18 Haziran 2012 Pazartesi

seni hep seveceğini sanırsan babayı alırsın

şu hayatta insanın başına gelmesini isteyeceği en son şey değilse bile, son şeylerden biri olabilir: eskiden senden hoşlanan birinin şimdi bi başkasını sevdiğini görmek.

sevilmek, daha da önemlisi sevildiğini bilmek insana babasının evi gibi hissettirir; rahatsındır, yarın ne olacağından korkmazsın, ''yaa nasılsa seviyor beni'' düşüncesi beyninin bir köşesinde durmadan sana gaz verir. çoğu zaman ilişkilerimizdeki en büyük yanlışlarımızdan biri de 'seni sevenin gün gelip seni gayet de sevmeyebileceği ihtimali'ni unutmak. kendini buna kaptırınca gözden kaçırdığın gerçekler büyüyüp sen farkında değilken kocaman bi çığa dönüşür ve altında ezileceğin güne dek peşinden gelir. işin kötüsü, günden güne o çığ daha da daha da büyüyecek.


beni seviyorsan bundan banane!

bu konuya nerden sardım dersen, öyle bi yerden ki...(hani filmlerde kahramanımız yıllar önceki bişeyi hatırlarken ekran flulaşır ya, aynen öyle yap sen de şu an)

yıllaaar yıllaaar önce ben daha ergenliğe girmemişim, memlekete ilk defa gitmişiz. neyse bi gün annemin dayısının evindeyiz. balkondayız ve balkon da büyük böyle, bi kapısı salona öbürü oturma odasına açılıyor. salonda ablamla diğer kızlar Kral tv izliyolar, biz birkaç küçük kız gerizekalı gibi balkonda oyun filan mı oynuyoruz napıyoduk pek hatırlamıyorum.bi ara bi genç geldi baktım aşağıdan bişiler söylüyor. alla alla ne bu bakalım derken baktım çocuk adımı söylüyor, seni seviyorum diyo filan baya gaza gelmiş kaptırmış gidiyo. bu ne lan adımı nerden biliyor kim bu derken kızlara sordum, adını sanını öğrendim çocuk akraba çıkmaz mı. bi de şehirden bi kız gelmiş, bakıyor tatlı kız bi de dünya tatlısı filan ben olsam ben de balkon altlarından adını söylerdim yani şljgkhg.

öhömm neyse dakikalar sonra bu hala dolanıyo oralarda. nasıl bi cesaret bu diye de şaşırmadan edemiyorum. şimdi olsa ''aiyy aynı filmlerdeki gibi ne romantiiikk'' diyebilirsin ama ben hala anlayamıyorum dehşete kapıldım işte. çocuk da gitmiyo bi türlü. şimdi babamlar adamlar gelicek dayak yerim filan ondan da tırsmaya başladım. ben hayatımda ilk defa ilan-ı aşk'a maruz kalmışım gibi önce şaşırdım ama niyeyse en çok da korktum(ilk ilan-ı aşk'a maruz kalışım başka bi yazının konusu olucak). ama var ya nasıl korkmuşum, öyle böyle korkmak değil. sanırsın 50 tane mamut kovalıyo öyle bi yusuflardayım. ablama koştum bildiğin ''ablaa yıaaa öhüğğğ'' diye ağlamaya başladım. o sırada tv'nin sesi açık, bi şarkı çalıyo ''mutluluğun formülü çok açık, bir sen bir ben bir de bebek'' diye. çocuk sanki Kral tv ile anlaşmış, o sırada o şarkı nasıl denk geldi olm. çocukla aramızda öyle çok yaş yok, varsa da en fazla 1-2 yaş vardır ama o sırada ben bunu adam sanıyorum çığlıklar atmamın sebebi de o zaten. kocaman adam gelmiş kaçırcak beni sanıyorum. çocuk yazık o da baktı kız şizofren midir nedir demiş olcak ki gitti sonra.

birkaç gün sonra çocuğu gene gördüm ben. bu defa bi düğündeyiz, kır düğünüydü püfür püfür serin böyle. benim saçlar yapılı, makyaj yapmışım, beyaz puanlı boyundan bağlı siyah bi elbise giymiştim. bu beni bi de öyle gördü ya, iyice cıvıttı. baktım uzaktan bakıyo filan, ben korkmaya devam. sapık mıdır nedir diyorum, koca kız olmuşum ama korkudan annemin koluna yapışmışım koala gibi, bırakmaya hiç niyetim yok. sonra bi ara gerizekalı akraba kızlarıyla ayağa kalktık dikiliyoz düğünü öyle izlicez bi de. benimki gözünü bi saniye benden ayırmıyo, baktım bu küçük bi oğlan çocuğuna bişiler söylüyor. ikisi pür dikkat bana bakıyolar. aha dedim plan hazır, birazdan kaçırılcam yarebbim! gözlerim fal taşı oldu etrafta halı arıyorum halıya sarıp kaçırcaklar sanıyorum ya hani. bi de taşa döndüm korkudan kaçamıyorum. rüyanda sesin kısılır bağıramazsın ya aynı öyle oldum. birkaç saniye sonra küçük oğlan yanıma gelmez mi. ''abla şu abi sana çıkma teklifi ediyor kabul ediyo musun?'' diye sormaz mı. ben tabi günlerin korkusunu biriktirmişim, bi de bunu duydum ya çıldırdım. bi bağırdım ''s.. git kabul etmiyorum git söyle o salağa!'' diye. çocuk gitti söylemeye. bu duydu benim cevabımı ordan gülümsüyor, ben kızgın suratımla hemen koştum gittim. farkında olmadan kaçan kovalanır olayını uygulamışım meğer.

yıllar içinde biz hep karşılaştık, hiç konuşmadık en fazla birkaç defa merhabamız ve iyi akşamlar'ımız oldu. ve dün, hayatımda ilk kez kumamı gördüm ve yıkıldım! o zamanlar bişey hissetmemiş olsam da insan sevilmeye çok pis alışıyor.


şu hayatta kumamı da gördüm ya bana yeter

bana yıllar önce çıkma teklifi eden o çocuğun kız kardeşinin nişanında dün yine karşılaştık. bi tek farkla, bu kez ilan-ı aşk'a maruz kalan ben değil bi başkasıydı. bunu öğrendiğimde içimde bişeylerin yandığını, ya da sanki kırıldığını hissettim. çok tuhaf ama sanki onu kaybettiğim için üzüldüm belki de.

tesadüfe bak ki, kız da beni bi sevdi. içten bi şekilde durmadan birbirimize gülümsüyoruz filan, e kız durumdan habersiz tabi. ama benim gülümsemelerimin çoğu kızın kumam olduğunu öğrenmemden önceydi. öğrendikten sonra daha çok yakın markaja aldım, her ayrıntısıyla incelemeye başladım. bi ara millet yanlış anlar diye artık kıza bakmayı bıraktım. ama gülümsemelerimiz devam etti. ihanete uğrayan, aldatılan, terkedilen ben olsam da adamın tercih ettiği kıza bu kadar kanımın kaynayacağını tahmin bile edemezdim valla. benim kadar olmasa da cidden tatlı kız :(

ben çocuğun bu kızla çıktığını üstelik 3 yıldır çıktığını öğrendikten sonra artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. kırılmıştım, inkar edemem. ama önce seven sonra terkeden o kalpsizden intikamımı almalıydım. kızla o kadar samimi olduk ki, aynı esprilere gülmeye başladık yanyanayız ve bildiğin can ciğer kuzu sarması olduk. çocuk orda fotoğraf filan çekiyor, bize bi baktı biz yanyana dip dibe. kızın dibinden ayrılmayışım, çocuk ikimizi bi yanyana görsün, neyi terkedip neyi tercih ederek nasıl da yanlış bi karar verdiğini görsün utansın diyeydi. kız iyi kız ona bişi demiyorum ama insanoğlu böyle işte. neyse ben kararlı bi şekilde buna baktım, sanki bi ara bakışlarında ''Allah kahretsin ben hayatımın hatasını yapmışım, ne olur geri dön, mini minnacık kızlarımız olsun sana ilan-ı aşk ettiğim o balkonda koştursun'' yakarışını gördüysem de yanılmışım. bizim köprümüzün altından çok sular aktı, dile kolay 11 yıl geçmiş. 11 yıl bekleyeceğini düşünerek hata yapan asıl bendim. çocuk mutlu, kız mutlu, gökten düşen 3. elma ise benim değil. bi zahmet o elmayı da yeme sevgili pisboğaz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder