29 Nisan 2011 Cuma

kalbimi kırdığın için teşekkür ederim


size de olmuştur, eminim olmuştur. çok değer verdiğiniz, ama öyle böyle değil, kardeşiniz gibi gördüğünüz insanlar günün birinde kendi ağzıyla söylemiyosa bile yaptıklarıyla ''ya bak ben senin bana verdiğin bu değeri valla billa haketmiyorum. yazık, sonra sen üzüleceksin. bildiğin moralini yerlere atıcam, moralin yerlerde olucak, seni ayaklarımın altında çiğnicem, ben yapıcam bunu sen de görüceksin. bu yüzden sen en iyisi bana verdiğin o değerleri al geri, ben sıfırım, bana hiçbir değeri veremezsin. bak sonra son iade gününü geçersen kalırsın verdiğin o değerle.'' diyolar. ama benim gibi inat edip, yok ben senin gül yüzünün hatrına vereyim o değeri, sende kalsın. dediğin gibi olsa ne farkeder, biliyosun acısa da öldürmez. hem biz severiz acıyı diyosanız hakikaten onu haklı çıkarıyosunuz. denedim %100 çalışıyor.

2 yıllık, 2 aylık, 5 yıllık dostlukları arkadaşlıkları geçiniz efendim. 30 yıllık olanlarında bile oluyo bunlar, çok var yani.


şimdi gelelim yapmamız gerekenlere...

burda o kadar çok şey yapmamız gerekiyo ki. haa pardon, eğer ''ben herkese eşit değeri veririm, kimseye arkadaş dost etiketi yapıştırmadan herkese aynı damgayı basarım. öyle kimse için ölüp bitmem'' diyosanız işiniz tereyağından kıl çekmek. haa ama eğer ki yok, en ufak bi güleryüzde dertleşmede aynı havayı solumada hoop direk kardeşim oluveriyor diyosanız, inanın bi tebriği hakediyosunuz. edin edin, beni de tebrik edin şu an. çünkü bu tebriği ben bu akşam hakettim.

Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz. evet durum tam da bu. her türden ikili ilişkide böyle. bunu biz hepimiz öyle iyi biliyoruz ki, hatta aramızdan bazılarımız sosyal paylaşım sitelerinde can yücel şiirleri paylaşır gibi bunu ve bu türden sözleri de paylaşıyo. tamam buraya kadar herşey güzel. paylaşıyosak anlamışızdır. ama sorun da burda başlıyo işte. biliyoruz anlıyoruz da acaba uygulamaya gelince kaçımız başarılı oluyoruz. herşeyi buluyo bu biliminsanları ama bi şu insanoğlunun söylediğini uygulayamaması işine el atsalardı bizden mutlusu olmıcaktı. kararlı olanlar yok mu var tabi. ama eminim araştırsalar çok büyük bi çoğunluk uygulamada problemli çıkıcaktır. yani sanırım bu biraz okuduğumuzu anladık mı kısmındaki bi problem. okuma yazmamız var, bal gibi okuyoruz da, ama iş ne zaman anladıklarını pratiğe dökmeye geliyo orda bizde böyle şaşkın bi ifade.

değer verdiğin insanı serbest bırak, verdiğin değeri hakediyosa ve o değeri anlayabilmişse 3 vakte kadar kürkçü dükkanının kapısında belirecektir. yok belirmiyosa, tilkinin önde gidenidir, aşağılık onu!

3 kuruşluk adama 5 kuruşluk değer verirsen kalan iki kuruşa seni satar diyolar ya, ne 2'si bedavaya satar dostum. satıyo, öyle bi satıyo ki..






PS.(bazı arkadaşlar bu p ve s'yi üstlerine alınmışlar. rahat olun çocuğum, o ps=postscript demek yani kısa not. böyle yazılardan sonra falan koyuluyo.) şimdi böyle hayatın sillesini yemiş gibi konuştum ama bi zaman sonra hakikaten insanda bi hissizleşme oluyo. sana tokat atana diğer yanağını uzat olmuyo her zaman. hem daha karşımıza ne insanlar çıkıcak. o gitti diye yalnız mı kalıcaz canım, hiç. o gider başkası gelir, başkasına kardeşim deriz yine yanılırız ama böyle böyle bi zaman sonra artık tam o mantıklı ve kararlı kıvama geliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder