25 Ocak 2011 Salı

büyümek demek





sen istemedikçe hiç bir şey olmuyor. ve olmasını istediğin her şey, sen onu istediğini hatta onun ne olduğunu unuttuğunda oluyor.
son zamanlarda isteklerimi gözden geçirdiğimde, eskisine göre daha makulum belki de. tıpkı diğer birçok şeyde olduğu gibi, kalbimin çok daha hızlı attıkları eskisinden daha gerçek ve gereken şeyler.

yere düşüyosun büyüyünce. gökteydin onca sene.

ve kolay değil tabii, görmek artık bazı şeyleri. karşında kırmızı bi sinyal lambası gibi yanıp sönüyor hayatın gerçekleri. hazırsın ya da değil ne farkeder. çok paranın olması, çok güzel olman, çok zeki olman, çok iyi laf yapman falan geçmiyor burada. biraz sükunet yalnızca. dalgalanıyorsun.

dizlerini kırmamalısın. bi laf vardır hani eğil fakat kırılma diye. bu işte. önünde eğilmen gereken bi ton şey, yıkaman gereken bulaşıklar gibi birikiyor önünde. üstelik bulaşık makinası yok. ve sen tüm bu dalgalanmalarda soğukkanlılığının elini bırakmadan yıkanmalısın.

başını kaldırıp baktığında boyun kısa kalacak. sabah gözünü açtığında önceleri hiç umrunda olmayan bir şeyin artık umrunda olmasının da ötesine geçtiğini göreceksin. çok isteyeceksin bir şeyi, bir şeyleri ama sen de tıpkı ben ve diğerleri gibi, artık gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum. sanki hayat, işini gücünü bırakıp planlarımı bozmak için her şeyi yapıyor lafında kendini bulacaksın.

aslında ne komik. küçükken nasıl da isterdik büyümeyi ve ne aptalca ki büyüdük. biz büyümeyi gözümüzde çok büyüttük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder