21 Haziran 2011 Salı

kadınlar ve erkekler üzerine bir yazı


görmediğin insanlara da fitil olursun. eski sevgilinin eski sevgilisi, eski sevgilinin yeni sevgilisi, yeni sevgilinin eski sevgilisi falan diye bu liste uzar gider. hiç düşündün mü, bazı insanlarla hiç tanışmamış hatta yüzlerini bile görmemiş olsan da negatif enerji verirler. çünkü ne kadar paylaşımcı olsan da ait olduğun şeyleri kimseyle paylaşmak istemezsin.

şimdi bi düşünelim. sen, sevgilisi olmayan genç. sevgili adayınla daha tanışmadın. ismini bile bilmiyosun. ama emin ol şu an tanımadığın bi hemcinsinin yanında. seni daha fazla üzmek istemiyorum, yani şu an onunla neler yaptığına dair ihtimalleri saymıyorum. ve tanıştığınızda hiçbir şey olmamış gibi, bir başkasının elini tutmamış ona seni seviyorum dememiş onu öpmemiş gibi gelip senin elini tutup seni seviyorum diyecek. düşününce, ne tuhaf bu hayat lan.

sen, sevgilisi olan genç. kız ya da erkek olman farketmez. senin için de aynı durum geçerli. şu anki sevgilin senden önce hiç tanımadığın birinin sevgilisiydi. sen şimdi onu kıskansan, (erkeksen)az biraz ilgi çekecek bişeyler giydiğinde küplere binsen, (kızsan)ona yavşayan kızları saçlarını boynuna dolamak suretiyle boğmak istesen de, hey yavrum hey. senden öncesi de var. şimdi duygusala bağlamak istemiyorum ama bu başkasının kaşıkladığı yemeği kaşıklamak gibi bişey. sen istediğin kadar o yemek benim diye çıldır, ne onu tabağa ilk dolduransın ne de ilk kaşıklayan. belki de yemek çoktan yarılandı. sen ne yap et, sen varken başkaları kaşığını sokmasın o yemeğe, çok seviyosan son kaşıklayan da sen ol. ıyyy bunun bi de aldatma boyutu var. şu anki sevgilini çok seviyosun diyelim, hatta gözün başkasını görmüyo falan. şimdi in o bulutlardan, eninde sonunda ayrılacaksın. ve bingo! sevgilin olacak insanı şu an sevgilim dediğin insanla aldatıyosun. pislik!

erkekler için durum biraz farklı. adam oturup düşünse kaç kızla çıktığını, kaç kıza umut verip onu öylece bıraktığını, kaç kızla sevgilisi varken yazıştığını falan saymak istese sayamaz. yani bu durumda iş tabak boyutunu falan geçiyo, bildiğin iftar çadırındaki pilav kazanı lan. ama en rahatı bile olsa, hiçbir kız günümüz erkeklerinin hızına yetişemez. yani bakınca erkekler daha şanslı, çünkü kendinden önce daha az insan var. ama kız kaç bininci olduğunu asla bilemicek. ve kızların çilesi daha büyük. kendinden önce onca kız var, oturup dertlenmeye kalksa ne zaman yeter, ne kalp dayanır. oracıkta direk 50 yıl yaşlanır, saç baş bembeyaz. ohoo bi de şöyle bişey var: kadın adamın geçmişine göz atmaya kalksa, yani ne bileyim her gün düzenli olarak o kızların feysteki profillerine bakmaya kalksa, uff sonunu düşünmek bile istemiyorum. ama erkek öyle mi: kızın hanesinde 1 bilemedin 2, hadi taş çatlasın 3 çizik var. bu tabi 'normal' bi kız için geçerli. oysa erkeğin hanesindeki çiziklerle resim çizersin. internetteki gibi geçmişi sil diye bi buton da olmadığına göre, el mahkum, adamı gelmişiyle geçmişiyle seviceksin.

2 yorum:

  1. Şu geçmişe takılmaca olayını bir türlü anlayamamışımdır. kabul ediyorum anlattığın şeylerin anlamını ve toplumdaki yerini. ama saçma geliyor bana. özelliklede insanların "ilk kaşığı başkası atmış" benzerinde olan düşünce yapılarını.
    nacizane şahsi fikrim; konu tamamen özgüven ile alakalı. sevdiğin insanı içinde bulunduğun an kıskanmak başka; geçmişinden kıskanmak başka. korkuyor işte birey, kendisini kanıtlayamama, eskilerden daha iyi olamama korkusuyla başının etini yiyor karşısındakinin.

    bakış açını ve objektifliğini sevdim. yalnız değinmeden de geçemeyeceğim en sonda objektifliğini yitirmişsin; yada benim tanıdığım erkekler şans eseri senin tanıdıklarına oranla daha mazmutlar. :) tabi iki türde de her bokun soyu bulunmakta ama neyse ^^

    YanıtlaSil
  2. anlatmak istediğim, 'seven insan kıskanır' durumu aslında. hastalıklı bi şekilde geçmişe takılmak değil yani. çoğu kişi kendine itiraf edemese de, hatta inkar da etse sevgilisinin geçmişini merak eder, bu bi gerçek. yani özgüvenle pek alakası olduğunu düşünmüyorum.

    YanıtlaSil