7 Mayıs 2011 Cumartesi

ne biçim de gıcık oldum sana


çok inat ettin. seninle oturup konuşamadık, neden böyle davranıyosun diye. neden beni anlamıyosun bilmiyorum. tek bildiğim, senin için bu kadar çabaladım, dil döktüm, çok özledim, çok istedim ama gelmedin. beni hep yalnız bıraktın. hep baktım dışarıya, yoktun. hüzünlü şarkılar açıp içlendim ama boşunaydı, sen hep kendi bildiğini okudun. nasıl söylesem, sen hep kendi hayatını yaşadın ben etkisiz elemandım. istediğini yaptın, istediğin zaman geldin, istediğimde yoktun. platonik bi özlemdi bu biliyorum. sen de özleseydin gelirdin. gerçekten sevseydin gelirdin. demek ki özlemedin, demek ki sevmedin. inkar etme, bal gibi de böyle. elma desem de çıkardın armut desem de. açsın çünkü! ama bütün meyveleri dedim yine gelmedin. sen yokken evden çıkmak istemiyorum. habire yiyip tembellik yaparak pinekliyorum. çok malak zamanlar geçiriyorum.

senden öncekiler hep yordu, kırdı, hasta etti. hiçbirini sevmedim, onlar da sevmediler zaten. oysa bu defa umutlanmıştım, bu defa platonik değildi, sen de seviyordun. seni seviyorum demiştin. ama sevmiyorsun. hiçbir zaman da sevmedin.

sen gelince herşey güzelleşiyo. sen varken mutlu oluyorum. yemeden içmeden kesiliyorum, en güzel diyet bu işte. seni görünce gözüm doyuyo zaten. kendi içinde bütünlüğe kavuşuyo herşey. renkler renk gibi oluyo, içimden hep tebessüm etmek geliyo. ama sen bunu görmüyorsun bile. umrunda da değil zaten. ben kimim ki senin gözünde. sıradan biri. seni sevsem ne farkeder... kalbimi kırmak hoşuna gidiyo, sen seviyosun bunu.






evrene mesajlar gönderdim durdum gerizekalı, hala nerdesin diye çıldırdım durdum. nerelerde sürtüyodun artık bilmiyorum ama mayıs bitti hala yoksun. bahar dediğin martta başlar diye biliyoruz ama mayıs biticek yeni yeni kıçını kaldırıp gelebildin. şimdi gidebilirsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder