köprüsü göründü. işte o zaman ben bittim. hemen telefona sarıldım gizoyu aradım

-nann şu an boğaz köprüsündeyimm!!
-nee?

bayramdan sonra gelcem diyodum bizim kızlara da sürpriz oldu ki planım da buydu ve başardım haha. yandan metrobüsler falan geçiyo, az buz değil haftada en az 4 gün, günde 80 dakikadan hesapla, nerdeyse evim metrobüsler oldu dostum, onu da özlemişim yani. böyle bi baktım, o bana baktı ben ona baktım gözü doldu gördüm ama saklamaya çalıştı ama biliyorum o da özlemişti. ama özlem bitti artık hep beraber olucaz, onu bi daha hiç bırakmıycam çok üzdüm bu yaz onu farkındayım. kıyamam♥


kaza geliyorum demedi ben de duymadım


aa bilmiyosunuz tabi. memleketteki son akşamımda yani salı akşamı uzaktan kuzenim olan kızla yürüyüşe çıkmıştık dedi ki bisikleti getireyim mi ben zaten 7/24 versen doymam bisiklete. getir dedim. neyse gidiyoruz falan. bu yanımda pıtı pıtı yürüyo. hadi yahu ne kadar yavaşsın hadi yetiş bana diye böyle takılıyorum buna. neyse sonra bi yokuş var böyle parkın orda. ben aptalım zaten düşünmüyorum 10 yıl sürmemişsin koca 10 yıl aradan sonra birkaç hafta sürmüşsün hemen şappadanak yokuştan inmek nasıl bi gerizekalılıktır yarebbim. sen o yokuştan hızla aşağıya, her zaman arka frenine basan insan sen o anda o korkuyla bi hamleyle ön frene bas!! tabi bisikletin arkası havaya kalktı ve yüzüstü yere yapıştım!! tansiyonum düştü gözüm karardı o ne lan hiçbişey göremiyorum bi ara duymamaya da başladım. başıma toplanan kadınlardan biri aileni arayalım falan dedi ama kontör yok. kadın da o anda en son söylenicek şeyi söylüyo ''benim de kontörüm çok az''. mal, ben orda ölüyorum sen neyin peşindesin dangalak! bide şuursuz şuursuz sen bilmemkimin yeğenisin dimi diyo. oturup hani X var ya heh işte onun kızı var onun kızının ablasının kızıyım diye hasbıhal yapıcam onu bekliyo. neyse aradı annemi ama başta uyardım çok korkutmayın annemi falan diye ama kadının telefonu açışında hayır yoktu bi kere. ''yenge kızın bisikletten düştü çok kötü başını yere vurmuş'' allah senin belanı versin bi anneye o lafı sen nasıl edersin diycektim ama kendimde değildim ki. neyse babam karşıdan 87 tane ambulansı kıskandıracak kadar hızla geldi arabayla aldı beni yolda da annemlerle karşılaştık atladılar doğru hastaneye.
düşün ki sabah yola çıkcaz istanbula. saat olmuş akşamın 11'i. biz nerdeyiz ACİLDE! tabi saklamanın lüzumu yok anıra anıra ağladım. çünkü hakikaten fena düştüm. dik bi yokuştan hızla inerken ani fren yaparak yaşadığım en salak kaza rekorunu kırdım ama en incitici de. sağ avcumun içinin bildiğin derisi kalktı. kan ağır ağır artıyo. sol kolumun dirseği fazla sürtünmüş kan nasıl gidiyo. bide o yaralarda acayip bi yanma var. yetmez tabi. sol ayağımın üstüne düşmüşüm fena incinmiş. bi ara düştüğüm yerde millet başıma toplanmışken kendimde olmasam da yüzüm şişti mi gibi bişey sordum evet biraz çenen şişmiş dediler. sonra kadına öyle bişey söyledim ki ama böyle bilincim yerinde değil anlıyorum böyle ağlayarak yavaş yavaş konuşmaya çalışıyorum. o halde öyle bişey söyledim ki başımda dikilip film izler gibi hiçbir şey yapmadan bön bön bana bakan insanları o halimle öyle bi güldürdüm ki. çenen şişmiş cümlesini duydum ve ayna var mı dedim evet bunu dedim. yahu sen orda cidden 'kaza' geçirmişsin ve ayna varmı diyosun, bi imaj kaygısı taşıyosun, bi acaba şu an nasıl görünüyorum diye içinden geçiriyosun. e kadınız bu gayet normal^_^ neyse bi ara şeyden korktum acaba başıma darbe aldım mı diye ama kaza anını gören olmadı, orda EGS diye bi sistem de yok yani küçük bi ilçe düşün. haliyle başıma darbe alıp almadığımı bilemedim. çeneme baktı adam, adam dediğim de doktor yani. pansuman yapıldı ama ne pansuman adam ağzıma sıçtı o tentürdiyot nasıl bi zıkkımdır allahım öteki dünyaya gittim geldim yeminle. sol bacağımın şeysi çekildi ilaç yazıldı falan fişman sonra binbir acıyla eve döndük. o gece uyuyamadım gibi bişey. sabah da erkenden yola çıktık zaten. 2 gün önce açmam gereken sargıları 1 gün rötarlı dün akşam açtım. neden çünkü eve gelince sargıları abilerime göstermem gerektiğini düşündüm. tam reklamcıyım hacı ben de anlamadım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder