29 Kasım 2011 Salı

Reklamcıinsankişisi Hürriyet Blog Ödülleri Gecesinde 3

gözlerim fıldır fıldır. ünlü bi reklamcı bulup yanına gitmeli ve tanışmalıyım derdindeyim. derken Levent Erden'i gördüm. o an haldır haldır koşmam lazım ama kalbim ağzımda, çarpıntı bastı pıt pıt terliyorum filan. sakinleşip gideyim dedim şimdi bu halde gidersem tuhaf şeyler olabilir. derin bi nefes aldım şimdi hazırdım. tam ayağa kalktım o tarafa doğru yürüdüm adam yok, kayboldu. çıldırcam ben bunun için mi ayağa kalktım yae zaten eteğim beni deli ediyor. balerin tütüsü gibi maşallah, şimdi arkası kalkar filan. kameralar fıldır fıldır dönüyor zaten yarın gazetelere bu şekilde çıkmak istemiyorum. eteğimi çekiştirerek adamı arıyorum. Külkedisi midir nedir, çıkışa ayakkabısını bıraktı da onu bulmamı mı istiyo acaba. sağolsun kıpkırmızı bi kazak giymişti, elimle koymuş gibi bulabilcektim ama bulamadım. elim eteğimde, bi elimde şarap, topuklu ayakkabıların rahatsızlığı bi yandan, çaresizce yerime oturdum.
baktım uzakta tanıdık bi yüz. Ertuğrul Özkök'ü gördüm. az önceki mağlubiyet çok koymuş olucak ki, kalktım yanına gittim. severek takip ediyoruz ben reklam öğrencisiyim diye salakça bi giriş yaptım. tabi adam da ne diycek garibim, sizin okulda konferans vermiştim diye bi cevap verdi filan. ben tam ciddi konulara giriş yapıcam derken yine hürriyetten önemli bi zat geldi adamın yanına oturdu ben kaldım mı orda malak gibi. bikaç dk daha oturdum ama yok, benden sonra gelen adam kaptı Ertuğrulu, ben yine 1-0. dağdan gelip bağdakini kovdu yani. kalktım gittim artık napcam adam şimdi yanlış anlar filan.

dakikalar geçti, yanımdaki kızlar kendi kafasında, kaynaşma filan hak getire. ve Bedük sahnede! baktım kalktılar bunlar sahnenin oraya dans etmeye gittiler. ama hiç davet etme filan yok kıçlarını dönüp gittiler resmen. darbe darbe üstüne yemin ederim, millet sözleşmiş gibi gelen vuruyo giden vuruyo. küçük emrah gibi kaşlarımı indirdim bi süre milleti izliyorum, amaan ne kalkcam yaae diyorum. salak, kalk oyna işte oturmaya geldim sanki, ama nasıl içim geçmiş var ya yaşlı nineler gibi milleti izliyorum. eeeğh yeter be dedim, kendimi sahnenin önünde buldum. kızlar baktım alkolün de etkisiyle beni tanımadılar mı naptılar, kendi aralarında bi el kol hareketleri, bi iki yana sallanmalar. ben de kendime temiz bi sayfa açmaya karar verdim. salona girmeden girişte beni karşılayan hürriyetten kızları gördüm. bildiğin eğleniyolar, nasıl kıskandım var ya hemen diplerinde bittim. kız beni tanıdı. bu arada salona girmeden kızla aramızda şöyle bi dialog gelişmişti:

-sizin hangi blog?
-reklamcıinsankişisi
-aa o siz misiniz? ben sizi takip ediyorum harika bi blog.
-ciddi misiniz? teşekkür ederim(popom o sırada Kaf Dağında tabi bi havalara girdim)

sonra gitti diğer kızlara söyledi filan bak işte reklamcıinsankişisi diye. eneemm ben resmen ünlü olmuşum lan dedim. neyse işte sahnenin önünde yalnız başıma ürkek bi ceylan gibi milleti keserken, bu kızları görünce sevindim, nasılsa bunlar beni seviyolar şimdi beraber kardeş kardeş eğleniriz dedim ve yanılmadım. hemen gülümseyerek kanatlarının altına aldılar beni. yaralarımı sardılar, yalnız kalmıştım çünkü, Levent Erden'i bulamamıştım, Ertuğrul Özkök'ü de elimden almışlardı, ama şimdi güvendeydim, kimse beni üzemezdi. ve başladık kopmaya. Bedük de nassıl tatlı bi herif yani o geceden sonra en büyük hayranlarından oldum desem yalan olmaz. kızlarla bayaa kaynaştık. bunlar sahneye çıkıyolar zavallı Bedük arkada kalıyo görünmüyo. beni de çağırdılar zaten hafif bi sallanma başlamış gözler dönüyo, başımı salladım yok diye. şimdi düşerim bi yerim açılır filan hiç kendi ellerimle rezil olmak istemiyorum dedim cool bi şekilde dansediyorum. gene yalnız bıraktılar bunlar beni. küfrediyorum tabi içimden. neyse ama sonra herşey tatlıya bağlandı, çok eğlendik valla. dur bakalım dedim, kendimi koklamaya başladım, anammm leş gibi kokuyorum, bi lavaboya gideyim elime yüzüme su çarpayım şimdi babamla döncem eve bu kokuyu duyarsa daha da gelemem böyle gecelere, kendi ellerimle fişimi kendim çekmeyeyim dedim. bir sallanıyorum ama, her yer normal. bi benim olduğum yerde deprem var gibi. insan gibi yürümeye çalışıyorum filan ama insandan başka herşeye benziyorum. oha yaa bide yukarı yapmışlar wc'yi. hay ben... o merdivenler bitemedi, tutunuyorum, şimdi yarın gazetelere TUVALET MERDİVENLERİNDEN MALKOÇOĞLU GİBİ ATLAYARAK KIÇINI BAŞINI KIRAN GERİZEKALI KIZ GECENİN İÇİNE SIÇTI diye büyük puntolarla manşet olcam. aynada baktım kendime, salak salak gülümsüyorum. yaa alkol denen şeyi icat ediyosun da, alkolden sonraki salaklığı neden icat ettiniz lan dedim. spastik gibiyim çünkü. neyse hiç makyajımı filan tazelemedim, ne tazeliycem millet şu an burda değil, zaten karanlık, kimse yüzümdeki kapatıcıyı allığı görmiycek emin ol dedim yavaş yavaş indim.

döndüm kızların yanına. bi ara gaza geldim ben de çıktım sahneye ama ben hayırlı bi iş için gelmiştim. verdim ayfonu kızın birinin eline, artık o halde nasıl poz verilebilirse, Bedükle resmimi çek dedim. adam orda artık cinnet geçirse azdı. bildiğin sahneyi işgal ettik, adam arkada dansçı gibi kaldı. zaten bi ara dedi ''dansçılarım nasıl ama'' diye. neyse ben indim sahneden kızın yanına gittim telefonu alcam, kız dediki ''şanslısınn profesyonel fotoğrafçıya denk geldin kıps^_^'' pfff ona bakarsan ben de koskoca Reklamcıinsankişisiyim olm diycektim de yazıktır iki lokma hava atmak istiyo işte ne diye boğazında bırakayım dedim. adamın süresi doldu, gitcek artık. biz bi bağırdık bi daha diye. geldi sağolsun tekrardan gönüllerimize su serpti ve sonra gitti. bizi terketti:(
adam gitti ama millet hala dansediyo. oturdum ben, baktım hürriyetten kızlardan en samimi olduğum geldi telefonlarımızı aldık ayaküstü öyle kaynaştık. sonra dedi işte biz burdan başka yere geçiyoruz. dedim babam bekliyo gidicem ben(gülmeyin lan). sonra da Külkedisi gibi kapıdan çıktım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder