10 Ocak 2011 Pazartesi

sensiz saadet neymiş tattım bilirim ki


kimse değil özellikle annem çok iyi bilir. temizlik; kanlı bıçaklı düşmanım, kan davalım, mahallede top oynarken nasıl becerdiysek balkonuna kaçan topumuzu keseceğini söyleyen deli kadın, tam ısındık kaynadık kaynaştık derken annemizin hoop diye eve çağırmasıdır benim için. hiç mi sevmedim, evet hiç.
bazı kızlar vardır böyle, adımını yere attığı dakikadan itibaren evinin kadını olmayı düşleyen, büyüyünce ne olcan sorusuna 'temizlik yapceemm' diye manasız bi cevap veren. onları hiçbir zaman anlayamamış olmak bi yana da, bana hep mi komik geldiler, istisnasız her defasında evet.
tamam hepimizin küçükken bebeği oldu. hepimiz, cansız olmadığına kendimizi öyle bi inandırıp o bebeğe annelik yapmaya uğraştık ki. çok masum ve sorumluluk almayı seven. kendi saçımı taramazdım o bebeğin saçı her sabah uyandırdığımda güzel olsun isterdim. okuldan yorgun gelince leş olmuş önlüğümü çıkarmadan hoop bebişimin yanına koşardım üstü başı ne halde altını pislemiş mi diye. bi de anne olucam, kaç defa bebişimin minnacık şirin elbisesini kendi ellerimle pislettim. düşün ağzı kapalı, gerçek yemek kaşığını alıp çorbayı içirmeye çalışıyorum böyle. hatta galiba sırf bana inat yapıyo da yemiyo, ya da tam bana çekmiş, o yaşta diyete mi girdi ne, niye yemiyosa diye çıldırıp falçatayla caarrt diye ağzını yırtmıştım. ama normal görüyorum şuan o psikopatlığı. çünkü o günlerde tvde ayşe teyze diye bi kadın vardı. çocuk beynimizle izlerdik biz de carrtt diye çamaşırları yırtıyolardı falan. çok ayıp. şu an düşününce, tebessüm etmeden duramıyosun. tamam konumuz bu değil. ama aslında var bi bağlantısı temizlikle. anaç insanların temizliği sevdiğine inanıyorum. ama kendimi bu kategoriye sokmuyorum kesinlikle. konu anaçlıksa anacım anacım.
neyse fabrika ayarlarına geri dönüyoruz.
ya hiç bilmiyorum nasıl sevileceğini temizliğin. bildiğin, kılı akarı kokarı pisliği falan süpürüyosun siliyosun havalandırıyosun. süpürüyosun içine çekiyosun, siliyosun aynı yerde kalıyo, bi hareketlenme bi yerinden kalkma olmuyo o kılda tüyde. havalandırıyosun üstüne başına bulaşıyo o toz o pislik. tamam çözümsüz çaresiz bişey değil temizlik yaptıktan sonra senin kirlenmen ama neden durduk yere toza bulanasın.
misal, bulaşıkları makinaya atmak birçoklarınca temizlik sayılmayabilir. günlük ritüel. lakin benim adıma, oturduğun yerden kalkıp bişeyi bi yerden kaldırıp öbürsü(bu lafı çok sevdiğimi söylemiştim) yere koymak temizlik demek. ki toz almak da aynı şey değil de ne yani. tozu bi yerden alıp bi yere götürüyosun. kargocumuyum ama ben. cık. bu yüzden sıcacık kurulduğum yerden beni kaldırıp ''şunu al şuraya götür, şunu kaldır şurdan..'' falan dendiğinde temizlik yapasım geliyo aslında bunu çok dürüstçe söylüyorum şuan. ama söyleyeni temizleyesim geliyo. yani yaşadığım sürece seveceğim ve yapacağım tek temizlik aktivitesi bu olacaktır.
deli oluyorum temizlik yaptığım dakikalarda. bugün mesela, ben orda mutfakta yerleri siliyorum falan baktım abim içerden sesleniyo bıdı bıdı. allahım nasıl fitil oldum. bi bağırdım tüm apartman durduk yere zelzele yaşadı. gerek yok yani orda ne ben temizlik yapayım ne temizlik yaparken benle iletişime geçilsin. çok anlamsız. gerçekten. ha tamam insanız, çok mecburuz fazlasıyla elimiz mahkum yaşadığımız yeri temiz tutmaya. ama ben bu çok zaruri hayati yüklemle meşgulken kimse gelip benim yüzüme bile bakmasın. katil olmak istemiyorum. lütfen. adımı soran olursa dananınanı derim. yaşın kaç de anında dalarım. çok rica etmiyorum yalvarıyorum. yapmayın böyle.
zaman içinde birçok şey değişir. değişmeyen nerdeyse hiç yok gibidir. insanlar da aynı kalmaz. hem de hiç. bu yüzden vardır elbet, öyle çok uzaklara gitme 2 yıl öncesine kadar çok pasaklı olup da şimdi nefes alsa kendi nefesinin ortamı kirlettiğini düşünen insan efendiler. ama her iddiasına girerimki ben hiçbir zaman temizlik sevemicem. çok mucize, çok inanılmaz bişey olur, kainatta herkes beni protesto etmeye kalkışır ve koca evrende bi tek benim temizlik yapmam gerekir. iş öyle bi boyuta gelir ki hani ben temizlik yapmazsam tüm insanlık ölecek öyle diyim. son arzun ne diye sorsunlar bi zahmet. aynen şunu derim: yae kıvrılalım şuraya, erkek olun nan biraz ölmekten korkuyosunuz. hadi ışıkları kapatıyom sizde kapayın gözünüzü ben de şimdi geliyom.

ps.üstümden her defasında 85 tane kamyon geçmiş gibi yorulunca temizliği sevseydim şizofren olmam gerekirdi. Sevmedim sevemedim sevemem ki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder