20 Eylül 2010 Pazartesi

söz veriyorum sözümden dönmeyeceğime


iyi günde kötü günde,hastalıkta ve sağlıkta,ölüm bizi ayırana dek pazar günlerinden nefret edicem.elimde değil,çocukluktan gelen bişey bu.ilkokula başladığım günlerde de böyleydim,üniversite çağında yine aynı tas aynı hamam.ben de istemez miyim nefret etmemeyi herhangi bir günden.ama olmuyor.denesem de,sevmeye çalışsam da okunmuş gibi sanki...birinin sırf pazar günlerini sevmeyeyim diye büyü yaptığına bile inanabilirim.bi de mesela uğurlu günü pazar olan insanları da hep merak etmişimdir.pazar gününün uğuru ne gözünü seveyim?kim kaybetmiş ki biz bulalım pazar günlerinin getireceği uğuru?!seveyim öyle uğuru afedersin de yani.
adı bile bana gayet de böyle iğrenç gelen birşeydir:PAZAR!ona dair herhangi birşey bana direkman negatif enerji yolluyo olduğu yerden.artık nasıl birşeyse,pazar günleri hiçbir şey yapmak gelmez içimden.öleyim daha iyi.valla.ve nedense herşey ama herşey de pazara sarkar.haftaiçi yattığın,umursamadığın tüm küçük işler çığ gibi her gün gittikçe büyüyüp gelip başına düşer her pazar.altında kalırsın.sonra gel de sev pazarı.her günün halk pazarı olur,ama bana 'pazar günlerinin pazarları' da her zaman itici,sıkıcı,ölüm gelmiştir.ne işkencedir bi pazar günü pazara gitmek.allahım allahım,bi çocukluğu pazar günlerini pazarda yemiş bi nesiliz bazılarımız.genelleme yapmak ne derece doğru bilemem ama,ilkokuldayken falan ne zaman pazara gitsem annemle,mutlaka bi arkadaşımı görürdüm.birbirine birbirini anlayan bakışlarla bakan iki ölü düşünün.hah aynen öyle.
gelelim günümüze.allahtan artık pazarları pazara gitme 'alışkanlığım' yok.hobiydi resmen bi ara küçükken.neler yapmaktan hoşlanırsın:pazara gitmek(ama özellikle pazar günü,yoksa darılırım bak).arkadaşlar arasında kekomançi gibi yaptığımız anketlerde şunda bunda,hoşlandığım şeyin pazarları pazara gitmek olduğunu yazmamış olmama tam da şu an seviniyorum.çünkü bu aralar bakıp okuyan varsa içlerinde -ki bu ihtimal dışından da uzak,yüzüme bakıp o cümleyi hatırlasalardı fena olurdu harbi.
pazar günleri bir de düğünler olur.ya da olurdu diyelim.artık herşey olduğu gibi bu gelenek de bi nevi bozuldu.perşembe günü evlenen insanlar var artık mesela ne güzel.sevinelim hadi.öhöhm..karikatür kahramanı gibi hissedersin kendini istemeye istemeye gideceğin düğünler için hazırlanırken.çekiştirilerek,boğularak giydirilen 'düğün kıyafetleri',ardından dayılar teyzeler kuzenlerle bi arabaya doluşup sıkış tıkış,adres sora sora düğün salonunu bulmaya çalışmak.düğün salonları!ah o düğün salonları!ömrümden ömür çalan bir diğer şey.her biri,abartmıyorum bi 10 senemi cebe indirmiştir.kaldı mı sana 30,cebe indirilen 10 seneyi ekle mhp'nin 40.yılı.yoo hayır,modaya uyup bu espriyi yaptığıma inanamıyorum.artık benim de bi 'mhp'nin 40. yılı esprim' var öyle mi?
anlıycağınız pazar günü ile ilgili anlatılacak çok şey var.şimdilik benden bu kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder