8 Ocak 2011 Cumartesi

ellerimde ödevler kapında sırılsıklam görürsen bir gün şaşırma


üzerine afiyet şuan oturmuş çikolatalı top yiyorum. vizesinden hadsizce berbat bi sonuç aldığım dersin hocası, bilmemkaçın altında alanlar ödev getirsinler bana yükselteyim demişti. söylediğinin akşamı otur yap bitir için rahat olsun dimi. hayır. zor olanı değil. bazen illa inat edip kolayını seçiyorum. 1 hafta var la yaparım bi ara dedim ve evin yolunu tuttum. tabi araya hayat girince yapamadıkları da giriyo insana. geldi mi ödevin teslim günü. ben tabi o gün hocanın karşısına çıkmadım. yüzün tutar mı hiç. benim de tutmadı. dedim haftabaşı veririm. sen gene git eve. gene otur netin başına saatlerce. al gene önüne bu geceki gibi çikolatalı havuçlu topları. mide fesadı geçire geçire bayıl o ekranın önünde tamam mı hiçbişey yapma. tarzım bu. bikaç haftayı böyle yedim falan.
eveeett geldik bu gecenin esprisine. şu saniyelerde ben, 2,5 ay önceki ödevi yapmak için tam 4 saattir netin başında ödeve yarayacak bilginin falan tam tersi ne var ne yoksa onlarla uğraştım durdum. öğlen evden aceleyle çıkıyodum kahvaltıyı es geçeyim geç kalmışım bide kahvaltı mı yapıcam dedim hem zayıflarım. ama olmadı. kahvaltıda götürdüm dolmaları kekleri kurupastaları. kainatta öğünlerini olması gerekenden çok alakasız şeylerle geçiren bi ben varım bunu biliyorum. çemkirilmeye ihtiyacım yok. biline. kahvaltıda dolma, öğleden sonra yağ reçel, akşam yemeği niyetine de cips yerim. sonra tartıda tek bi kiloya çivilenmiş bi şekilde yaşamanın lüzumsuzluğundan dem vurmalarımın ensesine vurmalıyım. ama parmak kaldırıyorum, anlamadığım şey: be insan evladı, onca yiyosun bari kilo al dimi. yok. 'kilomu koruyoroomm' diyenlerden nefret ediyorum ya, illa onlara benzeticek evren beni. tikilere gülerim kelime aralarında yavşayıp tikileşirim. tayt giyenlere gülerim 'cesurum', doldururum dolabı türlü çeşit taytlarla. o basenlerle giyerim. bi ara ugg'lara fena çemkirmiştim, bazen ayağımdan çıkmıyo, bırak onla uyurum yeminle. kundağa sarılmışsın hissi gibi böyle tuhaf bi duygu. neyse saçmaladım.
ne diyodum ben. heh evreka! demek istediğim, benimki artık tembelliği, boşlamayı, öfleyip püflemeyi geçti bi yaşambiçimi. buluşma yerlerine söylenilen saatleri ikiyle çarpıp çıkan sonuç neyse o zaman ulaşabilmeyi beceriyorum ya her defasında, bu da ondan işte.
bak sınıf bitti, yeni bi sınıfa başlıcaksın(böyle diyincede kendimi ilkokulda hissettim. sınıf ne lan!). yap lan artık şu ödevi yolla hocaya yükselt notunu bak not ortalaman bilmemkaç gelince ağlama sonra. diyor bir yanım.
oha lan. kaç onlarca öğrencisi var. kaç kişinin ödevi. kalkıp 3 ay önce not yükseltme adına verdiği ödevi, üstelik senin gibi temmbeeell birine verdiği ödevi zamanında yapmadığını zamanında teslim etmediğini, hadi zamanı geçti en azından sonraki haftabaşı vermediğini hatırlıcak da sana içinden bi güzel zılgıt çekicek de ortalamana yansıtıcak da. diyor öbürsü(çok seviyorum bu lafı) yanım.
ağlayayım mı lan şuan. valla da ağlayayım.




ps. oha ne dengesiz bi yazı oldu böyle. ara ara yoklayan depresyona ver sen de hacı.

ps2. 2011'in de ilk yazısıymış bu arada. e kutlanır bu ama. neyle, tabiki yemekle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder