28 Kasım 2011 Pazartesi

Reklamcıinsankişisi Hürriyet Blog Ödülleri Gecesinde

bir Bumads gecesini geride bıraktık. geceye dair ayrıntılar yazmakla bitmez ama kısa kısa hatırlayabildiklerimi yazmaya çalışıcam.
sabah uyandığım saniyeden itibaren deli bi heyecan sardı dört bir yanımı. elim ayağıma dolaştı, yetişemiycem telaşı, resmen ordan oraya koşturdum. aksilikler de hep böyle önemli zamanlarda olur. bi yere yetişmeye çalışıyosundur o lanet oje taşar, bi yerine bulaşır, makyajın bok gibi olur, çorabın kaçar filan. neyse göz açıp kapayıncaya kadar mario gibi başarıyla o levelları atlattım bi şekilde. son durak kuafördü. gayet günlük şekilde gittim ama çıkarken kadın şunu dedi: o kız bu kız mı! kapıdan çıktığımda gece artık başlamıştı!

yol boyu babamın beynini yedim. yaa ben sahnede ne söyliceemm, ya kekelersem, acaba burası mı, başka Hilton yok dimi, aa onlar neden ordan gidiyeee, ya kesin yanlış geldik babaa.. adamcağız yine iyi dayandı valla. umarım benim gibi bi kızım olmaz :P bi trafik var bide, millet resmen benim acelem olduğunu biliyo sırf gıcıklığına arabasına atlayan Taksim yoluna çıkmış. bi yarım saati trafikte yedik resmen. sonunda Hilton Convention Center göründü! ve bende başladı yine kıpırdanmalar. allam nolur şimdi ayağım takılmasın, spastik gibi hareketler sergilemeyeyim pilis yalvarıyorum dedim içimden ve kendimi kırmızı halıda buldum. bildiğin Oscar gecesi. topuklu ayakkabıyı icat eden adama sövdüm durdum, lan olm onu nasıl bi kafayla buldun allaşkına söyle. dik yürümeye çalışıyorum o zaman da robot gibi görünüyorum. neyse kırmızı halı aşamasını da geçtik. içerde girişte Hürriyet'ten arkadaşlar güleryüzle karşıladılar, adıma bir ağaç dikildiğini öğrendim göğsüm kabardı!

ve ve ve... salona girdiğim an kalbim durdu, o an yaşamıyorum hayaletim, ya da böyle konuşamadığın sesinin çıkmadığı ama bişiler söylemek için kendini yırttığın rüyalar vardır ya, öyleydi. o an orda delice zıplayabilirdim! o an orda tüm salonu baştan aşağı koşabilirdim! o an orda sevinçle bağırabilirdim! yapmadım tabi bunları. davetiye tek kişilikti, dedim tamam, yalnız geldim, bok gibi geçicek, offf. neyse bari şimdi heyecandan düşüp kalmiyim oturayım dedim. ilk gördüğüm koltuğa oturdum yanımda oturanları gözüm bi yerden ısırıyo, kim lan bunlar, hmm şu kır saçlı olan adam kesin Hürriyet'in üst düzeyinden biri o tip var valla diye düşünüyorum. amaan banane üff dedim milleti izlemeye başladım. içkiler geliyo filan. karşımda 3 kız. artık dayanamadım

-merabaa blogger mısınız?
-hayır biz Hürriyetteniz.
-(hoca error)

birkaç dakika daha orda öyle malak gibi etrafı kestim sonra sıkıldım valla. öeehh dedim kalktım. kendime sövüyorum o sırada. az zarif yürü lan direk mi yuttun naptın, arkadan gören erkek sancak hee. gerçi etek giydim allahtan. tüm zerafetimle tıkır tıkır yürüyorum, arkalara gittim böyle tüm salonu görüyorum ordan. aldım telefonumu elime, başım sıkışınca arayıp saçmaladığım kızarkadaşlarımı aradım.

-kızımm şu an nerdeyim biliyo musun?!!
-aa biliyorumm. süperr!
-hee biliyodun dimi. lan napcam kimse yok kaldım böyle malak gibi allamm
-tatlım sakin ol. gecenin tadını çıkar.
-temamm.

(ulan ben neden arıyosam. onlar da yani şimdi.. insan bi arar, naptın der, hangi magazin programına, gazeteye çıkcan diye bi sorar dimi ama yook benim arkadaşlarım sağolsunlar. neyse salla büyüklük bende kalsın. sıradakii)

-aloo canımm napıyosunn bil bakalım nerdeyim!!!
-aa oraya gitcektin sen dimii. ay ne güzeaalll
-heea ordayım şu an. ya ben çok heyecanlıyım. bide yalnızım, bide burası baya kalabalıkk. keşke sen de burda olsaydınn
-canım canım.. ya şey dicem biz yarın buluşcaktık ya hani..(kız gitmiş buluşmadan filan bahsediyo. olm ben burda bilmemkimlerle aynı havayı soluyorum sen bana ne diyosun. dinlemedim tabi. o konuştu ben söyliceklerimi söylüyorum hala. biraz daha saçmalayıp kapattım zaten)
-o değil de oha kimler var burda!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder