19 Temmuz 2011 Salı

reklamcıinsankişisi tatilde vol 3


# bi çay keyfi yapamadık. geçenlerde bahçede masada oturuyoruz kadınlar komşular falan. bi de masanın altında heykel gibi bi kedi. tepede ağaç var, hani dalla korkutmaya çalışıyorum imkanı yok korkmuyo. elimi şaklatıyorum gitmiyo, şşt diyorum durmuş yüzüme bakıyo. hayvanseverler bana kızmasın ama kedi kısmı da az biraz laftan anlar yani. her neyse. bi ara baktım bu kayboldu. normalde ayağıma sürte sürte bi hal olan kedi a-a baktım yok. neyse bi ara içeri gittim. tam oturucam baktım kanepenin örtüsü havada! hani böyle rüzgar eser de masa örtüsünü falan kabartır ya ondan. elimi attım düzelteyim dedim demez olaydım. çığlık attım! o kabarıklığın altında hareket eden tüylü yumuşak bişey. şu an bile şaşıyorum o an nasıl bayılmadım diye. kediymiş kedi. yarım saat kendime gelemedim. sonraki birkaç saat tetikteyim, evi köşe bucak arıyorum bakıyorum belki yine ummadığım yerden çıkar mıkar. hayır madem o örtünün altına girdin, ne diye elimi attığımda az öteye kaykılmadın. o kabus anını bana neden yaşattın! örtünün altındaki o canlı kütleyi bi süre unutamam gibi.

# geçen gün öğleden sonra arka bahçeye dadandım. attım yere minderleri uzandım oh. kafamın üstünde vişne ağacı, sağımda salatalık domates fasulye falan ekilmiş, her yanım yeşillik, çimen. bazen yanımdan kelebekler uçuyo. yaslandığım ağaçtan bana doğru karıncalar yürüyo, üfledikçe yenisi geliyo. bi ara bi tanesi rotayı şaşırıp geldi tişörtümden içeri girdi gerizekalı. tam keyfim yerinde derken hobaa ben kalk onu kovmaya çalış. karnında omzunda pıtı pıtı yürüyen küçük bişey ıyy! karınca ısırığı diye bişey de var ki düşman başına! o küçük cüsseyle koca insanı yemeye çalışıyosun spastiğim benim!

# maalesef hala traktör tepesinden yazamadım size:( ya da herhangi bi köy düğününde bi gelin caz müziğiyle ayakkabısının altında yazılı ismime basa basa ordan oraya halaya katılmadı. damadın gelinliğin eteğine habire basıp durması da cabası. ama düğüne gitmek dersen daha dün akşam bi tanesindeydim. bizim burda düğünlerde artık havai fişek de atıyolar, müzikti falan derken çok güzeldi.

# doğayla içiçe olmak olayını öyle Belgrad ormanına falan gidince hissedemezsin, doğayla içiçe olmanın hasını burda yaşıyorum. geldim geleli bi yılan görmedim, bi de ayı. hani güzel sofralar için bi kuş sütü eksik derler ya ordan aklıma geldi. gerçi bizim burda ayı da yılan da yok ama bi ayım bi de yılanım eksik, geri kalan herşey için tamamım.

# burası yoga ya da meditasyon için biçilmiş kaftan. otur çimlere kapa gözlerini, öyle yeşillerin içinde olduğunu hayal etmene gerek yok zaten içindesin. geldiğimden beri oturup iki satır yoga yapamadım ama unutmazsam bi ara onu da yapıcam.

# yapıcam dedim de.. sakin ve doğal bi yerdeyken kafandaki yapılacaklar listesi kendini imha etmek için neredeyse can atıyo. yok şunu yapıcam, yok bunu yapıcamlardan eser kalmıyo. ne de olsa vakit gırla, herbişeyi yap. İstanbul'a dönünce sil baştan yeni bi yapılacaklar listesiyle sahnelere dönücem. yenilik her zaman için iyidir! (onu gel bi de bana sor sen. yapılacaklar listesinin düşüncesi bile tüylerimi diken diken etti. sanırım burda tembelliğe haddinden fazla alıştım)

# görüyo musun laf lafı açıyo, doğal yaşam dedim de.. organik olana yönelme çabasını burda kimsede göremezsin, senin de kendini harap etmene gerek yok. ne ararsan doğal! organik adı altında içine binbir kimyasalın boca edilmediği sütüydü yumurtasıydı hatta suyuydu herşey doğadan, koyundan tavuktan. birinci elden tüketmenin zevki de başka oluyo. nasıl ki 2. el arabaya binmekle sıfırına binmek aynı olmuyosa, bu da öyle.

# bazen uyku düzenimin terbiyesizce devam ediyor olması içimi yakıyo sevgili okuyucu. hani ne bileyim doğa doğa diye burda böyle bıdı bıdı konuşuyorum ama hala 1de 2de uyuyorum, sabah 6'da kalkmaksa tamamen rüya. bu yaz gününde metabolizmama azıcık insan ol diyorum, bu bi emirdir!

# hey az evvel ilk defa semaver yaktım! bu benim için birkaç el hareketinden ibaretti ama duyduğuma göre İstanbul'da naklen yayınla davullarla zurnalarla kutlanmış hocu.

# SON DAKİKA! az evvel daha önce ne zaman yaptığımı hatırlayamadığım bişey daha yaptım. gittim kayısı ağacının altına, ağaçtan bal aldım ve yedim. o nasıl bi tat, nasıl bi güzellik. bana doğanın kalbinde olduğumu hissettiren bu tip şeylerin emeğine sağlık diyorum.


yaşasın doğal hayat!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder