19 Şubat 2011 Cumartesi

bir erkeğin mektubu


onun yüzünü bile görmedim. ismini de söylemedi henüz. ben de sormadım. ''Birinin adını öğrenmek varoluşunun yarısını ele geçirmektir.'' benim değil o kadın. yüzünü görmedim, ellerini tutmadım, onu öpmedim, onu yemeğe çıkarmadım ama onu istiyorum. onu elde etmeliyim. sevgilim olabilir, eğer çok seversem. sevmezsem bir gecelik birşey olur. yani sonunda her ne olursa olsun onu ele geçirmeliyim. kendime bağlamalıyım. beni merak etmeli.

bugün yine yazdım ona. o da yazdı. aynı şeylerden bahseder gibi oluyoruz bazen. ya da heyecan duyduğumdan öyle geliyor bana. aşk diyemem belki, çocuk değiliz ya; o kadar da toy değiliz. ama bir heyecan var, o kesin. mesela bi kitap adı söylüyor, hemen bakıyorum nasıl bi kitap. '' evet çok güzel kitaptır. ben de okudum.'' bi şarkıyı çok sevdiğini söylüyor. hemen dinleyip hakkında fikrim olduğunu söylüyorum ona. sahtekarmışım gibi gelebilir size. ama bunu kadınların da yaptığından hiç şüphem yok. çünkü ne olursa olsun kendimizi olduğumuzdan daha güzel, daha anlayışlı, daha dolu göstermeye çalışırız. ona benzediğimizi göstermeye çabalarız. hiçbir zaman bir işe yaramayacak belki de bu. ama onu elde edene kadar bu hüküm süren tek şey. ve kimi durumlarda onunla aynı yolda yürümeye devam ettiğin uzun zamanlardan sonra bile olabiliyor. bunun adını bilmiyorum ve neden yaptığımıza dair en ufak fikrim yok. biliyor musunuz, o veya bir başkası; hayatım boyunca böyle olacağım belki de. elimde değil.

kadınları seviyorum. hiç kuşkusuz, onlar olmasaydı şu hayatta zevk ve keyif veren birçok şey olmazdı. düşünsenize, sadece erkeklerin olduğu bir gezegen. ah hayır, en azından ben buna tahammül edemezdim. kadın delisi ya da sapık olduğumdan değil. onlar gerçekten hayran olunacak varlıklar. anne olmaları, kızkardeş olmaları; bizim gibi işe yaramaz varlıklara herşeyiyle bağlanmaları ve en önemlisi tahammül ediyor olmaları hayran olunacak türden. onlar hakkında çok şey yazabilirim.

neyse...


onunla tanıştık. yani artık sadece yüzlerimiz, sesimiz, gülüşümüz, bakışımız vardı. karşıdan yürüdü bana doğru. tokalaştık. bir yere oturduk. tuhaf, daha önce görmediğin ama birçok şeyini bildiğin biri. en azından tanımayı istediğin. ama şimdi gerçek ve karşında.



onunla sevgili olduk. onunla öpüştüm. ellerini tuttum. yürüdük yanyana. bana öyle güzel bakıyor ki. gülümsemesini de unutmamak gerek tabi. ismi de çok güzel. ki onu görmeden önce biliyordum. ama şimdi tuhaf geliyor. o artık sevgilim. benim için değerli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder