
heyecandan alışveriş poşetleriyle oturcaktım koltuğa ''elindekileri kenara koyabilirsin'' dedi kadın. ''ah tabi, pardon:)'' dedim. yüzüm gülüyor, içimse kan ağlıyor yarebbim. ve dınınınınn! dişçi koltuğuna oturdum!
kadında acıma yok abi, elinde dana gibi iğneyle geldi. endişeli endişeli bakıyorum kadına. ama dönüş yok, o iğneyi vurmazsa incileri dökülür hanımefendinin. aldı o iğneyi, sağ alt dişetime bi soktu, anam o nasıl bi sızlama, batmadır. ''uyuşma ortaya gelince söyleyin'' dedi çıktı gitti. bekliyorum, ohoo allah bilir ne zaman çeneme gelcek diye beklemeye başladım. dakikalar geçti, çenem uyuşmaya başladı. ben tırsmaya başladım kadın gitti lan ya bi daha gelmezse, burda bütün suratım felç inmiş gibi kaldım, allam hayatımın geri kalanını Stephen Hawking gibi geçircem diye tutuştum. derken kadın geldi sonunda. ama o birkaç saniyelik tırsma yetti, Stephen Hawking oldum geldim resmen.
izinsiz kazı yapan belediye gibisin yarim

açtım ağzımı yumdum gözümü. en ufak bi acı hissetmemek için hayallere daldım. maldivlerdeymişim, masmavi deniz, hasırdan minik bi kulübede öküzler gibi tıkınıyom. allam hayalimde bile pisboğazım derken baktım biri dişime bişey soktu. o ne lan derken bi uyandım baktım kadın dişimin içinde tornavida gibi bişeyi saat yönünde dönderiyo. hayır acı çekmiceksin tatlım diye kendimi teselli ederken tekrar gözümü kapadım, ama kadın o tornavida gibi şeyi bildiğin bastırıyo. yeter lan ne gidiyon daha diye küfrediyorum içimden. acı filan çekmiyorum ama belediye gelmiş o matkap gibi büyük şey neydi onunla dişimde kazı kazıyomuş gibi oldu. neyse bastırcağı son noktaya kadar bastırdı. 1 dk geçti geçmedi, dişimde bi boşluk, bi sıcaklık hissettim. boşluk, sağ alttaki 4. dişimin artık orada olmamasındandı, sıcaklıksa kanın sıcaklığıydı.
gözümü açtım şaşkın gözlerle kadına bakıyorum bitti mi diye mırıldanıyorum. evet dedi. oha lan bu kadar mıydı, enee onca sene boşuna mı kandırdılar bizi, diş çekmek acılıdır diye. bunu bilinçaltımıza monte edenlere müsaadenizle burdan bi güzel küfürler monte ediyorum beybi. boşluğa pamuğu koydu, kalktım. ağzım yüzüm yamulmuş konuşamıyorum duygularımı ifade edemiyorum. botox yapmış gelmiş gibiyim, Aşk-ı Memnu'nun final sahnesinde Bihter'in annesi gibi oldum. içimden ''allam şimdi eve nasıl gitcem bu suratla, herkes bana gülcek'' diye üzüntülü cümleler geçirirken, kadın soru bombardımanına tutmaz mı. ''2 saat bişi yemiyceksiniz, soğuk sıcak içmeyin, bıdı bıdı'' bunda cevap vercek bişi yok, her dişçinin klasik lafları ama ''2 hafta sonra gelin, bakalım'' filan deyince cevap verme gereği hissettim. kendimi zorlayıp cevap vermeye çalıştım ama tüm çabam şunu söylemek içindi ''2 hafta sonra mı?''. gerizekalıyım yemin ediyorum, kadın 2 hafta diyo hala neyin peşindesin. neyse teşekkür ettim(niyeyse) ve çıktım.
asıl olay eve dönüş yolunda. sonraki yazıyı bekleyin ^_^
eveett sevgili diş hekimimizden de yorum gelmiş bulunmakta artık gayet de akademik oldu buralar hep asdsffg. ya onun adı neden öyle bişi, direk çekiç desek :P
YanıtlaSilayrıca da vermem poşetimi çantamı. diş hekimi dedik bağrımıza bastık taam da malımızı mülkümüzü de üzerinize tapulamayalım nitfen :)