20 Mart 2011 Pazar

yaşasın kahvaltı yapmamak!


kahvaltı denen şeyden nefret ediyorum! allahım o nasıl bi işkencedir, kim durup dururken ''dur la kahvaltı diye bişey icat ediyim'' deyip başka işi gücü yokmuş gibi buna kafa yormuş! hayır hakikaten başka işi gücü yoktu eminim, yoksa işi başından aşkın(nur yengi diye de bi espri patlatırmışım) biri böyle saçmasalak bişey için bi dk bile düşünmez. düşünürse kayış kopmuştur yani, çok net.
kahvaltı dediğin insan bünyesine ters değil de nedir allaşkına. saatlerce hiçbir şey yapmadan uyumuşsun, sabah kalk yemek ye. bu nasıl bi zihniyettir anlayamam. hayır tamam insanlar yemek yemeliler ama sabahın köründe de yuh derim ben açıkçası. ne pisboğazmışız hocam ya.

bi kere bu kahvaltı denen malağı bulan herif ismine de kafa yoran herifse o zaman hakikaten elimi omzuna atıp ''gel canım bak şurdan atla bi minibüse, bakırköy son durak zaten, hah orda in kime sorsan söyler akıl hastanesini bebişim'' derdim hiç vakit kaybetmeden. canımsın ya, kahve-altı diye de böyle tuhaf tuhaf hareketler bi de. insan mısın sen ha? kahvenin altı ne alaka hem gözünü seveyim cevap ver.

bi de bu kahvaltıyı bulan insanoğluinsan, neden normal yemek değil de illa ki muhallebi çocuğu gibi reçel yediriyo bize sabah sabah? hayır ben mesela sabah uyanınca 1 buçuk Adana yemek istiyorum belki, niye beni sınırlıyosun? ya da ne bileyim uyandığımda şöyle tantuni, lahmacun, çiğköfte ve bilumum acılı nimet olsa fena mı olur. sen kimsin de bana ''sakınn! sabah kalktığınız gibi yumurta, peynir, zeytin, reçel bal yiceksiniz lağğnn!'' diye çemkiriyosun olm akıllı olsana!

yok yok eminim ben artık, sen kesin çelimsiz, soluk benizli, kavanoz dibi yuvarlak gözlükleri olan tuhaf saçlı biriydin canımcım. kahvaltı denen şeyi bulan adam böyle olabilir ancak. ne bileyim, karayağız, dediğim dedik, günün 24 saati nefes alır gibi Adana, Urfa ile yaşamını idare eden bi abimiz kahvaltıyı bulamaz, ismine de kahvealtı diyemezdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder