12 Temmuz 2013 Cuma

bir Mezuniyet Balosu macerası 2

sonra ne mi oldu? bizimkiler elbiseye tek kelimeyle bayıldılar. nette görüp aşık olan bense, o elbiseyi rüyasında gören bense sanki bütün o aşkı duyan ben değilmişim gibi bi tiksindim elbiseden anlatamam. ama var ya aynaya tiksinerek bakıyorum. eğdim başımı, gözlerim melül melül, dudaklarım yine animelerdeki kızlar gibi titreyerek kabine girdim. severek ayrılan, engeller yüzünden ayrılmak zorunda kalan sevgili gibiydik. çok sevmiştim, ayrılmak da bu yüzden çok zordu. ama mecburdum, bitecekti bu hikaye.

çıkardım elbiseyi. gidelim dedim kuzenime. annemle yengem mağaza dışında oturuyorlardı. yanlarına gittik. sordular tabi ''ee naptın''. almıycam deyip geçiştirdim. hayatımda yeni bir sayfa açmam gerekiyordu, yeni okyanuslara yelken açmam gerekiyordu. ''ama çok istiyordun, çok sevmiştin o elbiseyi'' dedi annem. ''bazen sevmek yetmiyor anne'' dedim, ''fedakarlık da gerek (burada fedakarlık balodan çok önce kilo vermem gerektiğiydi)''. mağazaların neredeyse hepsine bakmıştık ve beğendiğim tek elbise çıkmamıştı. beğendiğim tek elbise vardı onunla da aramızda engeller vardı. ama yemişim engeli! tek çare kalmıştı, kavuşmak. ''bu aşk burda bitmez belalımm'' dedim ve romantik komedilerde sevgilisinin havaalanında olduğunu ve uçağının birazdan kalkacağını öğrenen aşık gibi hızla yerimden kalktım. mağazaya deyim yerindeyse 'ışınlandığımız' o saniyeler nasıl geçti hiç anlamadım. benim bedenimden bi tane kaldığını biliyorum ya, Allaaaahhh tutmayın beni!


hemen girdik mağazaya, oh be yerinde duruyor. canım benim ya sonunda kavuştuk ^_^ diye benim aşkım sen bir perçinleş. araya ayrılık girince aşk büyümüyor mu ki zaten? sarıldım koştum kabine. tam huzur içinde elbiseyi giycem kabin dışında bir bağrış çağrış, kapılar vuruluyor filan o derece! o ne lan deprem mi oluyor diye tırstım. ya nolur lütfen şu balo olsun sonra ölelim diyorum bi yandan da elbiseyle cebelleşiyorum. neyse dedim hiç değilse öldüğümde beni bu güzel elbiseyle görcekler ;))))  tekrar giyince elbisenin üstünün birazcık geniş olduğunu hatırladım, amaann bu muydu aşkımıza engel, sen çık bakiyim aradan dedim ve daraltmak için görevli kızı çağırayım diye kabinden çıktım. Murphy her zamanki gibi yine iş başındaydı. az önceki sesler yan kabindeki kadının çocuğundan geliyormuş. hiperaktif bir çocuk ve peşinde mahvolan annesi. derken çocuk sen bir hışımla koş hoop elbisemin eteklerine bi güzel basa basa benim kabine gir. bağırıyor çağırıyor. ter içinde kalmışım stresten patlamama az kalmış! kabinin önü de ana baba günü. noluyo lan bedava ekmek mi dağıtıyorlar bu ne kalabalık! eşyalarım kabinde, kapı açık, üzerimde yerleri süpüren elbise, hop hop koşturuyorum kalabalığı yarıp kuzenimi çağırıyorum yok, toz oldu kız resmen. neyse deyip görevli kızı çağırdım ondan da ses yok. cinnet geçircem zor tutuyorum, bi yandan da kabin sırasındaki kadınlar ''hadi yaa sırada bekliyoruzz!'' diye car car konuşuyorlar. görevli hanımefendi sonunda duydu da geldi yanıma. terzi için ölçü alıcak ama kız nasıl mıy mıy. iğneyi tutturamıyor, pıt pıt koluma batırıyor, bi de güzelim elbiseyi bir sıkıyor bir paralıyor, gitti caanım elbise dedim. tam kavuştuk derken engeller bitmiyor resmen :( kız bi de demez mi ''elbiseyi pazartesi alabilirsiniz'' diye. resmen beni çıldırtmak için sıraya girmiş bi dolu insan! olamazzz balo cumartesi dedim, üzgünüm dedi. neyse ki bildiği bi terzi varmış da ona yönlendirdi. koştur koştur kasaya gittim bu kez kasada sıra bekleyen kızın biri ''yaa hadi ama yaa bi tek o kasa mı açııkkk!'' diye darlıyor. kızın o kadar çıldırdığı şey de aldığı 10 liralık tişört. hepsi bu. lan gerizekalı ben orda mezuniyet balom için elbise almışım senle ben bir miyiz! haftalarca hatta aylarca orda öylece dursam haklıyım tamam mı! elimden bi kaza çıkıcak diye korkuyorum çünkü artık sabır filan kalmadı. derin bi nefes aldım elbiseyi kaptığım gibi kıza sert bir bakış atmayı unutmadan koşarak çıktım terzi kapanmadan yetişeyim en azından. boyum kadar elbiseyle yaz sıcağında İstanbul'un bir semtinde kan ter içinde oradan oraya koşturarak zamanla yarışmaya başladım.

şimdi işin yoksa terziyi bul. bi büfeye sordum oralı bile değil, adamın dünyadan haberi yok. birine daha sordum biliyormuş neyse ki. hemen girdim, bu kez de meğersem yandaki terziymiş. sonunda bulup girdim ve bi rahat nefes aldım. ölçüleri aldı, bir bir anlattım, binbir ricayla bugün almam gerektiğini, yarın son gün olduğunu söyledim, ''ya elbise arkadan patlamaz dimi'' diye saçma sorularımı da sordum çıktım. Allahtan adamcağız güleryüzlü iyi birine benziyordu. evet canım big bang olcak diye absürd bi cevap verseydi de bana kapak olsaydı keşke. ama bakınca saçma değildi sorum ya lütfen ama. düşünsene o kadar hazırlan et, kırmızı halıda adeta kuğu gibi süzül, derken pıt diye elbisenin fermuarı arkadan patlasın. emin ol kimse istemez o hale düşmeyi.

elbiseyi terziye bırakıp, derin bir oh çektim! bi dk bi dk, neyin derin nefesi! daha çanta almadım aman Tanrım! hemen annemlerin yanına koştum. bir iki mağazaya baktık ama yok, yer yarıldı da elbiseme uyan bütün çantalar yerin dibine girdi sanki! hayır bi de çanta bile değil, minik, avuç kadar bi clutch alt tarafı nedir bu bulunmaz hint kumaşı durumu yahu! koskoca avmde bi clutch bulamadım ya. amaaan deyip çantayı yarına bıraktım. elbise yüzünden yeterince kalp krizi geçirmişim, çanta desen ayrı dert, en azından ayakkabı aradan çıksın diye gittim hiç düşünmeden elbiseyi aldığım mağazadan aldım ayakkabıyı da. neyse ki elbisemin renginde gayet güzel bişiydi. buraya kadar okurken bile sıkıldın biliyorum, bi de beni düşün nasıl bir işkence!


oh be dedim, şimdi yemek yiyebiliriz. bir alışveriş işkencesi de böylece bitti.


elbisemi terziden almaya giderken yolda neler düşünmedim ki.. olum mezuniyet balosu hazırlığı böyleyse, bunun daha sözü, nişanı ve hatta düğünü var. Allah sabır versin valla. sağ elimde benim canım elbisem, gözümden bile sakındığım, uğruna dağları delmesem bile dağları bayırları aştığım biriciğim elbisem ve o sıcakta binbir kaprisimi çeken canımıniçi bitaneciğim anneciğimle evin yolunu tuttuk.




sonraki yazı: balo günü geldi çattı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder