16 Mart 2012 Cuma

platonik aşk aşk değildir

o gerizekalı şeyden bahsetmek bile istemiyorum. hiç sebep yokken kalkıp başka biri için ölüp bitiyorsun, gözüne gram uyku girmiyor yemeden içmeden kesiliyorsun. neymiş, midende kelebekler varmış. çok afedersin kabız olmayasın? kelebekmiş, motoru bozdun bunun adını aşk koymaya gerek yok.


her dinlediğin şarkıda onu düşünmen o şarkıyı güzelleştirmez, o şarkı sen aşık değilken de boktandı, şimdi de. sadece sen şimdi kalkıp havalara giriyorsun. günlük burç yorumunda en ufak olumlu birşey okuduğunda günlerce animelerdeki kızlar gibi gözlerini belertip ordan oraya koşturursun. istisnasız her gün rüyanda görürsün, o rüyalar o kadar gerçek gibi gelir ki sana, gerçek olduğuna inanmaya başlarsın. gerçekten hastalıklı bir durum. onun her lafını üstüne alınırsın, bu yaptığının çok büyük salaklık olduğunu büyük ihtimalle uzunca bir süre anlayamıycaksın. ta ki aşık olduğunu sandığın dangalak seni arkadaş olarak gördüğünü üstelik sevgilisi olduğunu söyleyene kadar. bu olana dek salaklıkta zirveyi kimselere kaptırmıyacağını biliyor muydun? tabiki bilmiyordun. aslında sadece bununla sınırlayamayız, yani salak olduğunu anlamanın çeşitleri var. mesela 'esas oğlan' dediğimiz hayvanoğlu hayvan sinsi bir plan yapar ve bunu ustalıkla uygular. bunu o kadar çok yapmıştır ki artık level filan atlamıştır. sana her türlü umudu verip, seni iyice gaza getirip artık ''eehh yeter lan! aşığım olm!!'' diye bağıracak kıvama getirir. yataklara düşüp hasta olacak kadar salaksındır. seni bu hale getiren hayvanın oğlu ise işyerindeki sarışını nasıl yatağa atarım derdindedir. internetteki yazdıklarını okursun, salak salak kızlara ''canımm:)'' lı şeyler yazacak kadar salak biri senin gözünde hala eşsizdir.

her an yanında olsun istersin, yeniden görmek, onunla konuşmak. onun değil umrunda, s.kinde bile olmazsın. hayaller hayaller hayaller... seni zavallı hale getirdiklerinden habersiz, hayal kurmaya, onu bir an olsun aklından çıkarmamaya yeminliymiş gibi devam edersin. karşılaştığınızda elin ayağınla yer değiştirir, nefesin kesilir, bayılacak gibi olursun. onunsa nasıl bu kadar sakin olabileceğini aklın almaz. ama unuttuğun birşey var: o sana aşık değil ki. ama onun da seni sevdiğine inanırsın aptal gibi. platonik olmayı kendine yediremezsin ''yok canım platonik filan değil, o da seviyor.'' hatta bundan öyle emin olursun ki, planlar yapmaya bile başlarsın. o çok sevdiğin filme beraber gideceksiniz, o çok beğendiğin bluzu alıp onunla buluşmaya giderken giyeceksin, saçını onun için su dalgası yapacak onun için makyajını özenle yapacaksın ve daha milyonlarcası. ilk buluşmanız, elini ilk kez tutacağı an, ilk öpüşmeniz, sana ilk seni seviyorum diyeceği an o kadar yakın gelir ki sana. asla unutulmaz olacağına inanıp, yarın olacakmış gibi bulutların üzerinde hissedersin. kendini onun sevgilisi olarak hissedersin, hatta parmağında görünmez bir yüzük varmış gibi ona sadık olmak bile istersin. her an seni düşündüğüne o kadar emin olursun ki, bir an olsun onun aklından çıkmadığın için kendini hiç olmadığın kadar şanslı ve mutlu hissedersin. tam o sırada o ise ya burnunu karıştırıyor, ya hayvanlar gibi tıkınıyor, ya da kızları kesiyor olur. zavallı sen! en kötüsü de ne biliyor musun, hiç yorulmazsın bu yaptıklarından. karşına ondan daha iyi biri çıkmayacağına, onun hayatının erkeği/kadını olduğuna ve onunla evlenmek istediğine herşeyden daha fazla emin olursun. gerçekle yüzleşeceğin an yaklaşırken, öldüğünü sanacağın o an her saniye yaklaşırken mutluluğun da delice artar. bir dramdır bu, bir yanda karanlık, öteki tarafta cennet.

ve o gün gelir. o, hiçbir zaman hiçbir şey olmamış gibi sana ortada hiçbir şey olmadığını söyler. o hiçbir şey olmamış gibi davranırken sen de hiçbir şey olmamış gibi hissedersin kısa bir an. o sen değildin sanki, o zavallı aptal sen olamazsın. ama sendin, acı gerçek işte bu. ağır bir acı hissedeceksin, uyuyup uyandığında geçsin isteyeceksin. o kadar kısa sürede değil belki ama gerçekten de geçecek, buna emin olabilirsin.

üzerinden zaman geçer... sen, yanmış ama çoktan sönmüş, külleri bitmiş ve yeniden doğmuşsundur. ve hiçbir iz kalmamıştır.







ps. daha yazıya başlarken ''o gerizekalı şeyden bahsetmek bile istemiyorum.'' dedim ama maşallah destan düzdüm. ilham geldi yazdım valla yapcak bişi yok.

2 yorum:

  1. O gerizekalı şeyler değilmi zaten hayatımızın ağzına yüzüne Eden.

    YanıtlaSil
  2. ağzımızın ortasına sıçıp o boktan yuva yapan, ta kendisi :(

    YanıtlaSil