18 Şubat 2011 Cuma

vazgeçersen ölürsün


vazgeçmek denen şey, ancak sen onu istediğin ve vazgeçebileceğini bildiğin zaman oluyor. vazgeçenler kararlıdır. vazgeçenler yalnızdır ya da değil. konu bu değil. vazgeçmek, vazgeçebilmek büyük lokma. çok büyük. bi lokma ekmekle kimse ölmez belki, ya da bi kaşık suda boğulmak büsbütün mübalağa. ama vazgeçemeyeceğini bilip vazgeçersen -ki bu teoride vazgeçmek olmuyor aslında- ölürsün. tıpkı sevmek gibi. insan yedisinde neyse yetmişinde de o ya, yedinde severek yediklerini yetmişinde de yiyosun ya, bişeyi seviyosan hep seviyosun. evet belki 'sürpriz yumurta hayat', çoğu zaman seni yanıltabiliyor ve ölene dek yarın, öbürsü gün, 5 yıl sonra nerde ne yapıyor olduğunu bilmediğin ve her kim olursan ol asla bilmeyecek olduğun gibi; neyin seni yanıltacağını da bilemiyosun. ve çok sevdiğin bişeyi de artık sevmediğin şey yapıyor hayat. oysa olağanüstü şeyler, ya da sıradan şeyler; kısaca, gerçekten sevmek denen şeyi yaşıyosan onu değiştirebilecek bişey olmadığı sürece sen onu sevmeye devam ediyosun. inat değil. kalp. ama hayat böyle büyük, kapsamlı, karnı geniş, kolları sonuna kadar açık bi anneyken -ki belki üvey annedir- seni sevmese bile vazgeçmeni istemesi zalimce. her üvey anne kötü olmamalı. istanbul da öyle ama hayat başka. büyüklerimizden, gözümüzde büyüyenlerden, büyütmemizi hakedenlerden, biz bişey yapmasak da içimizde büyük yer kaplayanlardan, hayatımızın büyüklüğü olanlardan ve bizimle beraber büyüyenlerden vazgeçirmemeli hayat bizi. hayat öldürmemeli bizi.
bu yüzden ayrılıklar aptalca. bu yüzden ölüm aptalca. bu yüzden vazgeçmek, bu yüzden unutmaya çalışmak, unutmak, nefret etmek aptalca. evet sadece güzel şeyler olmaz. masallarda bile kötüler varken. ama bizde kalan şeyler bizde kalmalı. bizim olanlar bizim olmalı. vazgeçmeyeceğimi düşündüğüm ve vazgeçmek istemediğim şeyden vazgeçmemeliyim. aksine olan görünmez kural saçma ve aptalca. yanılacaksak da bu, çok sevdiğimiz, çok büyük şeyler için olmamalı.
tüm bu söylediklerim büyümeyişimden, biliyorum. tüm bu söylediklerim beni kahrediyor. söylerken bile imkansız olması canımı acıtıyor. ağlamak gibi bişey işte. boğazın düğümleniyor. gözlerin yanıyor. burnunun direği yıkılıyor. içinde evler yıkılıyor. içinde küçük çocuklar ağlıyor. ama hiçbiri hiçbir işe yaramıyor. ve yaşadığımız sürece vazgeçmek denen şeyin varoluşunu sürdürecek olmasını değiştirmiyor. aptalca.







ve ben vazgeçmek istemiyorum şarkımdan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder