25 Şubat 2011 Cuma

adını biscolata koydum

bu yazı, biscolata reklamını görünce ruh hali değişen erkekleri anlatıyor. bu yazı, erkeklerin biscolata gördüklerinde bile değişen hal ve tavırlarını anlatıyor.

bir erkek biscolata yiyince neden başkalaşır?


başlıyoruz.

en başa dönelim. herşey, birkaç ay önce bi reklamın hayatımıza girmesiyle başladı. ilk gören arkadaşına, arkadaşı arkadaşına bahsetti derken herkeste nedir bu biscolata reklamı diye bi merak aldı başını gitti. herkes ama herkes izledi. ve tabii tartışmalar da olmaz mı. sürüyle. daha yaratılırken ayrıştırılan kadın ve erkek bi kez daha ikiye bölündü. erkeklerin reklamı neden sevmediklerini söylememe gerek yok(burda bi kadın olarak hemcinslerime göz kırptım).

çok sık, kadınların bazı hemcinslerini deli gibi kıskandığı söylenir durur. ama size bişey söyliyim mi, belki de bu his erkeklerde daha fazla. kim bilir. ve erkekler, biscolata reklamıyla bunu kendi elleriyle gözler önüne serdiler. işin kıskançlık ya da haset kısmını geç. psikolojik boyutu daha önemli bi kere. ama psikolojik bi tahlil yapıcak cüreti kendimde bulmadığımdan, oralara girmiyorum. gözlemlerimden ve konuyla ilgili okuyup dinlediklerimden yola çıkıcam.

biscolata gören bi erkeğin duygularının düşüncelerinin değiştiği kesin. bizzat şahit oldum. salı günü, erkek olan bi arkadaşım ders arasında kantine gidicekti. dedi bişey istiyomusun cart curt. neyse bu gitti. bikaç dk sonra geldi. uzaktan seçemedim önce ama demekki elinde biscolata. bu bi bağırdı gülerek ''hocam reklamcıinsankişisi biscolata istemişti onu almaya gittim.'' orda bildiğin katil olabilirdim. geldi bide utanmadan yanıma oturdu. ve hiç abartmıyorum, ders bitene kadar o 7-8 tane bisküviyi öyle bi şehvetle yedi ki. sanırsın çocuğa para verdik şunu şunu yap diye. hayır hoca kaptırdı gidiyo, arada dinleyeyim diyorum yok. yanımda gözlerini kısmış hafif bi tebessümle biscolata 'yiyen' bi erkek. o an erkeklerden, sevgili kavramından, aşktan, hatta biscolatadan öyle bi soğudum ki(reklamdaki sondaki kız hariç olan 'taşlar' hariç). tabi ben her zaman olduğu gibi krize girdim. sol baştan say: kısık gözlerle seksi olduğunu sanan bi tebessümle biscolata yemeye çalışan bi erkek. ortada kıpkırmızı olmuş bi kız. sağda ondan biraz daha az kırmızı bi başka kız. resmen kırmızı başlı kız oldum orda!

konumuza geri dönüyoruz. ne diyoduk. diyelim ki reklamın baskın etkisiyle adam gidip biscolata aldı. o zaman, reklamda sanki o tanrısal varlıklar bu toplamış bu taşımış bu hamurunu açmış bu pişirmiş bu kolilemiş şeklinde pisküviti yapmıyolar, ter dökmüyolar, onlar gibi parayı bastırıp pisküviti alıp hunharca mideye indiriyolarmış gibi bi havalara girmeler. havaya girdiğini belli etmemeye çalışmacalar ama aslında içten içe, bize de aldırdılar ya şunu helal olsun demeceler. ya da belki içlerinden ulan yerken kızın biri görür, ben de o sırada kendimi kasıp varolan tüm gücümle varolan tüm kasımla gösteri yaparım. görsün o zaman adonisi diye kendi kendilerine fiskos yapıyolardır. sanmıyorum böyle bi erkeğin yaşadığını. ama varsa da vah haline. ha bi de şöyle bi güruh var ki, onlara hakikaten söyleyecek söz yok.

''inşallah ibnelerdir, bunlar kesinlikle ibne, hayır yani herifler sütçü hamal öteki kavuncu beriki şoför aynı işi biz yapsak yüzümüze bakmazlar'' tarzı yorumlarla başka hiçbir alanda göstermek için çabalamadıkları yaratıcılıklarını bağırtıyolar resmen. ama gerek yok. onların adriana lima görünce akan salyaları adriana limayı onlara vermiyosa, bizim o reklamı görünce haklı olarak ve gayet insani bi şekilde izlememiz de maalesef gerçek hayatta onları göreceğimiz anlamına gelmiyor.

sanırım bu konu hakkındaki gözlemlerim devam edicek.


ve işte daha az kalabalık olan ama müthişliğini hala koruyan yeni reklam:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder