25 Nisan 2011 Pazartesi

çok romantik komiğiz napalım


Romantik komedi tadındaki hayatlarımıza iki damla gözyaşı damlayınca film hemen arabeskleşiyor. Çoğu zaman özendiğimizi belli etmesek hatta düpedüz reddetsek de kadın olarak içimizde yanıp tutuşan o 'romantik komedi tadı' bize o filmlerdeki tutkulu kadınların yaptığı hataları yaptırıyor bu doğru. Ordaki adamlar gibi adamlar çıkar sanıyoruz karşımıza: sevdiğini, özlediğini, senle benden biz olmak istediğini söyleyecek ve hoop sevgili olucaksınız. Peki gerçek hayatta ne oluyor? İki insan bir şekilde tanışıyor ve Allah ne verdiyse artık.

Geçenlerde reklam olduğunu bilmeyenlerimizin ağzının suyu akarak izlediğimiz şu viral var ya hani. Adam dünyayı gezip her ülkeden insanlara birer kelime söyletip sonunda sevdiği kıza evlenme teklifi ediyor ya hani. Mesela reklam olduğunu bilmeyenlerimiz ''Ayyy neden böylesi bizi bulmuyoğğ'' derken, reklam olduğunu bilenler ''Olm zaten böyle erkek mi kaldı'' dedi. Ortası yok yani. Tabi işin başka bir boyutu da var. Bir arkadaşım şey dedi mesela ''Sen benden habersiz 3 ay dünyayı gez! Kim bilir kimlerle neler yaptın da işin bitince gelip saçmasalak bir videoyla evlenme teklifi et. Hadsiz!''  Ama şimdi reklam filan ama kabul edelim, o evlenme teklifi bize yapılsaydı o anda nasıl şaşırıp mutlu olacağımızı hepimiz biliyoruz hanımlar itiraf edelim. Yani sen o an adamın tek başına dünyanın bi ucunda ne naneler yediğini filan düşünmezdin kabul et. O an o mantıklı filan düşünemezdin yani hatta ne mantığı şuurun yerinde olmazdı hey yavrum hey salyaların akarak baygınlıklar geçirirdin.

Gelelim biz kadınların neden hala romantik komedilere tapınmakta direttiğimize. Neden biz hala öyle aşkların, öyle erkeklerin, öyle sürprizlerin, öyle tesadüflerin olabileceğine böyle gözü kapalı inanıyoruz? Bunun sebebi belki de gündelik hayatın yeterince sıkıcı olması ve böyle romantik komedili düşünmenin de gerçek hayattan bir kaçış yolu olması. Zaman zaman herkes kadar melankoliye bağlasam da öyle çok karamsar biri değilim ama bazen her şeyin aslında sıradan, tekdüze ve basit olduğunu görmemiz gerekiyor. Çünkü ne zaman çıtayı yüksek tutsak sonunda biz üzülüyoruz. Çünkü hala içimizde bir yerde o iflah olmaz romantik göz kırpıyor. Çünkü hala o lanet olasıca romantik komedi denen şeytan bir omzumuzda durup aklımızı çeliyor bizi kışkırtıyor ''Ulan ne öküz adam şu seninki de, bak görüyor musun yine çiçek almamış! Aa sanki askerlik arkadaşıyla vedalaşıyor  üstüme iyilik sağlık, bir de durmuş elini tutmuyor.'' diye diye böyle o sol tarafımızı aşındırıyor.

Böyle abartılı isteklerle kafamızın içini yiyip bitiren ama oasihatler faydasız, illa musibet gerekiyor erkeklerin düz olduklarını anlamamız için. ama tabi o musibetleri yaşamak da öyle kolay lokma olmuyor. kaç gece kendimizi yiyip bitiriyoruz da yine o adamın bizi utandırmasını, şaşırtmasını, yanılmadığımızı, bizim o romantik komedilerdeki kadınlardan birşeyimizin eksik olmadığını göstermesini bekliyoruz. olmuyor. biz yine umutsuzca uykuya dalıyoruz.

sabah telefona bakılır: mesaj yok. saatler geçer. iş okul, bir şekilde hayatın günlük ritüelinde koşturmaca derken bir bakarsın herif soğuk bi mesaj atmış. bazen o bile olmaz. yani şanslıysanız ya da dün tartışmamışsanız atar o soğuk mesajı da. buluşmak istersiniz, hep bir bahane. hani erkek arayıp ''şuraya gelir misin bebeğim'' derdi. bekle sen, diyecek! ya da gelip seni alırdı, ''seni harika bir yere götürücem sevgilim'' derdi. ama o filmdi işte, bunu anlamamız gerek. bizim artık romantik komedi izlemekten vazgeçip aksiyona yönelmemiz gerek.



yani şimdi bizi zorla feminist olmaya zorluyorsunuz arkadaşım. hoş mu yani bu yaptığınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder