17 Temmuz 2013 Çarşamba

bir Mezuniyet Balosu macerası 3

balodan önceki gece uyku filan hak getire. tam rüyaya dalıyorum, yine balo. kuaför dünyanın en iğrenç saçını yapıyor, makyajımla Guinness Rekorlar Kitabı'na giriyorum basın filan hep orda ''işte kainatın en iğrenç saçına sahip kızı'' diye gazetelere ana haberlere çıkıyorum. gözümü bir açıyorum, rüya gerçekmiş gibi geliyor filan. bunu en son Öss'den önceki gece yaşamıştım. bir şekilde uykuya dalmışım.

ve balo sabahı geldi çattı! hala inanamıyordum ama elbise ayakkabı takı çanta her şeyi halletmiştim şimdi sıra kuaför faslındaydı. yani zurnanın zırt dediği, dananın kuyruğunun koptuğu ve tünelde ışığın görüldüğü o son hazırlık aşaması.

epey meşakkatli kıyafet ve aksesuar sahnesinden sonra kuaför sahnesinde de rolümü hakkıyla icra edersem perde kapandığında yüzümde koca bir tebessümle sahneden ayrılacaktım. hayatımın en önemli rollerinden biriydi çünkü bu. mezun olmuştum ve mezuniyet balosu geriye dönüp baktığımda hayatım boyunca hatırlayacağım en güzel günlerden biriydi. hiç bir şeyin o geceyi tebessümle hatırlamama engel olmasına izin veremezdim.

bölümden arkadaşım Yamiyle günler öncesinden balo günü kuaföre birlikte gitmek için sözleşmiştik. ta Kıbrıs'lardan bize gelecekti bebişim, baloya kadar neredeyse her gün birbirimize kıyafetimizin fotosunu yollayıp saç makyaj vb konuları konuşuyorduk heyecan ve sabırsızlıkla. günler önce balo biletini alacağım gün ya kalmamışsa diye endişelenirken beni sakinleştirdi, aynı masada bilet alamadığım için buruklaştığımda masalarımızın yan yana olduğunu öğrenip sevindik. düşündüğümüz şeye bak. napalım okul bitmiş bırak da biraz eften püften şeylere takılalım. bileti aldığım gün ''olumm ressmen balo bileti şu an bu elimde tuttuğum hihhuvv!'' diye çıktım okulda neredeyse sekerek yürüyorum. 

bi dk ya! kuaförden randevu almam gerek upss! evin civarındaki kuaförlerin hepsine baktım, en iyisini bulmalıydım. randevuyu aldım, son hazırlıkları tamamladım (balonun ertelenmesi iyi olmuştu, yoksa yetişmeyebilirdi) ve işte sonunda filmin sonuna gelmiştik. aslında yeni başlıyor desem daha doğru olur. büyük gün! akşam balo var! ^_^


Murphy seni çok seviyorum!

yıllar öncesinden bizzat deneyimlediğim berbat bir kuaför macerasından sonra balo için olabilecek en sade ama güzel modeli bulmalıydım. elbisenin derdi yetmedi, bi de saç modellerine baktım günlerce. neyse balo günü arkadaşımı aradım, kuaföre geç kalmayalım şimdi. telefonda heyecanla ''canımmm randevuyu aldım, geliyo musun nerdesinn'' derken anlaştığımız saatte gelemeyeceğinizi söylemez mi. böyle önemli günlerde zaten iki ayağı bi pabuca girmişken kendini sakinleştirmek bir yana, daha da telaşa sokan evhamlı bi tip olarak bunu duydum kaynar sular tepemden döküldü. nası ya dedim filan, annesini havaalanına bırakacağını söyledi. kıza şimdi anneni bırak da atla gel diyemezsin. neyse ki saçımız öyle zahmetli bi model olmıcak geç kalmayız ya diye içim rahat. ne var yani 2'de değil de 3'de gelicekti. tamam dedim randevuyu 3'e aldım. 

saat oldu 3, arkadaşımı arıyorum, 4'de geleceğini söylüyor, benim kafaya dökülen kaynar sular double oldu. hem de katmerli katmerli kaynar su. ben hala nolcak yeaa diye kendi içimde ustaca manevralarla kriz yönetimi yapmaya çalışıyorum. eve gittim. elbiseyi şunu bunu hazırladım kız gelsin bişiler atıştırıp vakit kaybetmeden çıkalım.

benim güzel arkadaşım arayıp 5'de geleceğini söylemez mi. hobaa kafama huniyi takıp mahalleye koşcam şimdi. balo 7'de, saat 4 buçuk ve biz hala kuaförde değiliz.

neyse yarım saat geçti aradı taksideymiş evi tarif ettim çıktım balkona, geldi gelecek. telefonum çaldı, yanlış yola girmişler, bizim semti geçmişler sizin ev nerde diyor tatlı arkadaşım benim sdfgdghjk. dedim çabuk dön nereye gittin sen len. Allah'tan çok uzağa gitmemişler, 10 dk'ya geldi. balkonda telefonla son tarifi de yapıyorum, baktım taksi durdu ve taksiden indi. 11. kattan el sallayıp ismini çığırıyorum, ama nasıl komik bir haldeyim var ya. bi yandan kuaföre geç kalmışız baloya gecikicez telaşı, bi yandan az sonra baloya gidiyoruz onun heyecanıyla deli gibiyim. neyse sonunda asansör bizim katta durdu ve Yamicim asansörden indi. bir dönem erken mezun olup Kıbrıs'a gitmişti, 6 aydır filan görüşmüyorduk ama sanki yıllar sonra buluşuyormuş gibi oldum bi an onu görünce. sarıldık hasret giderdik. hiç serzeniş filan yapmadım ona bile vakit yoktu. hemen bişiler atıştırdık, anneme sarıldım sanki askere gidicekmiş gibi, evden çıktık. aklımda saçımın nasıl olacağından başka hiç bir düşünce yok. o an göktaşı düşse ''cnm bi saniye çıkar mısın önümden şu anda saçımdan başka hiç bir şey önemli değil ok?'' diyecek boyuttayım. bi uzaylı arabanın önüne çıkıp ''hieüğğvv ekikeh'' diye sesler çıkararak bizi indirmeye çalışsa bi hışımla arabadan inip çingen gibi ''yemin ediyom parçalarım seni! de get!'' diye yakasına yapışcam! ne istiyosunuz lan benden, alt tarafı balonun en güzel kızı olucam bi bitmediniz! neyse umarım kuaför iyi biridir de mutlu ayrılırım oradan.


sonraki yazı: kuaförler neden hep aynı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder